Rusya, özelde Suriye'de ve genelde de ortadoğu coğrafyasında sosyal, siyasal, ideolojik, inançsal ve kültürel tüm sosyal, toplumsal alanlarda toplumlar nezdinde, toplumsal tabanda kabul edilme özelliklerine sahip değildir. Ayrıca Rusya'nın rejimi ve sistemi totaliter özelliktedir ve toplumlarda benimsenebilir, kabul edilebilir değildir, örnek alınabilir olmaktan uzaktır. Bu nedenlerden dolayı özelde Suriye'de genelde de bölgede mevcut katı ulusçu, ırkçı, totaliter statükocu rejimlere dayanmaktan başka şansı ve çaresi yoktur. Bunun için Suriye'nin tekçi ırkçı baas rejimini var gücüyle ayakta tutmak istemektedir. Özelde Suriye'de mevcut rejimin kayıp etmesi, genelde de bölgede mevcut rejimlerin kayıp etmesi durumunda Rusya'nın da kayıp etmesi anlamına geliyor.
Amerika ve Avrupa Birliği özelde Suriye'de ve genelde de ortadoğu coğrafyasında sistemsel, siyasal ve ideolojik sosyal toplumsal alanda taban edinme özelliklerine sahiptir. Amerika ve Avrupa Birliğinin sistemi, siyasi ve ideolojik evrensel temel değerler ve çoğulcu demokrasi özellikleri bakımından bölge toplumlarında karşılığı bulunan, benimsenen ve kabul edilen sistem özelliklerine sahiptir. Özelde Suriye'de genelde de ortadoğu coğrafyasında rejimlerin kayıp etmesi veya kazanması Amerika'nın ve Avrupa Birliğinin kayıp edeceği anlamına gelmiyor. Amerika ve Avrupa Birliğinin sistemleri her halükarda tıpkı dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerinde olduğu gibi bölgede geniş bir toplumsal tabana hitap etmeye devam edecektir. Anılan toplumsal tabanı siyasi, ideolojik ve Askeri her alanda ittifak için olacak ve ittifakla toplumlar çağdaş değerlere göre sevk ve idarelerini yapmaya devam edecektir.
İran özelde Suriye'de ve genelde de ortadoğu coğrafyasında sosyal, siyasal, ideolojik, inançsal ve kültürel alanlarda şii mezhepçi toplumsal tabanda yer edinme özelliklerine sahiptir. İran'ın rejimi, sistemi, siyasi ve ideolojik mezhepçi yayılmacı özelliklere sahiptir ve bölgede az da olsa toplumsal karşılığı bulunmakta, benimsenmekte ve kabul edilmektedir. Suriye'de rejimin kayıp etmesi durumunda İran'nın da kayıp edeceği anlamı taşımıyor. İran her halükarda Suriye'de tıpkı Lübnan'da, Irak'ta, Yemen'de olduğu gibi önemsenebilir bir toplumsal tabana hitap etmeye ve bu toplumsal tabanı siyasi, ideolojik ve Askeri alanda sevk ve idare etmeye devam edecektir.
Türkiye'nin özelde Suriye'de ve genelde de ortadoğu coğrafyası halkları ile inançsal ve kültürel bağları uzun tarihi bir geçmişe dayanıyor. Türkiye geçmişten günümüze bölge toplumlarıyla tarihte yaşanmış olayların etkisi altında olumlu ve olumsuz çelişkili süreçler yaşıyor. Günümüzde tarihten gelen yaşanmış siyasal ve askeri olayların olumlu olduğu kadar olumsuz ve aşırı tepki toplayan yanları ağır basıyor. Türkiye'nin katı, tekçi ulusçu değerlere dayanan rejimi bölge halklarını değerleriyle birlikte dışladığı için oldukça itici bir faktördür. Bölge halkları bölge devletlerinin tekçi ve ırkçı diktatör ve totaliter sistemlerine, rejimlerine yaklaşımı, bakışı genel olarak olumsuzdur.
Türkiye yakın geçmişte Suriye rejimi ve paydaşları ile Suriye muhalefeti arasında cereyan eden ölüm kalım mücadelesinde Amerika ile birlikte muhaefetten yana net bir tavra sahipti. Amerika ile birlikte Suriye muhalefetini eğiten, donatan ve savaştıran bir projeyi hayata geçiriyordu. Mevcut muhalefetin eğit donat projesine katılanların çoğu radikal dinci örgütlerle ilişkilenince Amerika ve koalisyon güçleri Türkiye ile yürüttükleri projeyi terk ederek seküler olan Kürt güçlerini desteklemeye yöneldi. Türkiye ise Amerika ve koalisyonun bu tutumuna şiddetle karşı çıkmış ve itirazda bulunmuştu. Ancak Amerika ve koalisyon güçleri Türkiye'nin itirazlarını ciddiye almadan seküler Kürt güçlerini sahada partner olarak desteklemeye devam etti. Amerika ve koalisyon Kürt güçlerinden desteği çekmeyince, ilgili çelişkiler giderilmeyince Türkiye Rusya'nın rejimi koruma ve muhalefeti yok etme projesi ile hareket etmeye başladı.
Rusya'nın Suriye projesi mevcut rejimi ne pahasına olursa olsun ayakta tutmaktır. İran da kendi yayılmacı siyasi ve ideolojik hesapları için Rusya ile birlikte rejimi desteklemektedir. Türkiye rejime desteğini doğrudan ifade etmiyor ise de ancak Rusya ve İran ile birlikte mevcut muhalefeti zayıf düşürecek açık, kapalı ve gizli hamlelerle sürece kapsamlı etkisini sürdürmeye devam ediyor.
