18. 01. 2018 Perşembe günü Saat 09;09, İngiltere'nin Bağdat Büyükelçisi Jon Wilks, ülkesinin Kürdistan idaresi dışındaki topraklarında demografik yapıya yönelik hiç bir müdahaleyi kabul etmeyeceğini söyledi.
18. 01. 2018 Perşembe günü Saat 11;51, Irak/Bağdat İngilizlerin bu tepkisine şöyle bir cevap veriyor; Kerkük petrolü için BP ile anlaştığını, Irak’ta merkezi hükümetin, İngiliz petrol şirketi BP ile anlaşma imzalamaya hazırlandığını açıklıyor.
İngiltere devleti, güney Kürdistan halkının bağımsızlık referandumu ardından Irak devleti ile Kerkük petrollerinden pay alma karşılığında Kürdistan bağımsızlığına karşı çıkmak üzere anlaşmıştı. İngiltere bu anlaşmaya bağlı kaldı ve güney Kürdistan'ın bağımsızlığına karşı net bir duruş ortaya koydu. Bununla da yetinmedi, Amerika dahil Avrupa ülkeleri nezdinde güney Kürdistan bağımsızlık referandumuna karşı diplomasi yürüttü.
Irak hükümeti de İngiltere ve uluslar arası güçlerin güney Kürdistan bağımsızlık referandumuna böylece olumsuz yaklaşmalarını fırsata çevirerek ve bölgenin sömürgeci devletlerin ciddi destekler alarak, ayrıca Kürtlerin içinden belli kişileri Kerkük petrol gelirleri karşılığı Kürt halkına ihanetini sağlayıp ve bundan cesaret alarak Kerkük ve diğer Kürdistani bölgelere saldırdı ve işgal etti.
Böylece bir kere daha net görüldü ki dünya siyaseti Uluslar arası çıkarlar üzerine şekillenmiş ve çıkarlar üzerine şekillenmeye, ülkelerin genel çıkarlarına dayanmaya devam edecektir.
Irak merkezi hükümeti İngiltere'ye verdiği taahhüdü yerine getirmekte gecikince İngiltere'nin Irak büyükelçisi yukarıdaki açıklamada ''ülkesinin Kürdistan’ın idaresi dışındaki topraklarında demografik yapıya yönelik hiç bir müdahaleyi kabul etmeyeceğini'' söyledi. İngiltere Uluslar arası diplomaside sözü en fazla dinlenen, Uluslar arası siyasete yön veren ciddi bir güçtür. Kürt halkının Irkçı Irak hükümetinin politikaları altında mağdur edildiğini, ülkesinin işgal edildiğini ve Araplaştırma politikalarını görüyor. Irak hükümetinin de Kerkük petrolünden kendilerine vereceği payın gecikmesi durumunda Kürt halkına yapılan zulme karşı çıkacağını, itiraz edeceğini bu vesileyle iletiyor. Kürt halkının yaşadığı zülmü, mağduriyeti kendi çıkarları için kullanıyor, kendisine paraya çeviriyor.
Kürt halkının ülkesi güney Kürdistan'ın zengin petrol kaynaklarından Arap hükümeti, Araplar İngilizlere pay vererek, böylece güney Kürdistan'ın önemli bir bölümü işgal edebiliyor.
Kürt hükümeti daha önce Ruslara petrol çıkarma imtiyazı vermişti, Ruslar da uluslar arası diplomaside özellikle Ortadoğu ve Kürt politikası için Kürtlere karşıdır, ihanet edenlerin başında gelmektedir. Petrol kaynaklarından kendilerine verilecek gereken payları anlaşma ile güvence altına aldılar, ancak yine de Kürt halkına tarihte defalarca görüldüğü gibi tekrar ve yeniden ihanet ediyor.
Bu diplomasi, siyaset beceriksizliği hem içerde ve hem de uluslararası ilişkiler yönünden Kürt halkının yaşadığı çok küçük bir kesittir. Kürt halkı tarih boyunca siyasette ve diplomaside cahil, zavallı ve çaresiz bırakılmıştır. Kürt halkı oldukça cesur, cengaver, merttir, ancak siyasette ve diplomaside ise sadece kocaman bir hiçtir.
Sömürgeci devletler Kürt halkının zengin petrol, doğalgaz ve diğer kaynaklarını kullanarak dünya güçlerini Kürt halkına karşı kullanmaktadır. Kürt halkı Hiçbir şekilde yararlanamadığı, faydasını göremediği ülkesinin zengin kaynaklarını sömürgeci devletler hem faydalanıyor hem de Uluslar arası güçleri yanlarında tutmak için onlara peşkeş çekiyor ve onları Kürt halkına karşı kullanıyor. Böylece Kürt halkı kendi ülkesinin zengin kaynaklarının kurbanı oluyor ve başına bela oluyor.
