Toplumsal dönüşümlerin yaşanabilmesi toplum mühendisliği ile değil, reel durumların toplumda kazandığı karşılıklarla mümkün olabilmektedir. 7 Haziran 2015 seçimlerinin sonuçları üzerinden bunu birçok noktadan okumanın verileri önümüz de durmaktadır. Bu veriler üzerinden herkes şapkasını önüne koyarak değerlendirmelerde bulunmalıdır.
Seçimin mutlak galibi ve mutlak mağlubu ortaya çıkmıştır.
12 yıllık iktidarı döneminde muhafazakâr mütedeyyin Kürdlerin ödünç oyuyla orada durmayı başaran AKP kendisine verilen krediyi son süreçte doğru biçimde kullanman basireti gösterememiştir. 90’lı yıllarda köyleri yakılıp yıkılmak suretiyle Türkiye’nin çeşitli kent ve Metropollerinin varoşlarına yerleşen insanlarımızın hem güvenlik kaygısıyla hem de normalleşme beklentisiyle kendisine oy verdiği kesin bir veri idi. Yine Kürdistan bölgesinde beklentiler veya muhafazakâr-mütedeyyin hassasiyet üzerinden oy aldığı herkesin malumuydu. Ancak bu seçim sürecinde Erdoğan ve Davutoğlu ikilisinin Türk İslam sentezci çizgiye kayan bir dil kullanmaları verilen bu kredinin tüketildiğini göstermektedir. Dolayısıyla seçimin mutlak mağlubu bence Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP’dir. AKP artık düşüş trendine geçmiştir.
AKP’ye bugüne kadar oy vermiş veya bu seçimde dahi oy veren Kürdler onların İslami hassasiyetlerini dikkate alarak bu tercihte bulundukları herkesin malumudur. Ancak Davutoğlu’nun yaptığı balkon konuşması ve seçim sürecinde Cumhurbaşkanı ile birlikte sergiledikleri dil, onların Türk İslam sentezli bir anlayışı amaçladıklarını açıkça göstermiştir. Şimdi AKP’yi hangi gerekçe ile olursa olsun desteklemiş veya desteklemeye devam eden Kürdlerin şapkasını önüne koymaları lazımdır.
Bu saatten sonra dillendirdikleri ümmetçi söylemlerin içinin boş olduğunu görmeleri ve kendi aidiyetleri üzerinden HDP üzerinde baskı unsuru haline gelmeleri gerekiyor. Ki bu yönelim HDP’nin politikalarını ve söylemlerini gözden geçirme sebebi olacaktır. Kürdlerin kendi ulusal değerlerini öne çıkarmaları için bir vesile olacaktır. Gerçi bu seçim sürecinde bunun nispeten yapmaya çalışıldığına müşahidiz. Ama bunun yeterli olmadığını da söylemek gerekir.
2013 Nevrozuyla başlayan süreçte normalleşmeye başlayan ve siyasal zeminin daha etkin bir biçimde kullanılmasını önemseyen Kürd hareketi geliştirdiği dil ile başarı çıtasını bu seçimde en üst seviyeye çıkarmayı başarmıştır. Seçimin mutlak galibi HDP üzerinden Kürd halkı olmuştur. Bu başarının devamı bundan sonra geliştirilecek söylem ve eyleme bağlıdır.
Doğrusu HDP projesine baştan beri karşı çıkan ve eleştiren biriyim. Bugünde aynı noktadayım. Elde edilen başarı Türkiyelileşmenin bir sonucu değildir. Açıkçası Batı illerinde alınan oylar 90’lı yıllarda göçe zorlanan Türkiye varoşlarındaki Kürdlerin aidiyet duygusuyla gerçekleştirdikleri yönelimin yansımasıdır. Dolayısıyla HDP’nin Türk solu ile gerçekleştirdiği ittifakın katkısından ve başarısından söz etmek mümkün değildir. Proje siyasi olarak başarılı olmuştur ama bu başarı Kürd halkının çabasıyla gerçekleşmiştir.
Sonuçlar ortada sadece İzmir iline ait 2015 ve 2011 verilerine dikkat edilmesi gerekir. Bu sonuç bile bize başarının mihenk noktasının neresi olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
2015 sonucu: CHP:45.42, AKP:26.21, MHP:13.71, HDP:10.31
2011 sonucu: CHP:43.8, AKP:36.8 MHP:11.2, HDP:4.66
Şimdi HDP yönetimi bu sonuçlar üzerinden bir okuma geliştirmeli ve siyasal olarak hedef kitlesinin ne olduğunu görmelidir. Bunları sol kesimin oyuyla açıklamanın imkânı yoktur. Bu oylar muhafazakâr mütedeyyin Kürdlerin aidiyet duygusuyla verdiği oylardır. Dolayısıyla HDP tv ekranlarından arzı endam bazı Beyaz Türk analistlerin CHP den akan stratejik Türk oyları diyerek hedef şaşırtmaya çalışmalarının tuzağına düşmemelidir.
Ortaya çıkan sonuçlar HDP’nin kimseden emanet oy almadığı ve aidiyet duygusunu öne çıkaran Kürdlerin partisi olduğunu açıkça ortaya koymuştur. HDP Kürd partisi değildir, etnik yaklaşımlardan vazgeçmelidir gibi gazlara gelmemeli, bundan sonrası için bu Kürdlerin gönlünü kazanarak bu oyu kemikleştirmenin yoluna bakmalıdır. Dersim de ve Türkiye kentlerinde yaşayan Kürd Alevilerinin de aynı duyguyla hareket ettiklerini görmek gerekir. Dolayısıyla Kürdler tüm renkleriyle bu seçimde HDP’nin başarısında söz sahibi olmuşlardır.
HDP Türk solu veya beyaz Türklerin gazına gelerek Kürd halkının haklı ulusal taleplerinden hiçbir şekilde vazgeçmemelidir. En azından İzmir sonuçları bunun olmaması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Evet, Kürd siyasi aklına düşen görev bundan sonra tüm renkleriyle tüm farklılıklarıyla Kürd halkının varlık mücadelesinde onlara yer açmaya devam etmesidir. Bu statünün önünü açabilecek yegâne yoldur. Bu yoldan sapmak gelecekte hezimetlerin yaşanmasında etkili olacaktır.
Diğer iki pati için birkaç sözle yetinmek gerekiyor. CHP yerinde saymıştır. Kemikleşmiş ulusalcı Kemalist oylarla yetinmeye devam etmiştir. Oy oranlarında değişme olmadığından bir başarı veya başarısızlıktan söz edilemez. Ancak MHP ise HDD’nin barajı aşması ihtimali üzerinden oy oranını artırmıştır. Bu oylar geçmişti kendisine ait olan oylardır. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.