Yakın tarihte ve günümüzde zor, baskı ve şiddet araçlarına dayanan, tek sosyal sınıf ideolojisi temelinde marksist, Leninist, proleterya diktatörlüğü egemenlik, iktidar, rejim hedefleyen dünya üzerindeki tüm örgüt ve yapıların kapitalizme, liberalizme, globalizme ve çoğulcu demokrasiye karşı vermiş olduğu tüm mücadeleler hüsranla sonuçlanmıştır. Bunlar genel yaşanmış ve yaşanmakta olan hayatın gerçeklerine dayanan doğru tespitler olduğunu belirtelim.
Aslında konumuz dünya üzerindeki mevcut devletlere karşı egemen ulusların tekçi dinci, sınıfsal, siyasi ideolojik egemenlik mücadelesi veren kişi, grup ve yapıları değildir.
Esas konumuz, ele alıp çözümlemek istediğimiz husus sömürge, mazlum ve mağdur, savunmasız bir halkın haklı ve meşru ulusal talepleri arkasına gizlenen tekçi dinci, sınıfsal ve diğer siyasi ideolojik hesaplarla hareket eden kişi, grup ve yapıların bölgesel ve uluslararası güçlerle piyonluk, kullanımlık ilişkilerdir.
Bildiğiniz üzere sömürge, mazlum ve mağdur, savunmasız bir halkın ulusal talepleri arasında dinci, sınıfsal, ideolojik egemenlik bir hesabı, hedefi, mücadele amacı yoktur, olamaz.
Çevremizde sömürge, mazlum ve mağdur, savunmasız Filistin halkının ulusal talepleri arasında olmaması gereken tekçi dinci, sınıfsal ve ideolojik hesaplardan dolayı yaşadığı trajedilere ve nedenlerine herkese örnek olması için ele alıp açıklık getirmeye değinmek istiyorum.
Filistin Kurtuluşu uğruna başlangıç mücadelesi Marksist, Leninist tek sınıf siyasi ideolojik egemenlik hesaplarına dayanmaktaydı. Hâlbuki Filistin halkının ulusal talebi tekçi sınıfsal siyasi ideolojik bir egemenlik sorunu değildir.
Hâlbuki Filistin halkının ulusal talebi tekçi dinci siyasi ideolojik bir egemenlik sorunu değildir.
Filistin halkının haklı ve meşru ulusal özgürlük, çoğulcu demokrasi ve bağımsız bir gelecek talebi vardır.
Filistin halkının haklı ve meşru ulusal talepleri uğruna mücadelesi Marksist Leninist sınıf ideolojisi etrafında verilmesi Filistin halkının haklı ve meşru ulusal mücadelesine çok büyük zararlar vermiştir. Filistin halkı ulusal talepleri arasında olmaması gereken bu yanlış siyasi ideolojik hesap ve hedeflerden dolayı ağır bedeller de ödemiştir. Herşeyden önce Amerika birleşik devletleri, Avrupa Birliği ve uluslararası güçlerle evrensel temel değerlerde çelişkiler yaşamıştır. Filistin halkının ulusal taleplerine aykırı, yanlış siyasi ideolojik hesapları zor, baskı ve şiddet araçlarıyla sivil, masum halka yönelik yanlış mücadele yöntemleri kullanan kişi, grup ve yapılar uluslararası güçlerce uzun bir süre terörist örgütler olarak ilan edilmiştir. Çok uzun yıllar boyunca Filistin kurtuluş örgütünün verdiği mücadelesi anılan yanlış ve sekter siyasi ideolojik ve askeri yöntemlerden dolayı kısır döngü içinde çırpınıp durmuştur. Ancak İsrail devleti ise çoğulcu demokrasi, liberalizm, globalizm ve kapitalist sistem ile doğru ve uyumlu ilişkiler içinde olmasından dolayı yaptığı tüm haksız hukuksuz uygulamalar dünya egemen güçleri tarafından adeta görmezden gelinmiştir.
Filistin halkı siyasi, ideolojik ve askeri dünyanın egemen ve genel geçerli değerleri ile yaşadığı çelişkiler ve zıtlıklar yüzünden uzunca bir zaman dikkate alınmamış, muhatap kabul edilmemiştir.
