Kürt halkı bugün 1930 lu yılların paradigmasının bile gerisinde bir politikayla yönetilmeleri hedefleniyor. Dünya milletlerinin, halklarının ruhen bağlı olduğu, hukukunu, değerlerini benimsediği, koruyup geliştirdiği ve asla vaz geçemeyeceği değerlere karşı Kürtleri düşman haline getirmeye çalışılıyor. Kürt milletini, halkını en temel hakkı olan bağımsızlık fikir ve değerlerinden kopartan bu akıl sinsice bir hazırlıkla halkı çürütme ve bu temel fikir yok etme hesap ve hedefine yönelik derin bir politikadır. Kürt halkının varlığına ve geleceğine yöelen bu ve buna benzer çağdışı tekçi ideolojik dikta zihniyet ile mücadele etmesi toplumun en temel hakkı ve ihtiyacıdır. Günümüzün hem iç hem de dış koşulların sağladığı ve bugüne kadar hayal bile edemeyeceği imkan ve olanaklara rağmen Kürt halkı devletleşme statüsü için mücadele etmesi bu büyüklükte engellemeler devam ederse tümden çürüme gelişebilir.
Halen Kuzey Kürdistan siyasi hareketi, devletleşen bütün milletlerin izlediği ulusal kurtuluş ve bağımsızlık yolunu izlememesi ve bu temel paradigmayı bir şantaj aracı biçimine çevirmesi, bağımsızlığı hedefleyenlere karşı halkı düşmanlaştırma çabası her bakımda halkın özgür ve bağımsız gelecek mücadelesine zarar vermeye devam edecektir.
Bugün dikkatle bakıldığında bağımsızlık statüsü Kürdlerin ulusal temel doğal hakkı değilmiş gibi beyinlere işleniyor ve öyle davranılıyor. Mazlum, çaresiz bu halkın önüne konulmuş bulunan sömürgeci devletleri demokratikleştirme ütopyası ve özerklik bağımsızlıkmış gibi ilan edilerek savunmasız halkı sömürgeci işgalcı ordularının vahşi saldırılarına maruz bırakıyor.
Bütün halkın gözleri önünde meydana gelen bu çıplak gerçekler, her nedense yönetici üst kademe üzerinde Hiçbir olumsuz etkisi olmuyor, bunlar tarafından görülmek istenmiyor? Ailelerin, çocukların, evlerin, yaşam alanlarının içinde geliştirilen bu savaş ortamın zorunluğundan dolayı sineye çekilen, düşmana inat savunulan yanlış ve dünya milletlerinde, uluslar arası egemen dengelerde de hiç karşılığı olmayan ve bundan sonra da karşılığı olmayacak politikaların daha fazla savunulacağı algısıyla hareket edilmemelidir.
Şayet Kürdistan toplumunun geleceği özellikle tarihte yaşanmış, denenmiş, milletlere, halklara silah zoru ile benimsetilme çabalarına rağmen tutunamayarak iflas etmiş dar, tekçi ideolojik ve dikta kalıplara ve partisel çıkarlara bu küçük dar dünya bakışıyla ve yönetenlerin olmayan karizmasını yüceltmek, basamak yapmak halkın siyasi geleceğini çok büyük tehlikeye sokacaktır. Bu süreç aşama aşama görülüyor ve yaşanıyor, artık caddede, sokakta, işyerinde, okulunda, tarlasında maddi, manevi özgür ve bağımsız bir gelecek arayan hiç kimseler bu duruma sesiz kalamaz. Nedeni de çok açık, Kürt halkı tarihlerinde ilk defa her dört parçada, iç ve dış dengeler içinde ulusal bağımsızlığına bu kadar yakın bir noktada bulunuyor. Bu değerleri iflas etmiş, dar, tekçi ideolojik ve diktatörlüğü hedefleyen bir ütopyaya teslim etmesi intiharı olacağının bilincindedir.
Kürtlerin mevcut kazanımlarına rağmen ve kolonyalist bölge devletlerin dünya egemen güçler ile çelişkilerinin, çatışmalarının derinleştiği, sömürgesini siyasi, ekonomik ve şiddetsiz yönetememe halleri, kolonilerine, sömürgelerine açıkça özgürlük ve bağımsızlık yolunu vermiş ve milli bağımsızlık devriminin koşullarını oluşturmuştur. Bu denli uluslar arası dengelerin de sağladığı imkanların bugün çağdışı, tekçi ideolojik ve katı ulusçu ırkçı politikalarla yönetilmekte olan Ortadoğu Kürtlerin milli bağımsızlık devrimiyle temel sorunlarını aşabilir ve evrensel değerlere dayalı çoğulcu demokratik paradigmaya geçebilir.
