Her şeyden önce şu tespiti yapmamız gerekiyor:
Bildiğim kadarıyla, tarihte hiçbir zaman Kürtler ister haraç almak için olsun, ister topraklarını istila etmek veya sırf düşmanlık besledikleriiçin onlara boyun eğdirmek amacıyla durup dururken Türklere saldırdığı veya savaş ilan ettiği olmamıştır. Bilakis;
Kürtler, Türklerin Anadolu’yu kendilerine yurt edinmelerine, mecburiyetleri olmadan ve karşılığında bir şey de istemeden,kendileri için yapıyormuş gibi büyük bir samimiyet içerisinde, “din kardeşimdir” diyerek her şeylerini ortaya koyaraksaf ve iyi niyetle yardım ettiler. Yardım ettiler etmesine, fakat daha sonra tarih süreci içerisinde Türklerin Kürtleri düşman görmesi üzerine ölümcül bir hata işlediklerinin farkına vardılar ise de iş işten geçmişti.
Örneğin Kürtler; Birinci Dünya savaşında, İtalyanlar’a, İngilizler’e, Fransızlar’a, Ruslar’a, Araplar’a ve Yunanlılar’a karşı Türklerle birlikte savaştı. Araplar da dahil, hemen hemen bütün egemen güçler Osmanlıyı parçalamak için uğraştı, yanlarında sadece Kürtler kalmıştı.
Kürtler yalnızca Çanakkale savaşında yüz yirmi bin şehit vermişler.Peki, sonra ne oldu? Sonra değil sadece Türkiye’de, (Türk yetililerin aynen söyledikleri gibi) Türkleri arkadan vuran ve İngilizler ile işbirliği içerisinde Osmanlıyı parçalayanAraplar ile işbirliği içerisinde ve onlarıda yanlarına alarak;“Arjantin’de bile olsa, bir Kürt devleti kurulursa ona karşı olacağız ve onu yakacağız” dediler.
Nitekim Irak Kürdistan bölge yönetiminde 25 Eylül 2017 tarihindeyapılan bağımsızlık referandumunda, Türklerin sloganlaştırdığı ve belli ki hiçbir zamansamimi olmayan“Kürt–Türk kardeştir, ayrım yapan kalleştir”sloganına herkesten önce onlar aykırı davranarak, (evvelden Kürtlere verdiği söze istinaden; “yapacağınız referanduma karşı çıkmayacağız, bunu Irak’ın içişleri meselesi sayacağız”demelerine rağmen) Irak ve İran’ı da yanlarına alarak Kürtlere karşı savaş ilan etmeye kalkıştı.Allah’tan Amerika – ABD’den çekinerek saldıramadılar.
Fakat tüm bunlara rağmen,“Kürtler hep durumu idare edip alttan almaya çalıştı.” En sonunda, başta Diyarbakır ve Gaziantep olmak üzere 10 ilde deprem oldu. Türk devletininKemalist eğitim ile aldıkları ve genlerine yerleştirilmiş oldukları Kürt düşmanlığından dolayı, içten istememelerine rağmen, deprem bölgesine (Ankara\'dan bile önce 24 saat geçmeden) yüzlerce doktor, arama kurtarma ekibi, ambulans, vinç, her çeşit kurtarma araçları ve insani yaşam malzemelerinden oluşan yüzlerce araç ve TIR’larla dünyada deprem yerine ilk ulaşan Irak Kürdistan bölge hükümetinin organize etiği“Xêrxwazîya Barzani” (Barzani İyilik Yardım Vakfı) deprem bölgesine ilk ulaşan uluslararası yardım kuruluşu oldu. Buna rağmen Türk devleti üç gün boyunca onları bekleterek onlara çalışma izni vermedi. Buna tanıklık eden bir Kürt depremzede bu videoda olayı çok çok güzel ve net özetlemiş ve Türk milliyetçiliğinin nasıl Kürt düşmanlığınaevrildiğini gözlerimizin önüne seriyor.
https://www.youtube.com/watch?v=Fij5LmNhHss
Çünkü deprem, Kürtlerin yoğunlukta olduğu bölgede olmuştu.Gelen eki Kürt hükümetinden geliyordu,gelen resmi kuruluş da Barzani ismini taşıyordu ve amblemlerindeMele Mustafa Barzani’nin resmi vardı. Bu durumun Kürtleri heyecanlandıracağındanve halkla bütünleşeceklerinden endişelenenırkçı ve anti-Kürt, Kemalist Türk devleti, gelen Kürt yardım ekibini beklettiler. Halkla bütünleşmelerine mani olmaya çalıştılar veçalışmalarını ağıra aldılar.
