Güney Kürdistan bölgesinin bağımsızlık referandumuna gitme kararı, ortadoğunun tekçi, ırkçı ve statükocu aklını yerinden oynatmıştır.
Güney Kürdistan'nın bağımsız bir ülke olarak ortadoğuda yerini alması ile bölgenin sosyal, siyasal, ekonomik ve stratejik denge ve ilişkilerini yerle bir edecek ve baştan aşağıya değiştirecektir.
Ortadoğu bölgesi statükoları çağın oldukça gerisinde kalmış, çağdışı siyasi ve ideolojik rejimlere sahiptir. Bölge rejimlerinin önemli bir kısmı tek ırk ideolojisine dayanan katı ulusçu yapıdadır. Bölge rejimlerinin geriye kalan kısmı tekçi dinci ideolojiye dayanan katı ulusçu rejimlerdir. Bu her iki kategorideki rejimler monarşist, teokratik veya diktatörlüktür.
Bölge devletlerinin bir çoğunda demokrasi adı altında serbest seçimler ile yapılıyor. Ancak seçimlere rağmen rejim halkın belli tekçi sosyal, siyasal ve ideolojik kuramların dışına çıkmasına imkan vermiyor. Bölgesel hiç bir rejim evrensel temel değerleri tanımıyor, uymuyor, çoğulcu ve evrensel kuralların sistemin içinde yer almasını istemiyor ve buna imkan da vermiyor.
Güney Kürdistan yönetim sistemi oluşturulurken genel olarak dünyanın ve insanlığın evrensel temel değerleri esas alınmıştır. Böylece güney Kürdistan bölgesel yönetiminin sisteminde farklı dil ve kültürler özgürdür ve eşit haklara sahiptir. Farklı inançlar özgürdür ve eşit haklara sahiptir. Farklı sosyal, siyasal ve ideolojik düşünce ve fikirler özgürdür ve eşit haklara sahiptir. Farklı sosyal sınıflar özgürdür ve eşit haklara sahiptir. Bu değerler ortadoğu bölgesi için bir ilktir ve ilk defa bir devletin yönetim sistemi içinde vazgeçilmez temel kurallar olarak yerini almıştır.
Dünyanın evrensel temel değerlerine dayanan egemen güçler de Ortadoğu bölgesi statükocu devletlerin çağdışı ve gerici kurallara, kurumlara dayanan rejimlerinin, Lübnan'da, Irak'ta ve Suriye'de olduğu gibi diğer devletlerin de kolayca değişmeyeceğini görmüştür. Bölgede meydana gelmiş, meydana gelen, meydana gelecek gelişmelere bakılırsa bu rejimler yıkılmadan değişmeyeceği kanaatı bütün dünyada oluşmuştur.
Ortadoğudaki yayılmakta olan bu yıkıcı savaş artık çağdışı gerici değerler ile çağdaş, evrensel temel değerlerin egemenlik savaşıdır. Savaşın esas gerekçesi, nedeni; evrensel temel değerler ve çoğulcu demokratik değerler ile tekçi, ırkçı, dinci değerlerin egemenlik savaşıdır.
Kürtlerin kahır ekseriyeti evrensel temel değerlere ve çoğulcu demokrasiye dayalı çağdaş değerlere bağlı bir dünya özlemi içindedir. Bu durumu ortadoğunun çağdışı gerici devletleri çok iyi biliyor. Doğal olarak bölgesel devlet güçlerince yürütülen bu savaşın esas hedefi öncelikle ve giderek güney Kürdistan bölgesine ve Kürdistan coğrafyasına doğru yayılıyor.
Ortadoğu bölgesindeki devletlerin gerici ve çağdışı rejimleri, Kürt halkı üzerinde yürüttüğü bu yıkıcı savaş üç kategoride sürdürülüyor. Birincisi tekçi komünalist sosyal, siyasal ve ideolojik düşünce ve fikirlerin halk üzerinde egemen kılınması savaşıdır. Bunu Kürt kişilere hazırlattıkları birtakım tezlerle, teorilerle ve kitlelere yönelik zor ve şiddete dayalı pratiklerle halkı kendi sistemlerinin içine haps etmeyi hedefliyorlar.