Rusya, İran ve Türkiye'nin birlikte ancak farklı cephelerden yürüttüğü Halep operasyonu muhalefetin can damarlarını kesmişti. Günümüzde Doğu Guta ve İdlip üzerine Halep'tekine benzer bir operasyon yürütülüyor. Bu operasyonun sonucu Halep operasyonu ile benzer şekilde sonuçlanacağından kuşku yoktur.
Afrin üzerine özgür Suriye ordusu ile birlikte yürüttüğü operasyon ise bölgesel ve uluslar arası siyasi ve diplomatik etkileri çok kapsamlı etkileyecektir. Rusya'nın Suriye hava sahasını savaş uçaklarına açması ve bölgedeki askerlerini geri çekmesi siyasi ve diplomatik derin hesaplara dayanıyor. Amerika ve koalisyonun desteklediği Kürt güçleri ile Türkiye'nin karşı karşıya getirilmesi Rusya'nın bölgedeki rejimlere dayanmaktan başka şansının olmadığı gerçeğine dayanıyor. Kısa ve uzun vadede Rusya'nın bölge rejimleri ile siyasi diplomatik ilişkilerini geliştirme ve derinleştirme, Suriye rejimine kazandırma hesapları yapılmıştır.
Suriye ve Ortadoğu coğrafyasında Rusya ve statükocu bölge rejimleri ile bölge halkları, çoğulcu demokrasi, Amerika ve Avrupa Birliği değerleri çatışmaktadır.
Rusya'nın statükocu, katı tekçi bölge diktatörlüklerine verdiği desteğin etkisiyle sürmekte olan kanlı ve yıkıcı savaşların çok daha uzun ve çok daha yıkıcı süreceğine işarettir. Bölgenin tekçı ırkçı diktatör rejimleri ile bölge halkları arasında süren kanlı savaşlar siyasi ve ideolojik açıdan bölgenin sosyal ve inançsal yapısı etkisiyle içinden çıkılmaz bir yola girebilir. Bölge halklarının dini inancı, onları dinci bir rejim hedefleyenlerin etkisine sokabiliyor. Bu durum bölge halkları üzerinde planlı siyasi ideolojik bir çalışma olarak da yürütülüyor. Bölgenin tekçi ırkçı ve dinci rejimleri bu sayede ayakta durabileceklerini hesaplıyor. Suriye halkının Suriye diktatör ırkçı baas rejimine karşı başlattığı demokrasi mücadelesi meşru zeminden saptırılması, zor ve şiddet zeminine taşınması ve dinci rejim hedefleyenlerin baskın hale getirilmesi bu planın bir parçasıdır. Dinci rejim hedefleyenlerin sahada palazlanmasında rol oynayan güçlerin, perde önündeki ve perde arkasındaki güçlerin tümü bölgenin tekçi ırkçı diktatör rejimleridir. Bu rejimlerin bir kısmı doğrudan Suriye rejimini ayakta tutan güçlerdir. Bazıları da Amerika ve Avrupa Birliği uluslar arası koalisyonun içinde yer alıp sürecin dinci bir rejim hedefleyenler lehine dönmesine çalışan bölgesel tekçi ırkçı diktatör rejimleridir.
Sonuç olarak Rusya, alandaki temel dayanağı, bölgede varlığının gerekçesi olan bölge rejimlerine olan desteği dolaylı ve doğrudan sürdürmeye devam edecektir. Amerika ve Avrupa Birliği koalisyonunun bölge rejimlerini yumuşatıp yanında durmalarını sağlamaya çalışmasının sonuçlar üzerinde fazla etkisi olmayabilir. Bölgenin katı, tekçi rejimleri devam eden bu sürecin kendilerine kadar uzanacağının farkındadır. Bölge rejimlerinin evrensel temel değerlere doğru değişmesi, dönüşmesi beklenirken Rusya'nın da etkisiyle daha da katı bir çizgiye doğru tersine değiştiği görülüyor. Ortada iki seçenek kalıyor, birincisi Amerika ve Avrupa Birliği koalisyonun bölgede pes etmesi, ikinci seçenek ise daha büyük bir güç ile bölgenin tekçı, ırkçı diktatör rejimlerini doğrudan hedeflemesidir. Amerika ve Avrupa Birliğinin ortadoğu coğrafyasında pes etmesi demek dünyanın diğer tüm bölgelerinde de pes etmesi anlamına gelecektir ki bu seçenek oldukça zayıf bir ihtimaldir. Geriye Amerika ve Avrupa Birliği koalisyonun oldukça büyük bir güçle bölgeye yerleşmesi seçeneğidir. Varşova demir perde ülkeleri dönemi ve ardındaki siyasi ideolojik ve askeri gelişme süreçleri bugünü değerlendirmemize yardımcı olacak ve ışık tutacak en önemli yegane olgudur. Varşova paktı güçlerina karşı siyasi, ideolojik ve askeri dünyanın değişik coğrafyalarında doğrudan ve dolaylı savaşları paktın dağılmasına kadar devam etmiştir.
Rusya Varşova paktına benzer bir kurumlaşma hesabı sürecinin peşinde olabilir. Ancak bölgesel oldukça yıkıcı ve oldukça çok kanlı olsa da tarih evrensel temel değerlerin ve çoğulcu demokrasinin kazancağına işaret ediyor.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.