Dünyamız insanlığı, tüm halkların ve toplumların, tarihten günümüze, sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, ulusal, çevresel her alanda, doğal değişim ve dönüşümler geçirmiş, olgunlaştırmış, kurum ve kurallara dayalı evrensel temel değerlere sahip olmuştur.
Tarih boyunca insanlığı belli ideoloji ve felsefeye göre şekillendirmek amacıyla tezler, teoriler yazılmış, bunları hayata geçirmek üzere mücadeleler ve korkunç olaylar yaşanmıştır.
Dünya insanlığının doğal yollarla oluşan genel geçerli değerlerine karşıtlık ve düşmanlık temelindeki tez ve teoriler çeşitlidir. Bunların başlıcaları; Zorla tek ırka dayalı egemenliği hedefleyen, zorla tek dinci egemenliği hedefleyen, zorla tek sosyal sınıf egemenliği hedefleyen, zorla tek düşünce, fikir ve ideolojik egemenliği hedefleyen tez, teori ve pratikler olarak özetlenebilir.
Tek ırk, katı ulus egemenliği hedefleyen siyasi, ideolojik ve felsefi tez ve teoriler dünyadaki her ırkın kendisini zorla farklı halklara, toplumlara ve kültürlere dayatmasıdır. Bunun en katı paradigması Alman diktatör Adolf Hitlerin tezleri ve pratiği süreçleridir. Avrupa coğrafyasını kasıp kavurmuş, farklılıklara karşı katliamlar ve soykırımlara varan imha temelinde Alman ırkı için egemenlik hedeflemişti ve sonunu tarih yazıyor. 1900'lü yılların popüler paradigması olarak bilinir, insanlığın doğal evrensel temel değerlerine çarparak yok olmuştur. Tek ırk, katı ulus egemenliği paradigmasının dünyadaki son temsilcileri Ortadoğu coğrafyasında varlığını devam ettirmek istiyorsa da bundan dolayı Ortadoğu yanıp yıkılıyor. Sonuç olarak dünya insanlığının evrensel temel değerlerini temsil eden güçler Ortadoğu’yu bu faşist rejimlerden temizliyor.
Tek dinci, katı ulus egemenliği hedefleyen siyasi, ideolojik ve felsefi tez ve teoriler dünyadaki her dinin kendisini zorla farklı inançlara sahip halklara, toplumlara ve kültürlere dayatmasıdır. Bunun en son ve katı paradigması Suudi Arabistan'ın dinci, suni mezhebi ve İran Humeyni’nin dinci şia mezhebi tez ve teorilerine dayanıyor ve bölgesinde pratik süreçleri yaşanıyor. Bu tezler ve teoriler Ortadoğu, Uzakdoğu, Yakındoğu, Kuzey Afrika halklarını kasıp kavuruyor, katliamlar ve soykırımlarla farklı halkları, farklı inançları imha edip tekçi yapısına egemenlik alanları hedefliyor ve günümüzde yaşanmakta olan sonuçlarını tarih yazıyor. Tarihten günümüze birçok bölgede ve coğrafyada birçok halkın popüler paradigmasıydı, ancak günümüz insanlığının doğal evrensel temel değerlerine çarpıyor. Tek dinci, katı ulus egemenlik paradigmasının dünyadaki son temsilcileri Ortadoğu, Uzakdoğu, Yakın doğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında varlığını sürdürmek uğruna coğrafyaları yankıp yıkıyor. Sonuç olarak dünya insanlığının evrensel temel değerlerini temsil eden güçler Ortadoğu olsun diğer coğrafyalarda olsun bu diktatörlük rejimleri hedefleyen gericileri iktidardan uzaklaştırıyor. Onların katı dinci, katı ulus faşist ve insanlığın başına bela olmuş kuramlarını ve kurumlarını toplumların, halkların bünyesinden söküp temizliyor.
Tek sosyal sınıf egemenliği hedefleyen siyasi, ideolojik ve felsefi tez ve teoriler dünyadaki tek sosyal sınıfın kendisini zorla bütün farklı sosyal sınıflara, halklara, toplumlara ve kültürlere dayatmasıdır. Bunun en katı paradigması Marks’ın tez ve teorileri ve Lenin'in pratiğe aktarması ve iktidarlaşma süreçleridir. Sovyetler coğrafyasını kasıp kavurmuş, farklı sosyal sınıflara karşı katliamlar ve soykırımlara varan imha temelinde yönelimler yaşanmış ve proleterya diktatörlüğüne dayalı bir egemenlik hedeflenmişti ve sonucu tarihe trajik biçimde açıkça yazıldı. 1900'lü yılların en popüler tez, teoriye dayalı paradigma olarak bilinir, insanlığın doğal evrensel temel değerlerine çarparak doğal yollarla yok olmuştur. Tek sosyal sınıf egemenliği paradigmasının dünyadaki son temsilcisi kısmen Küba ve kuzey Kora coğrafyasında varlığını devam ettirmek istiyorsa da Küba geçiş süreci yaşıyor ve kuzey Kore ise kendi halkını dünya insanlığından soyutlayarak zora dayalı diktatörlük rejimi ile sürdürmek istiyor. Sonuç olarak dünya insanlığının evrensel temel değerlerini temsil eden halklar, tüm insanlık bu faşist ve diktatör rejimleri ret ediyor, bunların zararlarından insanlığı arındırıyor.
