KCK\'nin siyasi ideolojik felsefi ütopyaları ve dünya gerçekleri; 19.04.2017 tarihli yeni özgür politika gazetesine yazdığı yazıda KCK\'nin hedeflerini net bir şekilde ortaya koyan Mustafa Karasu; \'\'Bir daha vurgulayalım, artık devletsiz, patronsuz, ağasız, “karısız”, “kocasız” bir dünyayı düşünmenin zamanıdır. Devletsiz yönetim, patronsuz, ağasız bir ekonomik yaşam, ‘’karısız’’, ‘’kocasız’’ özgür eş yaşam gerçekleştirilebilir. Artık egemenlerin bu konuda yarattıkları ideolojik egemenlikleri yıkmak, özgür düşünmek, bu temelde neolitik toplumdan bugüne var olan demokratik uygarlığı demokratik topluma dayandırarak yeniden güncelleştirmenin zamanıdır.\'\' demektedir. Karasu bunu kişi olarak kendi adına dile getirmiyor. Bu siyasi, ideolojik ve felsefi düşünceleri KCK ve tüm paydaşları olarak hayata geçirmenin mücadelesini verdiklerine değiniyor.
KCK ve paydaşlarının \"Devletsiz bir dünya\" hedefi nedir nasıl işliyor?
KCK, devletsiz dünya hedefini kiminle veya kimlerle gerçekleştirecektir?
KCK\'nin bu hedefleri için Amerika halkı, Rusya halkı, Çin halkı, Avrupa Birliği halkı kısaca dünyadaki 236 devletin bütün halkları mı \"devletsiz dünya\" hedefi için mücadele ve savaş veriyor?
Şayet devlet sahibi olan bu halkların yarısından bir fazlası \"devletsiz bir dünya\" için mücadele veriyor ise hedef doğal olarak gerçekçidir. KCK ve paydaşları doğru bir yol üzerinde olduğu varsayılabilir. Şimdi bütün dünyanın devlet sahibi milletlerine, halklarına, toplumlarına yakından bakalım ve bu hususta neler gördüğümüze açıklık getirelim. Dünyanın devlet sahibi halkları dünya insanları nüfusunun % 99\'unu oluşturuyor ve hiç biri \"devletsiz bir dünya\" mücadelesini ne geçmişte ne demek günümüzde asla vermemiştir, vermiyor. Bu da gösteriyor ki KCK\'nin \"devletsiz dünya\" hedefi, dünya insanlarının, halklarının mevcut gerçek değerleri ile uzaktan ve yakından ilgisi bulunmuyor, ilgili değildir ve bu durum ütopyanın da çok ötesindedir. Geriye devletsiz bir dünya hedefi uğruna mücadelesi adı altında kullanılacak tek bir halk kalıyor. O da mazlum ve mağdur, sömürge haklarına bile sahip olmayan destekçileri Kürt halkıdır. Destekçileri Kürtler dünya üzerinde mevcut bulunan bütün bağımsız devletleri silah zoruyla yıkıp ortadan kaldırma imkanlarına sahipseler, böyle bir güçleri varsa bu hedef gerçekçi olabilir ve gerçekleşebilir.
Mevcut koşullarda bu mümkün müdür?
KCK ve paydaşlarının \"Patronsuz, Ağasız bir dünya\" hedefini çözümleyelim.
Bu hedef dünya insanlığının tümünü kapsayan ekonomik yaşamı ilgilendiriyor. Dünyanın tümündeki ekonomik sistem günümüz dünyası için birbirine benzer özellikler taşıyor ve aynıdır veya birbirine çok yakındır. Hem üretim, hem de tüketim rekabetçiliği esas alan serbest piyasa ekonomisine dayanıyor. Yani dünyanın tümünü kapsayan ekonomik yaşamı şekillendiren büyük, küçük her üretim ve pazarlama yerinin, her tarlanın, her işletmenin bir veya birden fazla patronu vardır. Bu işletmelerin tümü işgücünü serbest piyasa koşullarında ve oluşturulmuş mevcut yasalar çerçevesinde karşılıyor ki üretim ve işgücü toplamı dünya nüfusunun % 99\'unu oluşturuyor.
Mevcut sistemin içinde kalan bütün bu nüfus ve bütün bu insanlar, işletme sahipleri patronlar olsun, işgücü sahipleri işçiler olsun birbirine karşı herhangi bir savaş vermiyor. Sistemin içindeki bütün aktörler, patronlar olsun, işçiler olsun mevcut yasalar çerçevesinde temel ekonomik ve sosyal haklarını sistem içinde kalarak bir dengede tutma ve geliştirme mücadelesi veriyor. KCK\'nin Patronsuz ve Ağasız bir dünya hedefi ve iddiası gösteriyor ki ortaya koydukları bu hedef ve iddia gerçek dünya değerleri, insanların talep ettiği ve severek koruyup kulladıkları değerlerle uzaktan ve yakından ilgisi yoktur, uğruna mücadele edilen bu teori ütopyanın da çok ötesindedir.
