Siyasetin bölgemizdeki duayeni ve ağabeyi, aklı başında sayılı ve saygın kişi, dostum ile iki gün önce telefonla görüşüyorum. Hal ve hatır sormaların ardından konu siyasi sohbet alanına kaydı. Malum önümüzde genel seçimler var, heyecan durukta, insanlar farklı pencerelerden okumalar yapıyor. Doğudan batıyı okumalar ise heyecanın da ötesine geçtiğini bu sohbette gördüm.
Dostum, dönemin en zorlu koşullarında yılmadan omuz omuza yürüdüğüm yoldaşım benden batının siyasi havasını soruyordu. Batıda Partilerinin genel durumunu, halk nezdinde kabulünü genel olarak öğrenmeye çalışıyordu.
Siyasetin dışında veya içinde biri olamıyorum, iş yoğunluğu çok yüksek, ama kısaca çevre ve dost sohbetlerindeki genel izlenimi paylaşıyorum. Kendilerinin benden duymak istediği heyecanı verme beklentisi ses tonunda belirgindi.
Kısaca ve özet olarak tespitlerimi paylaşıyorum, ama tatmin olamıyor, tespitlerime endişeli bir ses tonuyla itiraz ediyor, yanılabileceğimi, iddia etmeye çalışıyor. Beni biliyor, tespitlerimin maddi kaynağı olmadan, somut verilere dayanmadan açıklama yapmayacağımı bildiğini sanıyorum. Olabilir dedim, sonuçta çevremdeki tespitlerimi paylaşıyorum, abartısız ve somut verilere dayandırıyorum.
Ben de doğunun en ücra kentinden batıyı, batıdaki seçim desteklerini, partinin genel toplumsal kabulü nasıl görüyorsunuz? diye soruyorum.
Büyük bir coşkuyla önce batılı adayların batı toplumu nezdinde desteklerini olduğundan çok farklı, abartarak anlatıyor. Onların İstanbul\'da, İzmir\'de, Mersin, Ankara ve Adana\'da genel kabul gördüklerine değiniyor.
İstanbul\'daki beklentiyi \%20-21 gibi bir desteğe ulaştığını iddia ediyor, İzmir\'de de \% 11-15 arasında bir oranı yakalayabileceklerini belirtiyor. Ankara\'yı konuşamıyoruz.
Bu verilerin kaynağını, nasıl elde edildiğini sormaya çalışıyorum ama heyecan çok yüksek, anlaşılan toplumda çok abartılı bir fırtına koparılmış ve yansıması yoldaşımı da etkilemiş ısrarında devam ediyor.
Dostum sizi biliyorum, heyecanınızı anlıyorum bu verilere gerçekten inanıyor musun yoksa gönlünden öyle mi geçiyor? diye soruyorum. Hem gönlümden öyle geçiyor, hem de o rakamlara vardığımızı düşünüyorum, en azından bölgemizde bu kanı yüksek ve hakimdir.
Bunlar çok yüksek rakamlar, benim de gönlümden daha yüksek oranlar olması geçiyor, ama şimdi kamuoyuna da yansıyan abartısız bazı araştırma rakamlarını verebilirim. İstanbul geneli araştırma sonuçları şöyle ;\%6,47- ile 6, 78 arasıdır, İzmir\'de ise \%4,10-ile 4,90 arasıdır. Bu yakın zamanda yapılmış bir kamuoyu araştırmalarının ortalama sonuçlarıdır. Taraflı veya tarafsız denilemez, kamuoyu araştırmalarının da taraflı olasılıkları var, gerçeğe en yakın rakamları bulmaya çalışıyorum.
Bu kamuoyu araştırmaları artı veya eksi yönde değişebilir, ama senin dile getirdiğin rakamlara ise varması imkansız gibidir. Yine de seçim bu mucizeler olabilir diye düşünülebilir ancak bizler gerçekler üzerinden olaya bakmak zorundayız.
