1800'li yıllara kadar Osmanlı devleti müslüman Milletler konfederasyonu şeklinde ümmet birliği sistemine sahipti. 1780'lerde Fransa'da ulusal değerlere bağlı egemenlik ortaya çıkıp dünyaya yayılınca müslüman Milletler de doğal olarak bundan etkilendi ve Osmanlı devleti ümmet sistemi sarsılıp yıkılmaya başladı.
Oldukça uzun süreçlerdir ve bunlar yaşanınca maalesef Kürdlerin kahır ekseriyetinin aklı fikri ümmet birliği ve Osmanlıyı diriltme ve yaşatma ile meşguldü.
Çok zayıf bir kısmı ulusal değerlere bağlı özgür ve bağımsız bir gelecek bilincine sahipti.
Ümmet Birliği ve Osmanlıyı diriltme ve yaşatma düşüncesi ile hareket eden Kürdlerin kahır ekseriyetinin bu tercihi onları özgürlük, bağımsız gelecek ve egemenlik mücadelesi veren diğer ulusların askerî ve birer piyonu haline getirdi.
Kürdlerin aklı, fikri, kafası ümmet birliğine adeta kilitli kalmış ve içinde yer aldıkları mücadelenin başka ulusların özgürlük ve bağımsız gelecek, kendilerinin de sömürge haklarından bile yoksun köle bir gelecek mücadelesi olduğunun farkında bile değillerdi.
Sonuç ortada, Kürdler üzerinde binlerce yıldır yaşadıkları ülkelerinde ulusal özgür ve bağımsız gelecek bilincinden yoksun akıl dışı hataları sonucu ret, inkâr ve imhacı sömürgeci rejimlere mahkum oldular.
Bu süreçlerde büyük zulümler yaşadılar, dil, kültür ve tarihleri yasaklandı, fiziksel ve kültürel soykırımlar yaşadılar. Yerlerinden yurtlarından zorla göç ettirildiler, göç ettiriliyorlar. İnsanlığın ortak evrensel temel değerleri en doğal hak ve hukukta eşitlik haklarından mahrum bırakıldılar.
Kürdler bu tarihlerinden ibret alıp akıllandılar mı?
KOCA BİR HAYIR...
Kürdler yakın tarihlerinde ve günümüzde siyasi mücadele dedikleri ve uğruna büyük bedeller ödedikleri hesap ve hedefleri yüz yıl önceki yanlışlarla tıpa tıp aynı yanlışlardır, aynı hatalardır ve yine boş işler peşinde tükeniyorlar.
Kürdlerin bir kısmı din, ümmet mücadelesi veriyor, Kürdlerin kahır ekseriyeti de egemen ulusa rağmen sömürgeci devletlerin rejimlerini "radikal demokratik cumhuriyet" yapmak için mücadele ediyorlar. Bunlar egemen ulusa rağmen sömürgeci devletin rejimini sosyalist, Komünalist, radikal demokratist, şeriatist vs gibi rejimlere dönüştürme değiştirme mücadelesi veriyor.
Adeta tarihleri tekerrür ediyor.
Osmanlı devleti ulus devlet modeline parçalanırken Kürdlerin arasında iki farklı siyasi görüş vardı.
1-) Osmanlıyı ihya edelim, ümmeti büyütelim, güçlü kılalım, diyen kahır ekseriyeti.
2-) Kürdlerin özgür ve bağımsız geleceğini inşaa edelim diyen küçük bir grup.
Bugün yine benzeri görüşler var;
1-) Devletin rejimini şeriatist model ve ümmet kardeşliği diye radikalist İdeolojik ütopik rejim modelcilik uğruna mücadele edenler, isteyen azımsanmayacak bir grup.
2-) Devletin rejimini " Radikal demokratik cumhuriyet" diye radikalist İdeolojik ütopik rejim modelcilik, halkların kardeşliği uğruna mücadele edenler, isteyen, kahır ekseriyet.
3-) Kürdlerin insanlığın ortak evrensel temel değerlerine bağlı özgür ve bağımsız geleceğini isteyen küçük bir grup..
Görüldüğü gibi son iki yüz yıldır hep aynı kısır döngü, hep aynı kara cehalet, hep aynı hile oyun ve entrika, hep aynı bataklıkta çırpınışlar. Çağdaş dünyanın ret ettiği çağdışı rejim modelleri için PKK ve türevleriyle, YNK ve türevleriyle, Dinci partilerle hep aynı bataklıkta çırpınışlar. Tarihinden hiçbir ders almayan, düşmanın ürettiği kasıtlı çağdışı ideolojilerle yanlış hesaplar ve yanlış hedefler uğruna tükenen Kürdler..
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.