Kürt halkı İŞİD terör örgütüne karşı çıkan, savaşan ortadoğunun yegane halkıdır. Bunu hem kendileri için hem de tüm insanlık için yaptılar. İyi, cesaretle ve kararlılıkla savaştılar, sadece kendi topraklarını değil Arap halkının, Asuri, Keldani, Ermeni, Türkmen, Çeçen halklarını ve yaşadığı toprakları kurtarıp korudular. Bu süreç işlerken Uluslar arası güçler kendi çıkarları gereği Kürtleri sahada desteklediler. Kürtleri kendi çıkarları gereği desteklerken Kürtler ise bunu kendilerine destek gibi yanlış anladılar. Kürtler ulusal ve Uluslar arası siyaset ve diplomasi ilişkilerine yönelip geleceklerini güvence altına alacakları yerde hem içerde hem de Uluslar arası siyaset ve diplomasiye karşı ve sapkın ideolojileri sahaya sürdüler.
Kürtlerin sapkın ideolojilere dayanan kısmı belli bölgelerde egemenlik kurarken kendileri gibi düşünmeyen halkı susturma ve zorla kendi gibi yapmaya çalıştı. Böylece dünya milletlerinin dayandığı evrensel temel değerler yok sayıldı. Dünya sistemlerini değiştirip herkesi kendileri gibi yapacaklarına inanmak istediler ve öyle davranmaya başladılar.
Güney Kürdistan olsun batı Kürdistan olsun hala kendi iç siyasi ve ideolojik çelişkileri ile boğuşma süreci yaşıyor. Halbuki malı alan işi bitiriyor, dünya siyaseti ve diplomasisi böyle dönüyor, çıkara dayanıyor, neyin doğru, neyin yanlış olduğuna bakmıyor. Kimin ne kazanacağı, hangi devletin hangi ülkenin bundan ne elde edeceği hesapları yapılıyor. Kürt halkı doğru olduğuna inandığı gibi davranıyor ve tarih boyunca takıldığı doğruculuk ona kayıp ettiriyor.
Güney Kürdistan yönetimi kendi içinden ''kim, hangi siyasetçi, hangi ağa, bey, şeyh petrolden ne kazanacak'' kavgasına tutuşuyor. Adeta kişiler, partiler ülkenin kaynaklarına çöküyor, halk çaresiz çırpınıyor. Tekçi ideolojik hesapları olanlar birliğin yüreğine hançer oluyor. Çevre ülkelerin hesaplarına bakılmıyor, Uluslar arası güçlerin diplomasileri dikkate alınmıyor. Ve bu hengame sürerken Kürt halkı İŞİD terör örgütüne karşı kendisi ve insanlık için büyük bir mücadele veriyor.
Bugün IŞİD'ı oluşturan bölgesel güçler dünyanın desteğini arkasına alarak Kürtlere saldırıyor. Bölgesel güçlerin ellerine bu bahaneleri veren, bahaneleri oluşturan, Kürtler arası zora dayanan tekçi ideolojik hesaplar olduğu çok açıktır. Halbuki Ruslarla ortaklaşan, Ruslarla beraber IŞİD terör örgütüne karşı savaşan Kürtler Rusların ihanetine uğruyor. Ruslar daha önce onları savaş sahasında büyük kullanıyor, ancak onları daha büyük çıkarları uğruna kurban ediyor. Bu süreçler bilinmez değildir, çözümlenemez değildir, tam tersine bilinen gerçeklerdir, çözümlenecek gerçeklerdir.
Uluslar arası evrensel temel değerlerle çelişen ve halka zorla dayatılan tekçi siyasi ideolojik hesaplar bölgesel ve Uluslar arası egemenleri kolaylıkla karşısında bulacaktır. Tekçi siyasi ideolojik sapkın hesaplar Kürtlerin en büyük zaaflarından biridir. Dünya siyasetinden kopuştur, dünya diplomasisinden kopuş ve uzaklaşmadır.
Zora dayanan bağımsız geleceği ret eden tekçi bir siyaset ve ideoloji etrafında, çok kültürlü, çok sınıflı, çok inançlı, çok farklı siyasi düşünce ve fikirleri bulunan ve bağımsız bir gelecek arayan bir halkın ulusal birliği sağlanır mı? Kürt halkının içine yüreğine kirli ve paslı hançerler gibi saplanmış sapkın tekçi siyasi ideolojik hesaplar, günlük çıkarlar etrafında dönen ihanetler halkı her geçen gün karanlık bir cendereye sokuyor.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.