İkincisi; tekçi dinci sosyal, siyasal ve ideolojik düşünce ve fikirlerin halk üzerinde egemen kılınması savaşıdır. Böylece baskın dinci ideolojinin ve felsefenin her türlü iletişim ve yayım araçları kullanılarak ve hatta zor ve şiddetle halka dikte ettirilmesi ve zorla dayatılması, egemen kılınmasıdır. Böylece halkı kendi çağdışı ve gerici rejimlerine bağlayabilir ve sistemleri içine haps edebilirler.
Üçüncüsü; bölgesel sömürgeci devletlerin Kürt halkı imhası üzerinde ortaklaşması, Kürt halkı içinden ve dışından devşirdiği tekçi siyasi ve ideolojik, ırkçı, dinci ve komünalist paramiliter ve militarist yapılarla veya kendi öz güçleri ile doğrudan saldırmasıdır.
Günümüzde Irak ve Suriye coğrafyası üzerinde bu bağlamda oldukça ciddi ve kapsamlı gelişmeler yaşanıyor. Irak coğrafyasında özelde güney Kürdistan'ın bağımsızlık referandumuna yönelik oluşan saldırı ve tehditleri alt alta koymaya çalışanlım. 1- Zor ve şiddete dayanan tekçi dinci ve mezhepçi yapılar, (İŞİT, Haşdi şaabi ve paydaşları) 2- Zor ve şiddete dayanan ve bağımsız devlet oluşumunu Kürtler için ret eden tekçi komünalist sosyal, siyasal ve ideolojik yapılar, (bu yapılar Goran, Pkk ile siyasi ve ideolojik paydaşları), 3- Bölgesel sömürgeci devletlerin sevk ve idaresindeki kendi militarist yapılarıdır.
Ortadoğu bölgesinde meydana gelen bu gelişmeler dünyanın egemen güçlerinden bağımsız değildir. Çağdışı değerlere dayanan bölgesel devletler ve rejimler, dünya egemen güçlerinin bölgedeki varlığını bölgedeki yer altı ve yer üstü zengin kaynakların varlığına dayandırıyor. Tekçi dinci, ırkçı, komüncü egemenlik hedefleyen siyasi ve ideolojik yapılara da buları söyletiyor. Böylece Amerika ve paydaşlarının güney Kürdistan'ı koruması, batı Kürdistan'ı tekçi siyasi ve ideolojik yapılara rağmen koruyup kullamasını bunlarla açıklamaya çalışıyorlar.
Ortadoğuda, rejimleri çağdışı gerici değerlere, kurallara ve kurumlara dayalı devletler bölgesel gelişmeleri etraflca okuyabiliyor. Yaşanmakta olan gelişmelerin, yaşanacak gelişmelerin onlar için varlık ve yokluk nedeni olduğunu çok iyi biliyorlar. Dünyanın çağdaş evrensel temel değerlerinin bölgenin çağdışı gerici değerlerini ortadan kaldıracağını biliyorlar. Her durumda kendilerine yöneldiğini ve bölgesel devletlerine, çağdışı ve gerici rejimlerine, egemenliklerine yönelik olduğunu biliyorlar.
Ortadoğuda çağdışı ve gerici değerlere dayanan tekçi ırkçı rejimlerin ve tekçi dinci/ırkçı rejimlerin varlığını zorla sürdürme çabası bölgesel yıkımın temel nedenleridir. Şimdilik Suriye ve Irak kadar belli dar bir alanda sürmekte olan bu yıkıcı savaş gelecekte çok daha geniş coğrafyalarda devam edebilir.
Günümüz gerçekliğinde dünyanın evrensel temel değerlerine dayanan tüm güçler Kürtlerin yanında duruyor. Ancak kimi sosal ve siyasal Kürt gruplar ise bölgenin çağdışı ve gerici rejimlerin etkisinde siyasi ve ideolojik olarak halkı paramparça ediyor.