Filistin halkı tekçi sınıfsal diktatörlüğe dayalı siyasi ideolojik hesapları terk ettikten ve dünyanın genel geçerli evrensel temel değerleri ile uyumlu bir mücadele benimsedikten sonra ancak Amerika birleşik devletleri, Avrupa Birliği ve uluslararası güçlerin desteğini almış, bu güçler tarafından kabul edilmiş ve muhatap alınmıştır.
Filistin halkının haklı ve meşru ulusal talepleri üzerindeki siyasi ideolojik piyon örgütlerin oyun ve etkileri azaldıktan sonra uluslararası güçlerin desteği ile meşru yasal ve anayasal hukukî bir güvenceye kavuşmuştur.
Filistin halkı haklı ve meşru ulusal talepleri arkasına gizlenmiş siyasi ideolojik Marksist Leninist örgüt ve yapılardan kurtulması önemli bir başarıdır. Fakat hemen ardından Filistin halkı daha büyük siyasi ideolojik bir sorun yaşamaya başlamıştır. Bu defa bölgesel güçlerin genel çıkarları doğrultusunda tekçi dinci siyasi ideolojik bir egemenlik hedefleyen örgütler türemeye başlamıştır. Filistin halkının tekçi dinci veya tekçi sosyal sınıf ideolojisine dayalı ulusal bir talebi elbette ki yoktur. Ancak İsrail devleti üzerine farklı hesapları bulunan bölgesel devletlerin çıkarları neyi gerektiriyorsa Filistin halkı üzerinden sahneye koymaya çalıştıkları görülmektedir.
İran ve benzeri farklı güçler, tekçi dinci bir rejim amaçlı ve Filistin halkı içinden dinci siyasi ideolojik örgütler oluşturup destekleyerek, onlar üzerinden İsrail devletini sıkıştırma politikası yürütmektedir.
İran devleti sahip olduğu yayılmacı rejim hesapları uğruna çok uzun süredir Filistin halkını kullanmaya çalışmaktadır. İran belirgin bir örnektir ve bunun gibi birçok bölgesel ve uluslararası devlet İsrail devleti ile hesaplarını Filistin halkını istismar ederek görmek istemektedir. Bunların her biri kendi rejim özelliklerine uygun kişi, grup ve yapıları doğrudan veya gizliden oluşturup ve destekleyerek kullanmaktadır. Böylece dış güçlerin siyasi ideolojik hesaplarının piyonları kişi, grup ve yapıların tümü de Filistin halkının haklı ve meşru ulusal taleplerini çarpıtarak ve istismar ederek kullanmaktadır.
Geçmişten günümüze Filistin halkının bitmek bilmeyen ulusal trajedisi genel olarak farklı güçlere piyonluk yapan kişi, grup ve yapılardan, örgütlerden dolayı farklı bölgesel ve uluslararası güçlerce genel çıkarları uğruna kurban edilmektedir.
Filistin halkının yakın tarihi boyunca yanlış siyasi ideolojik hesaplar, hedefler nedeniyle yaşamış olduğu trajediler, siyasi ideolojik sekter, sapkın ve yanlış hesaplar ve hedefler, özelde Kürt halkının ve genel olarak tüm mazlum ve mağdur, sömürge halkların kulağına küpe olması, ibretlik alınması gerekmektedir.
Sömürge, mazlum ve mağdur halkların tekçi dinci, tekçi sınıf ideolojisi, tekçi lider sultası diktatörlüğü egemenlik gibi ulusal bir talebi bulunmuyor, yoktur ve olamaz. Şayet dinci, sınıf ideolojisi veya lider sultası gibi hedef ve hesaplarla ulusal taleplerin arkasına gizlenmiş bir kişi, grup ve yapılar ile karşılaşılır ise bunun bölgesel veya uluslararası bir gücün piyonu olduğu bilinmelidir.
Çünkü sömürge, mazlum ve mağdur, savunmasız bir halkın öncelikli ve tek ulusal talebi ülkesi üzerinde özgürlük, çoğulcu demokrasi ve bağımsız bir gelecek inşaa etmesidir. Dünyanın neresinde olursa olsun sömürge, mazlum ve mağdur, savunmasız bir halkın öncelikli tek tartışmasız talebi budur, başka siyasi ideolojik yanlış hesaplara kurban edilmemelidir.
Ulusal taleplerden ziyade tekçi dinci, ırkçı, sınıfsal siyasi ideolojik egemenlik hesapları öne sürerek ulusal taleplerin arkasına gizlenen kişi, grup ve yapılara halkın itibar etmemesi gerekmektedir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.