Halkımıza umarım bu dile getirdiğin rakamlar üzerinden ajitasyon yapılmıyor, çünkü halkın, toplumun yaşayacağı hayal kırıklığı ile bireyin yaşayacağı hayal kırıklığı tepkisi aynı olmayabilir. Yani yalanlar ve hayaller siyasette olabilirse de dilimize asla girmemelidir ve gerçekler şiarımız olmalıdır.
Ama üzülerek diyorum sizin dile getirdikleriniz lastiği patlamış kamyona benziyor ben aman dikkat edelim derim. Ben yıllardır bu toplumun içindeyim, partinin batılı Marksist adaylarının batı toplumdaki karşılığı abartılı olarak belirtirsem bile \%05- ile 09 (binde beş-binde dokuz) arasındadır. Bu ideolojinin, Marksizmin padişahını getirirseniz bu rakamların üzerine gram koyamayacaktır.
Son Kobanê direnişi, Kürdistan hükümetinin karadaki desteği ve diplomasideki destekleri ile meydana gelen gelişmeler, Kürt halkını önemli oranda birliğe itmiş, zorlamıştır. Bu birliğin zayıf halkaları Marksist ideoloji ve ulusal değerlerden kopuş süreçleri olduğunu belirtebilirim.
İdeolojik denilirken Marksizmin sınıf egemenliğine dayalı komünalist ekonomik toplumsal modelin karşılığı çok zayıftır. Hatta batılı Marksist adayların toplumdaki karşılığı gibi neredeyse hiç noktasındadır.
Ulusal modelden sapmaların da getirdiği sıkıntılar gözle görülmektedir. Batıdaki bütün Kürtler egemen ulusu daha yakından ve gerçekçi tanıma imkanı bulmuştur. Demokratik ulus modelinin egemen ulus nezdinde karşılığı Marksist adayların toplumdaki karşılığı kadardır. Yani açıkça belirtebilirim ki egemen ulus halkı, grupları, kişileri demokratik ulus modeli sözüne bile tahammülleri yoktur, asla da olmayacaktır
Marksist adayların batıda egemen ulus halkı nezdinde karşılığı yoktur. Demokratik ulus modelinin egemen ulus nezdinde kabulü bulunmuyor. Bu her iki konu Kürt siyasi hareketini adeta teslim alması, batılı Kürt seçmen tercihlerini ciddi biçimde sıkıntıya sokmuştur.
Halkına, halkının ulusal temel haklarına bağlı olması beklentisi her şeyin üzerindedir. Batı Kürdistan mücadelesi halkımızı birleştirmiş, ancak siyasi zaaflar, ulusal temel haklardan ve özgür halk bağımsız ülke şiarından uzaklaşmalar, terk edilmesi birliğe giden yolu zayıflatmıştır.
Batıdaki Marksist ideolojiye egemen ulus desteği, egemen halk desteği yani Türk halkının desteği ne ise Marksist ideolojiye Kürt ulusunun desteği de ancak o kadar olabilmektedir. Bugün siyasi hareketin kuzey Kürdistan toplumundaki karşılığı bütünüyle Kürdistan\'i değerler adınadır, asla Marksist ideoloji ve felsefe adına değildir, olmamıştır, olamaz. Siyasi partinin Kürdistani değerlerden kopuşu halkımız nezdinde net biçimde anlaşılması durumunda halk nezdinde bugün görülmekte olan desteği güneş görmüş kara misaline dönüşebilir.
Bazı abartılı beklentiler gelecekte büyük hayal kırıklıklarına neden olacaktır.
O nedenle yalanlar, hayaller ve gerçekler dengesi iyi kurulmalıdır. Marksist adayların batı toplumunda karşılığı her zamanki gibi yüzde birin altındadır. Batıdaki destek Kürtlerin Kürdistani değerlere desteği gibi algılanmalıdır. Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.