Toplum içerisinde varlığını herhangi bir şekilde hissettiren aksiyoner gruplar, gerçekleşmesini istedikleri toplumsal değişimler için faal olmak zorundadırlar. Toplumsal değişime etki edebilecek çaba ve uğraşlar ortaya koymaları gerekir. Böylece toplumsal algıya hitap eden bu eylem ve faaliyetleriyle toplumu ne kadar önemsediklerini ifade etmek isterler.
Toplum nezdinde bu türden girişimlerin yapıldığı/yapılmakta olduğu kanaatinin hâsıl olması değişimin istenilen yöne doğru evirilmesini kolaylaştırır. Böylece toplumda gerçekleşmesi amaçlanan değişme taraftar olan kesimlerin yâda grupların beklentilerine cevap olabilecek dönüşümler oluşmaya başlar. Şayet toplum, gerçekleşmesi istenilen değişim yönünün kendisi için değil de belli güç ve odakları için yapıldığına kanaat getirirse değişimin yönünü belirleyen grup ve yapıları samimiyet testi üzerinden değerlendirmeye alır.
Çünkü toplumsal yaşam içerisinde oluşacak değişimlerin tek yönlü olmasını beklemek herkes için akla ziyan bir durumdur. Ki tarihsel veriler açıkça göstermiştir ki, toplumu tek yönlü değişime ve dönüşüme tabi tutmanın mümkün olacağını düşünenler ancak totaliter mantıkla toplumu algılayanlardır. Bu anlayış ve algı biçimi elinde bulundurduğu güç ile toplumu değiştireceğini/değiştirdiğini düşünür.
Oysa toplum, üzerinde hissettiği totaliter baskının etkisini azaltmak amacıyla görünüşte istenilen biçimde değiştiğine yönelik veriler ortaya koyabilir. Fakat hissettiği baskının oluşturduğu etki ortadan kalktığında ya da gevşediğinde toplum eski kodlarına doğru bir davranış ve düşünüş biçimi geliştirmeye başlar.
Konumuz, değiştiğini göstermek ve değişim isteğinde ne kadar samimi olduğunu ispatlamak istercesine Amed’te Demokratik İslam Kongresini kendi çabalarıyla gerçekleştiren PKK çizgisinden gelen Kürd siyasal Hareketidir. Doğal olarak sorulması gereken soru.
- Kürd Siyasal Hareketi İslamlaşan bir çizgiye doğru yol almak isteğinde midir? Yoksa kendi algılama ve düşünme biçimine uygun yeni bir İslam yaratarak onu kendi değer ve bakışının emrine sokma isteğine uygun bir format üretme derdinde midir?
Doğrusu bu sorulara bugün için cevap üretmek pek te kolay görünmüyor. Ama Kongre salonundaki veriler üzerinden bu istidadın yönüne ilişkin bir cevap üretmek belki de mümkündür. Öyleyse kongre salonunda bulunan ortalama akla ve düşünsel beceriye sahip bir Kürd’ün gözüyle olup bitene bakmakta fayda var.
- Salondaki katılımcılara bakıldığında hâkim havanın, Kürd Medrese Molla egemenliğinin var olduğuydu ancak Modernist anlayışa sahip Kürdlerinde azımsanamayacak bir etki gücüne sahip olduğu aşikârdı.
- Kongrenin açılış konuşmacıları, oturum moderitörleri ve sunucuları ile seçilen konu başlıkları dikkate alındığında modernist bir modelin önemsendiği açıkça ortaya çıkıyordu. Geleneksel muhafazakâr kanadın düşüncelerine fazla ihtiyaç olmadığını veya önemsenmediğini açıkça ifade ediyordu.
- Sunucuların belirlenen ana başlıkları etrafında ortaya koydukları görüşlerden sonra, salondaki delegelerden gelen değerlendirmelere bakıldığında aslında ihtiyaç hissedilen başlıkların tam doğru olarak belirlenmediğinin göstergesiydi.
- Salondaki çoğu delegenin Kongreden beklentileri belirlenen başlıklar değil belirlenemeyen başlık ve sorunların gündeme taşınarak konuşulanlar çerçevesindeydi. Çünkü farklı konular gündeme getirildi.