Tek siyasi, sosyal ve ideolojik, düşünce ve fikre dayalı bir egemenlik hedefleyen tekçi düşünce ve fikir etrafında felsefi, tez, teori ve pratikler insanlığın doğal farklı düşünce ve fikirleri, farklı halkları, toplumları ve kültürleri tek fikir ve düşünceye indirgeme ve zorla dayatmasıdır. Bunun günümüzdeki en katı paradigması kuzey Kore diktatörlüğü, Çin diktatörlüğü, İran diktatörlüğü ve benzeri tez, teori ve ideolojik devlet ve yapılardır. Kuzey Kore coğrafyası, İran coğrafyası, Çin coğrafyası tüm farklı sosyal, siyasal ve ideolojik, düşünce ve fikirleri imha temelinde baskı, katliamlar ve soykırımlara varan uygulamalarla egemenliğini pekiştirmeyi hedefliyorsa da ancak süreci tarih yazıyor. Tarih boyunca zaman zaman en popüler paradigma olmaya uğraşmış ise de insanlığın doğal evrensel temel değerlerine çarparak yok olmaya doğru seyrediyor. Tek sosyal, siyasal ve ideolojik düşünce ve fikir egemenliği paradigmasının dünyadaki son temsilcileri değişik coğrafyalarda varlığını devam ettirmek istiyorsa da insanlığın doğal evrensel temel değerleri karşısında sarsıntılar geçiriyor.
Tarih boyunca insanlığın başına bela olmuş bu her dört tekçi paradigma yine insanlığın doğal evrensel temel değerleri karşısında giderek yok oluyor.
Kürt halkının kimi örgüt ve grupları maalesef günümüz insanlığın ret ettiği tekçi bu yapılardan bazılarını egemen kılmak üzere mücadele yürüttüklerini iddia ediyor. İnsanlığın evrensel temel doğal değerleri etrafındaki gerçekliklere rağmen tekçi sosyal, siyasal ve ideolojik düşünce, fikre dayalı ve tekçi sosyal sınıf egemenliğine dayalı bir paradigma iddiasıyla mazlum, mağdur, sömürge haklara bile sahip olmayan Kürt halkını kullanıyor.
Kürt halkı ülkesi parçalanmış ve paylaşılmış, halkı parçalanmış ve paylaşılmış, asimilasyona maruz kalmış, anadil eğitimi yasaklanmış, ulusal coğrafik yer isimleri, ulusal kimlik isimleri yasaklanmış ve ulusal varlığına kast edilmiştir. Kürt halkının sömürgecilerden ve insanlıktan talepleri de sadece bu ve buna benzer mağduriyetlerin giderilmesidir. Ulusal taleplerinin karşılanması, ülkesinde dünyanın her halkı kadar bir hak ve hukuka sahip olmasıdır. Coğrafyasında her halk ile eşit ve özgür yaşamasıdır. Bu temelde insanlığın evrensel temel değerlerine dayalı bir paradigma talebidir. Kürt halkına tek sosyal, siyasal ve ideolojik düşünce ve fikir egemenliği iddiasıyla bir mücadele dayatılması halkın talebi değil, halkın aldatılmasıdır. Kürt halkına tek sosyal sınıf egemenliği iddiasıyla bir mücadele dayatılması halkın doğal ulusal talebi değil, halkın doğal ulusal taleplerinden uzaklaştırılması ve aldatılmasıdır.
Tekçi paradigma iddiası uğruna Kürt halkını kullanmaya çalışanlara karşı Kürt halkının bilinçli ve diri olması, doğru yerde durması geleceği için hayati öneme sahiptir. Kürt halkı dünyanın her halkı gibi farklı sosyal sınıflara sahip bir halktır. Kürt halkının ırkını kullanıp tek ırk egemenliği etrafında mücadele iddiasının yanlış, çağdışı ve günümüz insanlığını evrensel değerleri ile çatışma olduğu bilinmelidir.
Kürt halkı dünyadaki bir çok halk gibi ve birçok halktan da farklı olarak farklı inançlara ve dinlere sahiptir. Kürt halkına tek bir dini inancı kullanıp tek dinci egemenlik uğruna, dinci egemenlik etrafında mücadele iddiasının yanlış, çağdışı ve günümüz insanlığını evrensel değerleri ile çatışma olduğu bilinmelidir.
Kürt halkı dünyanın her halkı gibi farklı sosyal, siyasal ve ideolojik düşünce ve fikirlere sahip bir halktır. Kürt halkını tek sosyal, siyasal ve ideolojik düşünce ve fikire dayalı egemenlik iddiasıyla kullanıp tek sosyal, siyasal ve ideolojik düşünce ve fikire dayalı egemenlik uğruna ve böylesi tekçi egemenlik etrafında mücadele iddiasının yanlış, çağdışı ve günümüz insanlığını evrensel değerleri ile çatışma olduğu bilinmelidir.
Kürt halkı dünyadaki her halk gibi farklı sosyal sınıflara sahip bir halktır. Kürt halkına tek bir sosyal sınıf egemenliği uğruna, tek bir sosyal sınıf egemenlik etrafında mücadele iddiasının yanlış, çağdışı ve günümüz insanlığını evrensel değerleri ile çatışma olduğu bilinmelidir.
Günümüzde bu kimi tekçi paradigma uğruna Kürt halkını zora dayalı ve ağır bir mücadele içine çekiliyor. Hatta dünyayı değiştirme iddiası, yani bir paradigma iddiası Kürt halkının üstüne yıkmak isteniyor. İnsanlığın doğal evrensel temel değerleri ve çoğulcu demokratik değerleri adeta ters yüz edilerek yanlış siyasi, ideolojik ve felsefi bir algı çalışması yapılıyor.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.