1960\'larda özellikle yüksek öğrenim sürecindeki Kürd gençleri materyalist felsefeye dayalı Leninci, Stalinci, Maocu, Hu Şi Minhci, Che Guevaracı, Fidel Castrocu radikal solcu sınıfsal rejim modelci yapıldılar.
Adı geçenler radikal sol sınıfsal sosyalizm, Komünalizm vs. rejim modeline öncülük etmiş zora dayalı hayata geçirmiş liderlerdir.
Bir kısım Kürdler de metafizik felsefe ile yoğrularak radikal dinci İdeolojiye dayalı rejim modelci yapıldılar.
Bu süreçte gerek materyalist felsefeye dayalı radikal sol ideolojik sınıfsal rejim modelcilik ve gerekse metafizik felsefeye dayalı radikal dinci rejim modelcilik Kürdlere kasıtlı ve bilinçli olarak sömürgeci devletler tarafından dikte çalışması başlatılmıştı.
Hâlbuki gerek radikal sol sınıfsal rejim modeli sosyalizm, komünalizm ve gerekse dinci rejim modeli teokrasizm vs.rejim modelleri Kürd halkını ilgilendiren bir konu değildi. Çünkü Rejim modelleri bağımsız bir devlet sistemidir, bağımsız bir devleti olan her ulus, devletine herhangi bir rejim modeli seçebilir ve uygulayabilir.
Sömürge ulusun devleti yok, Kürd halkının ise varlığı bile ret ve inkâr ediliyor, imha politikaları altında bir ulustu ve doğal olarak herhangi bir rejim modeli mücadelesi de olamaz.
Bu büyük yanlışın içine düşürülen zavallı radikal ideolojik Kürdler, radikal dinci ve radikal solcu şeklinde birbirine zıt kutuplara ayrılan her iki grup ayrıca birbirine düşürüldü.
Birbirlerine gerici, feodal, dinsiz, imansız, hain, ajan komünist diye suçlayıcı, dışlayıcı, ötekileştirici düşmanca bir karşıtlığın içine çekildiler.
Kürdlerin bir kısmı da insanlığın ortak evrensel değerler literatüründe yer alan haklı meşru ulusal statü talebine bağlı bir duruşa sahiptiler.
Kürd halkının esas alması gereken duruş da buydu, bunlar dünya insanlığın ortak evrensel temel değerleri ile uyumlu, Sömürgeci ve sömürge ilişkisini doğru okuyan ve tanımlayan, haklı ve meşruiyet zemininde ulusal değerlerine bağlı mücadele vermek istediler.
Maalesef bu grubun da üstüne radikal sekter solcu İdeolojik rejim modelci gruplar saldılar.
Doğal olarak boş işler peşine düşürülen sömürgenin kendi içindeki çatışmasını sömürgeciler kahvelerini iştahla yudumlayarak seyrettiler.
Böylece boş işler uğruna sürdürülen bir mücadele iç çatışmalarla birbirini tüketinceye kadar sürdü ve birbirlerinin ocağına adeta incir ağacı diktiler. Bu siyasi İdeolojik boş işlerin liderlerini de derin devletin palazlandırma operasyonları sonucu zavallı toplum nezdinde ilahlara dönüştürdüler.
Kürd halkı sömürge bir ulus olduğunu ve herhangi bir rejim modeli mücadelesi içinde olmaması gerektiğinin o gün anlaması böylece engellendi.
Çünkü dinci ve solcu radikal ideolojik rejim modelci Kürdler birbirlerine öylesine düşürüldüler ki ortalık kapkaranlık bir dönem haline getirildi.
İnsanlığın ortak evrensel temel değerlerine göre aklı selim, özgür düşünmeyi, evrensel değerler literatüründe yer alan haklı meşru ulusal statü talebinin doğru yol ve yöntemlerle mücadelesini adeta yok ettiler. Her türlü yanlış değerler ve gayrı meşru yol ve yöntemlerle o dönemler Kürd halkı için şiddet ve terör dolu karanlık yıllar haline getirdiler.
Bu karanlık dönemde fiziki şiddet ile birlikte halkın algısı da derin devletin yetişmiş uzmanları filozof ve ideologları ile yanlış siyasi İdeolojik teorik değerlerle donatılarak insanlığın ortak evrensel temel değerlerinden olabildiğince uzaklaştırdılar. Bunu sosyo psikolojik tekniklerle hazırlatılan teorik ideolojiler basın, yayın, yazılı ve görsel iletişim araçlarıyla toplumu dört bir yanından sarmalayarak etki altına alıp, işlediler.
Aynı zamanda hipnotize etkisine sahip bu süreçte toplum yanlış değerlere dayalı yanlış ezberlerle donatıldı. Toplumun algısı dikte edilen ezberler dışında herhangi bir olguyu ne duyabildi ve ne de fark edebiliyor. Adeta kör ve sağır hale getirilmiş bir toplum oluşturuldu, yönü nereye veriliyorsa o istikamette doğru giden, yanlış ezberler ve sürü zihniyetiyle donatılı hale getirildi.
Yazık ki yanlış değerlere dayalı ezberleri dışında hangi fikir ve düşünce ile karşılaşırsa eleştiri veya özeleştiri kültürü olmadığı için hakaret, saldırı ve tehditle karşılık veriyor. Derin devletler bu tip çürümüş tükenmiş bir toplumu bilinçli olarak oluşturdu. Çünkü özgür fikir, düşünceye ve sağlam bir iradeye sahip bir toplum her türlü yanlışları kısa sürede tespit eder ve topluma zararlı hale gelmeden tasfiye edeceğini biliyor.
Bu gerçekler ışığında korkutulmuş, baskı altına alınmış, sindirilmiş ve sürü zihniyetine mahkum edilmiş bir toplum istedikleri bir toplumdur. Böylesi tükenmiş bir topluma istenilen her şekil verilebilir.
2015 kirli siyaset ve kirli hendek ihanetinde masum ve mağdur halkımıza kurulan tuzaklar ve yaşatılanlar toplumsal yapının ne hale getirildiğinin en net örneğidir.
Neler oldu hatırlayalım, iktidar ile demokratikleşme mutabakatı ilan edildikten iki hafta sonra çözüm sürecini çöpe atan ve iktidarı düşmanlaştıran bir süreç başlatılmıştı. Hemen akabinde de kirli hendek ihaneti başlatılmış ve binlerce masum sivilin hunharca katledilmesine, milyonlarcasının zorla göçertilmesine, 13 kentin yerle bir edilmesine neden olan halkımızı imha ettirme süreci başlatılmıştı.
Bu süreci yüzlerce siyasetçi, aydın ve yazar ile birebir görüştüğümüzde yanlış olduğunu, halka ihanet olduğunu söylüyorlardı. Ancak toplum nezdinde hemen hemen kimse bu yanlışı dile getirmiyor, konuşmuyor ve tartışmıyordu. Bu yanlışa karşı çıkanlar baskı, hakaretle ve tehditle susturuluyor, konuşması ve yazması mümkün olduğunca engelleniyordu.
Özellikle halkımız egemen ulusun iktidar mücadelesi veren farklı siyasi partileri arasında birine düşman diğerine taraf ve egemen ulus halkı nezdinde hiçbir karşılığı olmayan radikal sola da payanda, basamak yapılmaktadır. Yanlışların içinde yanlışlarla halkımıza her açıdan tüketme süreci yaşatılmaktadır. Hakkâri Dayanışması NK
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.