- Kürdistan’ın diğer üç parçasından gelenlerden birisi hariç tümü kendi ana dillerinde sunumlarını ve değerlendirmelerini gerçekleştirdiler. Oysa Bakur için durum tam tersiydi. Bu manzara dışardan gelenler üzerinde olumsuz bir izlenim bıraktı. Ki Rojava ye Kürdistan’dan gelen bir molla orada evinde ve çocuklarıyla Arapça konuşan bir Kürd bizce muteber kabul edilmez ve alay konusu olur dedi.
- Kongrenin aldığı kararlar okunup üzerinde değerlendirmeler yapılıp kongre onayı istenirken ortaya konulan düşünceler üzerinden çıkan tartışmalara bakıldığında HDP üzerinden ortaklaşma isteğinin olduğu bir kısım Türk İslamcısının kendisini başat konuma koyarak hissettirmeye çalıştığı görülür.
- Kongrenin sonuç bildirgesinde geçen bazı ifadelerin istenilen amaca haiz olmadıklarını bu nedenle yeniden düzenlenmesi taleplerinin İslamcı ve Muhafazakâr Kürd kanadından gelmesi önemliydi. Ama bu değişiklik isteklerinin Enternasyonal çevrece gümbürtüye kurban edilmesi izahı zor bir durumdu.
Kongre salonundaki izlenimleri böyle olan bu Kürd ne tür ve nasıl değerlendirmeler de bulunabilir sorusuna cevap arayalım.
- Kongredeki Mollaların Kur’andan esinlenerek Kürd halkının Allah’ın bir ayeti olduğu vurgusunu ön plana almaları, Muhafazakâr kesimin Kürdistan meselesine omuz verme isteğinin yansıması olarak alınabilir.
- Modernist algıya sahip olanların ileri sürdükleri argümanlar üzerinden bakıldığında muhafazakâr kesimin kendilerini takip etmelerinin daha doğru olduğunun istendiği vurgulanabilir.
- Modernistlerin egemenlik kurma niyetlerini sunumlarında belirtmeleri üzerine, değerlendirme yapan delegelerin onlarla aynı kanaate sahip olmadıklarını, ileri sürdükleri görüşlerde görmek mümkündür.
- Diğer parçalardan gelenlerin kendi dillerine hâkimiyetleri aynı zamanda Kürdistan fikir ve duygusuna ne kadar bağlı olduklarının da göstergesiydi. Ki mensup oldukları parti ve grupları farklı olsa da hepsinde Kürdi damarın başat olduğu kolaylıkla ileri sürülebilir.
- Bakurlu konuşmacı ve değerlendirmeciler ana dil ve Kürdi duygu açısından değerlendirildiklerinde entegrasyona daha yakın oldukları kolaylıkla ileri sürülebilir
- Karar metni üzerinde değerlendirme yapılırken Hüda Kaya’nın ortaya koyduğu ve Beril ….. de destek çıktığı tavır dikkate alındığında Türk İslamcılarının Kürdistan meselesinde ne kadar bulanık bir zihin dünyasına sahip olduklarını gösteriyordu. Bu bulanık zihnin Türk solunda da var olduğu verilen bir çok demeçten kolaylıkla anlaşılabilir.
- Kongerenin sonuç metni değerlendirilirken değişiklik isteklerine karşı ileri sürülen fikir ve düşüncelerin Enternasyonalist mantığın yansıması olduğunu gösteriyordu. Bu durum o kesimin ne kadar entegrasyona yatkın olduğunun işareti olarak alınabilir.
Sonuç;
Kongrenin hazırlık ve gerçekleştirilmesini sağlayanlar hangi amaca matuf olurlarsa olsunlar, ortaya çıkan görüntü istenilen yöndeki beklentilerin gerçekleşmesinin zor olduğunu göstermekteydi. Çünkü hangi düşünce ve görüşe mensup olursa olsun her Kürdün kendisini tanıma ve gerçekleştirme ihtiyacını hissettiğini ve buna uygun eylemlere yoğunlaştığı kendisini açıkça gösteriyordu.
Dolayısıyla Kürd Siyasal Hareketinin Kongre aracılığıyla topluma vermek istediği yön üzerinden farklılaştığını ortaya koymaya çalışması hemen hemen herkesçe olumlanıyordu. Ancak bu tavırlarıyla gelecekte Kürdler üzerinde kurmak istenilen totaliter mantığında kitle tarafından kabul edilemeyeceği açıkça ortaya konuluyordu. Bu nedenle Kürdler gelecek inşasında tek renk değil çoklu renklerle ancak ilerleyebileceklerini ve totaliterliği kesinlikle kendisinden de olsa kabul etmeyeceklerini gösterdiler.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.