Geriye Patronsuz ve Ağasız bir dünya hedefi uğruna mücadelesi adı altında kullanılacak tek bir halk kalıyor. O da mazlum ve mağdur, sömürge haklarına bile sahip olmayan destekçileri Kürt halkıdır. Destekçileri Kürtler dünya üzerinde mevcut bulunan genel geçerli ve dünya insanlığının sahip çıktığı mevcut ekonomik sistemi silah zoruyla yıkıp ortadan kaldırma imkanlarına sahipseler, böyle bir güçleri varsa bu hedef gerçekçi olabilir ve gerçekleşebilir.
Mevcut koşullarda bu mümkün müdür?
KCK ve paydaşları \"karısız ve kocasız özgür eşli bir dünya\" hedefliyor. KCK\'nin hedeflediği ve uğruna büyük can kayıplarına ve mal yıkımlarına neden olan teorisi yazılan iddia ettikleri bu hedefleri ile dünyadaki bütün insanların yaşam gerçeğine bakalım. Çünkü bu hedefler ancak dünyadaki mevcut bütün insanların istemesi ve talep etmesiyle gerçekleşebilir. Dünya üzerinde geçmişte ve gelecekte yazılmış ve yazılacak her siyasi, ideolojik ve felsefi hedef, tez, teori insanların en az % 50 1\'i tarafından talep ediliyor ise gerçekleşme imkanı olabilir.
Dünyadaki bütün milletler, bütün halklar ve bütün toplumlar anne, baba ve çocuklardan oluşan aile kurumuna sadakatle bağlıdır. Evlilik ve aile dünya üzerinde yaşamış, yaşayan ve yaşayacak olan bütün insanlığın sahip çıktığı ortak ve kutsal değeridir. Karısız, kocasız ve özgür eşli bir dünya talebi insanlığın % 99\'unun ret ettiği, karşı çıktığı ve karşısında savaştığı sapkın, aykırı gördüğü bir tez, teori ve felsefedir. Amerika milletlerini, Rus milletlerini, çin milletlerini, Avrupa Birliği milletlerini, kısaca dünyanın bütün milletlerini tanıyor ve bütün miletlerin aile gerçeklikleri hakkındaki yaşamlarını ve düşüncelerini biliyoruz. Bu milletlerin hiç biri aile gerçeğini ret etmiyor, aile gerçeği karşısında mücadele vermiyor, tam tersi aile gerçeğine sahip çıktığı gibi en özel ve kutsal değeri olarak görüyor, kabul ediyor ve sahip çıkıyor. İnsanlığın tamamının sahip çıktığı ortak değeri olarak gördüğü ve KCK\'nin de yok etmeyi hedeflediği bu olgu ütopyanın da çok ötesindedir.
Geriye Karısız, kocasız özgür eşli bir dünya hedefi mücadelesi adı altında ve bu uğurda kullanılacak tek bir halk kalıyor. O da mazlum ve mağdur, sömürge haklarına bile sahip olmayan destekçileri Kürt halkıdır. Destekçileri Kürtler dünya üzerinde mevcut bulunan genel geçerli ve dünya insanlığının sahip çıktığı mevcut aile yaşamı sistemini silah zoruyla yıkıp ortadan kaldırma imkanlarına sahipseler, böyle bir güçleri varsa bu hedef gerçekçi olabilir ve gerçekleşebilir.
Mevcut koşullarda bu mümkün müdür?
KCK ve paydaşları \"Tekçi siyasî, ideolojik, felsefî düşünceyi kuracakları sisteme egemen kılarak demokratik bir sistem\" İnşa edeceklerini iddia ediyorlar.
Günümüzün evrensel temel değerlerine göre demokrasinin tanımını yapalım. Demokrasiyi bilmeden, ne olduğunu ve ne olmadığını bilince çıkarmadan ortaya atılacak ve içinde demokratik geçen her olgunun üstüne cahiller cahilce atlayabilir.
Bugün çağdaş değerlere sahip ülkelerdeki demokrasi tanımı;
1- farklı inançların hak ve hukuk önünde eşitliği, temsilde eşitliği, 2- farklı kültürlerin hak ve hukuk önünde eşitliği, temsilde eşitliği, 3- farklı sosyal sınıfların hak ve hukuk önünde eşitliği, temsilde eşitliği, 4- farklı siyasi ve sosyal düşüncelerin, ideolojilerin hak ve hukuk önünde eşitliği, temsilde eşitliği sağlayan, koruyan ve geliştiren sisteme çoğulcu demokratik sistem deniyor. Bu tanımın dışında kalan ve demokrasi adını kullanan, demokrasi adı arkasına gizlenmiş bütün sistemler ve demokrasiyi tanımlamıyor, eksik, yetersiz veya sahtedir.