“Zaho\'lu depremzedelere yardım ekibi üç gündür 200 araçlık ekipmanla geldikleri halde çalışmalarına izin verilmiyor diyor” bu Kürtçe videoda:
https://www.facebook.com/yahya.munis/
Nitekim Kemalist Türk devletinin \"Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, sosyal medya hesabından arama-kurtarma faaliyetlerine katılan ülkelere teşekkür eden bir video yayımladı.
Amerika Birleşik Devletleri\'nden Brundi\'ye, İsrail\'den Bangladeş\'e kadar ülke bayraklarının yer aldığı videoda ülkelerin dilleriyle teşekkür edildi.
Hatta videoda \"bir gece ansızın geliriz\" denilen Yunanistan da yer aldı.
Ancak depremin ilk saatlerinden itibaren yüzlerce doktor, arama kurtarma ekibi, ambulans, vinç, her çeşit kurtarma araçları ve insani yaşam malzemelerinden oluşan TIR’larla deprem yerine ilk ulaşan, malzeme yardımlarını halen devam ettiren, şu anda da yüzlerce konteyner ev kuran, her gün üç binden fazla depremzedeye üç öğün yemek dağıtan Kürdistan Bölgesinin ismi ve dili bu teşekkür videosunda yer almadı.
Hem Kürdistan Bölgesi hem de Kürtçenin videoda yer almaması tepkilere neden oldu ve bu tepkiler halen devam etmektedir;
https://www.nerinaazad2.com/tr/news/regions/turkey/cavusoglunun-tesekkur
İşte görüldüğü gibi; varlığını Kürtlerin yokluğu üzerine kuran hastalıklı bir milliyetçiliğin geldiği son nokta budur.
Eğer Türkler Kemalist eğitimle edindikleri bu milliyetçilikle içlerinde sebepsiz yere biriktirdikleri kin, nefret, varlığını kabul etmemek ve Kürtlere karşı düşmanlıklarını terk edip, ilk önce Allah’tan af dileyip, daha sonra Kürtlerden özür dilemez, hatalarını kabul ederek bu Kürt düşmanlıklarından vazgeçmezlerse, Kürt milletinin, “Türkler ile beraberliğe artık bu kadar” demeleri an meselesidir...!!!
Peki, tüm bu söylediklerimize karşı, şimdi Kürtler ne yapmalı ve toplum olarak nasıl davranmalı?
Kürtler, Türk dostlarını da yanlarına alarak, artık bu düşmanca tavır sergileyen zihniyete karşı sağlam durmalı, önemli siyasi, toplumsal meselelerde dara düştüğünde ilk yardımına koşan Kürtlerin desteğinin çantada keklik olmadığını, Kürtlerin şamar oğlanı olmadığını, onurlu bir millet olduğunu, tıpkı iki kardeş gibi, eşit haklara ve onura sahip olduklarının hissettirilmemesi halinde gerek duygusal gerekse de siyasi-toplumsal olarak pekala kopabileceklerinin hissettirilmesi gerekiyor. Zira bu zihniyetin “devlet”e tapınma dışında bir dini yok. Malumunuz devletlerin de acıma duygusu yoktur; tüm ilişkilere çıkar doğrultusunda bakmaktadırlar.
Şunu çok iyi bilmeliyiz ki; şu anda ve ivedilikle Kürtlerin temel ihtiyacı tanınmadır. Acınma değil. “Kürtler’in tarih boyunca çektikleri acılar” filan bunların hepsi hikayedir. Hiçbir değerinin ve öneminin olmadığı işte bu son olayda ortaya çıkmıştır. Kürtleri ağlamak acındırır. Şefkat dilencisi kılar. Kürtlerin ihtiyaç duyduğu tek şey Türk muhatabından “bana saygı göstereceksin” diyecek gücü ele geçirmektir. Hepsi bu kadar…!!!
İrtibat ve yorumlarınız için:
[email protected]
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.