Sömürge haklarına bile sahip olamayan Kürt halkının bu gibi tekçi çağdışı ve gerici rejimlerin etkisi altındaki siyasi ve ideolojik yapılar ve gruplar nedeniyle paramparça durumu büyük bir sorundur. Bölgesel çağdışı ve gerici güçlerin etkisinde var olmaya çalışan bu gruplar zor ve şiddet araçlarına dayanarak toplum üzerinde baskı oluşturması ve böylece var olma çabası Kürt halkının geleceği için büyük bir tehdit ve tehlikedir. Bu gibi gruplar dünyamızın ve insanlığın ortaklaştığı, kabul ettiği, sistem haline getirip yaşam gerekçesi yaptığı değerleri ret ediyor olması ve karşısında savaş veriyor olması ise bu durum Kürt halkı geleceği için tam bir yıkımdır.
Günümüzde Kürt halkı adı arkasına gizlenmiş kimi siyasi ve ideolojik olguları her açıdan çözümlemeye çalıştığımızda kötü amaçların, kötü maksatların, halkın geleceğini ve varlığını tehlikeye atacak sosyo-psikolojik çalışmaların, sosyal mühendisliklerin yoğun biçimde varlığı somut olarak görülüyor. Bunlar sömrgeci devletlerin çalışması, blgisi ve hesapları dışınma düşünülemez.
Bağımsızlığı ret etme ve bağımsızlığa karşı çıkmanın sosyal, siyasal ve ideolojik tez, teori ve pratik alt yapısı yukarıda izah edildiği gibidir. Çağdışı ve gerici değerlere dayanan sömürgeci bölgesel devletler Kürt halkının bağımsızlığını ret etmekte ve karşı çıkmaktadır. Kürt halkının bağımsız geleceğini ret eden, karşı çıkan her kişi ve kurum kuşkusuz çağdışı ve gerici değerlere dayanan bölgesel sömürgeci devletlerin doğrudan veya dolaylı olarak etkisi altındadır.
Bölgede yaşanan çok yönlü gelişmelerin ve çok boyutlu çatışmaların ve savaşların ardından kuşkusuz evrensel temel değerlere ve çoğulcu demokrasiye dayanan güçler galip gelecektir. Ancak bölgenin çok yönlü yakılıp yıkılmasının ve büyük katliamların yaşanmasının önüne geçmek oldukça zordur.
Yaşanmakta olan bu süreçlerde ortadoğu bölgesinde yaşayan her bireyin Arap, Kürt, Türk, Fars, Ermeni, Azeri kim olursa olsun üzerine büyük sorumluluklar düşmektedir. İnsan olarak aydınlanması, tabulardan arınması, insanlığın evrensel temel değerlerini bilince çıkartması, çoğulcu demokrasinin ayırdına varması gerekiyor. Ortadoğudaki tüm insanlar tekçi dinci egemenliğin insanlığa ciddi zararlı bir rejim olduğunu bilmelidir. Tekçi sınıfsal egemenliğin insanlığa ciddi zararlı bir rejim oduğunu bilmelidir. Tekçi sosyal, siyasi ve ideolojik düşünce ve fikirin egemenliği insanlığa ciddi zararlı bir rejim olduğunu bilmelidir. Tekçi ırkçı egemenliğin insanlığa ciddi zararlı bir rejim olduğunu bilmelidir.
Ortadoğu milletleri, halkları ve toplumları çok kültürlü ve iç içe geçmiş, bir arada yaşamaktadır. Ortadoğu dünyada farklı inançların, farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bölgelerin başındadır.
Avrupa 1945 yılına kadar çağdışı ve gerici tekçi değerlerle yaşadığı için yakılıp yıkılmıştı. Avrupa yakılıp yıkılmadan çağdışı ve gerici tekçi yapılardan kurtulamamıştı.
Avrupa yakılıp yıkılmadan kurtulabilir miydi?
Günümüzde ortadoğu bölgesi Avrupa'nın 1945 yıllarına benzer bir süreçten geçiyor. Ortadoğu çağdışı ve gerici tekçi siyasi, ideolojik rejimlerinden yakılıp yıkılmadan kurtulabilir mi?
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.