Özellikle demokrasi adı arkasına gizlenerek tekçi bir düşünceyi, tekçi sosyal bir sınıfı, tekçi bir ırkı zorla egemen kılmış, kılan ve kılacak bir sistem demokratik bir sistem değildir, olmayacağı gibi olsa ancak diktatörlük olur. Bu tanıma benzer sistemler yakın tarihimizde Rusya\'da, Çin\'de, Yugoslavya\'da, Arnavutluk\'ta, Bulgaristan\'da ve benzer ülkelerde vardı. Tek sosyal sınıflı egemenlik, tek siyasi ve ideolojik egemenlik, tek ırk egemenliği iddiasıyla zorla kurulmuş olan bu ülke rejimleri yakın tarihimizde insanlığın ret etmesiyle yıkılmış, insanlık tarihinin çöplüğüne atılmış, geriye sadece yıkım ve acıları kalmıştı.
Kürt halkının geçmişten günümüze ve gelecekte \"
1- Dünyayı devletsizleştirme, 2- Dünyaya tek sosyal sınıfı egemen kılma, 3- Dünyayı Karısız, kocasız özgür eşli yapma, 4- Dünyaya tek siyasi ve ideolojik düşünceyi egemen kılma gibi ne bir sorunu ne de bir talebi olmuştur. KCK ve paydaşlarının ortaya attığı hedef, tez, teori ve iddiaları ile ilgili Kürtlerin hiç bir talepleri olmadığı gibi hiç bir zaman böyle bir talepleri de olmayacaktır.
Kürtlerin sadece kendi coğrafyasında, ülkesinde ulusal, kültürel, siyasal, ekonomik, sosyal dünyadaki her halk ile eşitlik, özgürlük ve bağımsızlık talebi olmuştur, vardır ve olmaya devam edecektir. Bunun dışında kalan ütopik hiç bir talep, tez, teori Kürt halkının talebi değildir. Uydurulmuş siyasi, ideolojik ve felsefî tezler, teoriler ve hedefler Kürt halkını mevcut dünya insanlık ailesi içinde en son ilgilendirmektedir. Kürt halkının önüne sürülen bütün bu hesaplar ve hedefler halkı kullanmaya, kandırmaya ve aldatmaya yöneliktir.
Şimdi esas meseleye, yani sömürgeci devlet sisteminin karşısında ölesiye mücadele verip sömürgeci devletlerin iktidarlarına can simidi olma hikayelerinden sadece bir tanesine değinelim, bakalım. 7 Haziran 2015\'te demokratik bir ortamda tüm farklılıkların çoğunlukla eşit ve özgürce katıldığı genel seçimler yapılmıştı. Genel seçimlerin sonuçlarına tüm ülke, herkes biliyor, tanıktır ve hiç bir siyasi parti iktidara gelecek yeterliliğe ulaşamamıştı. Siyasi kurallar, siyasi ortam aynı devam eder ve erken genel seçim kararı alınırken hemen ardından kirli ve karanlık bir el hendek denilen bir siyaseti devreye sokmuştu.
Böylece meşru siyasî ortam dağıtılmış, kentler adım adım yıkıma sürüklenmiş, binlerce insanın göz göre, göre canını kayıp ettiği, yüzbinlerce insanın yerinden, yurdundan edildiği kirli bir savaş başlatılmıştı. Bu sürecin ardından yaşanan sosyal, siyasal, ekonomik her yönüyle yaşanan bütün gelişmeler çözümlenip analizine dünya tanıklık etmişti. Bugün dönüp geriye bakıldığında sosyal, siyasal, ekonomik kapsamlı ve her yönüyle kim veya kimler kazanmış, hendek sürecinden karlı çıkmıştır? Bu sorunun cevabı açık ve nettir ve İşte karşısında kıyasıya ve ölümüne mücadele edip ve savaşarak ona hayat vermenin, can simidi olmanın en net olayı yaşanmıştır.
Bugün de bölgesel bazda Kürt halkının önüne çıkan bütün tarihi imkanları, fırsatları ortadan kaldıracak oldukça kirli bir süreç zorla dayatılmış ve yaşanıyor. Halkın büyük can ve mal kayıplarına neden olan ve gelişmelere bakılırsa daha büyük yıkımları beraberinde getirme olasılığı bulunan bu sürecin ardından görünürde sadece bölgedeki sömürgeci devletlerin kazançlı çıkma sürecine dönüşebilir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.