Bu süreç bugün güney Kürdistan\'da görüldüğü gibi bölge ve Kürdistan coğrafyasında Ötelenmiş, inkâr edilmiş, bütün farklı sosyo-kültürel kimlikler, inançlar, değerler Kürdistan\'ın bağımsızlığı ve evrensel değerlere dayalı çoğulcu demokrasiye kavuşmasıyla özgürleşebilir. Böylece modern Dünya’nın evrensel kuramları, çağdaş kurumları ile sağlanacak değişim, dönüşüm, demokratik, siyasi ve kültürel değerler, Kürdistan\'ın bağımsızlığı ile bölgenin devrimi ve rönesansı olacaktır. Emek ve sermaye bazında devrimci bir durum da olan bu atmosferin çeşitli çevreler tarafından zehirlenmeye çalışıldığı artık açıkça görülmelidir.
Özellikle ve altını kalın harflerle çizilmesi gereken her türlü değişime hazırlıksız olan sömürgeci ezen ulus halkların şövenizmle, tekçi katı ulusçu ideolojiyle zehirlenmiş olması, hem üretim, tüketim, hizmet hem de farklı dil, kültür ve değerlere karşı bir zihniyet haline getirilmiş olması nedeniyle sömürge halkların özgürlüğü ve kurtuluşuna ne bugün ne de gelecekte Hiçbir zaman dayanışma içinde olamama duruşları, hayal edilen, ileri sürülen ütopik teoremlerin ortaya koyduğu muhtemel bir sosyal devrim fırsatını Hiçbir zaman doğurmayacaktır.
Marksizmin ve Leninizmin teoreminde ortaya konulmuş olan sömürgelerin kurtuluşunu ezen ulusun işçi sınıfının kurtuluşuna bağlanması gibi klasik ezberci klişelerin halen tekrarlanıyor olması, egemen ulusun üstün ırk takıntısı bile bir buçuk asır önce bu teoremin sahipleri tarafından yanlış olduğu belirtilmişti. Kürd devrimcileri ulusal özgürlüğü geciktiren, hatta imkânsızlaştıran bu tür yanlış siyasetleri kaale alamaz, almamalıdır. Özcesi bütün mesele kolonilerin, sömürgelerin kurtuluşu bazında ezilen, sömürge halkın bütün sosyal, siyasal, ideolojik güçlerin milli birlik içinde ve dünyanın her milleti, halkı gibi davranarak ulusal değerler etrafında milli birlik sorunudur. Kürt halkını sömürge olmaktan kurtaracak tek güç milli birliğini en kısa sürede inşa etmesinden geçiyor. Günümüzde Kürt halkına dayatılan tekçi ideolojik birlik ise dünyanın genel geçerli evrensel değerleriyle çatışan ve doğanın tabiatına aykırı bir durumdur. Bu siyasi ve ideolojik zihniyet halkın birliğini sağlayamayacağı gibi dünyanın temel güçlerini de düşman haline getirecek, karşısına alacaktır. Bugün dünya milletleri nasıl ki radikal dinci şiddetin karşısında tek vücut olmuşsa geçmişte olduğu gibi gelecekte de radikal tekçi ideolojik dikta unsurlara karşı duracaktır. Zor ve şiddete dayanan tekçi, ideolojik dikta komünist sisteme karşı dünya milletlerinin tavrı dikkate değer ibret alınması gereken bir örnektir. Benzer paradigmaların zor ve şiddete dayanarak var olması günün koşulları ve konjonktüründe imkansız ve anlamsız olduğu çok açıktır. Kürt ve Kürdistan\'ın sömürgecilerin işgalinden kurtulmanın anahtarı ideolojik, partisel hesapların aşılması ve ulusal birliğindedir. Ulusal birliğin temel anahtarı ise dünya milletleri için genel geçerli değerlerde ortaklaşmaktır. Dünya milletlerinin bugünkü genel geçerli ana değeri evrensel değerlere dayalı çoğulcu demokratik sistemdir. Kürt halkı adına siyaset yürüten kişi, grup ve kurumların dünyanın genel geçerli değerlerini aşıp farklı bir paradigma oluşturma teoremleri ütopya olduğu, gerçekleri ters yüz edilmesi olduğu ve halkın geleceğinin zehirlenmesi olduğu bilince çıkarılmalıdır. Bu nedenle başat bir mesele olan ulusal birliğin önündeki en büyük engel paslı ve kirli hançer gibi saplanmış tekçi, ideolojik dikta hesap ve hedeflerinin dayatılmasıdır. Sömürge Kürt halkının özgürlük talebi egemen ulusların genel emek sermaye çelişkisine basamak yapma çabaları halkı bütün değerleriyle birlikte çürütmenin ve ulusal birliğin kalbine saplanmış kirli ve paslı bir hançerden başka bir anlamı olmayabilir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.