Sahadaki grupların, güçlerin siyasi ideolojik değerlerine göre gelişmeler olacaktır. Sahadaki grupların, güçlerin ideolojik ve siyasi değerleri örtüşüyor ve uyumlu ise bir arada eşit ve özgürce yaşanılabilir anlamındadır.. Sahadaki grupların, güçlerin ideolojik ve siyasi değerleri birbiri ile zıt değerler ise, biri diğerinin varlığına kast ediyorsa, hayati oranda çelişiyor ise çatışma ve savaş kaçınılmaz, çelişkilerin derinliği de çatışmanın, savaşın düzeyi, dozajı üzerinde etkili olacaktır.
Sahadaki Güney Kürdistan gruplar ve güçlerin siyasi ideolojik yapıları incelendiğinde dünya değerleriyle uyumlu liberal kapitalist ekonomik model uygulanıyor ve yönetim şekli de çoğulcu demokratik sistem olduğu, bunun geliştirilmesine çalışıldığı görülüyor.
Çok açık ki sahada komünalist ekonomik model ve tekçi ideolojiyi hedefleyen totaliter siyasi grup ve güçler için böyle bir model çatışma ve savaş gerekçesidir. Dünya sistemini değiştirmeyi, ortadan kaldırmayı, yıkmayı hedefleyen ideolojik güçler kaçınılmaz olarak dünyanın evrensel değerleriyle uyumlu, onu sistemine egemen kılan grup ve güçlerle bu coğrafyada, ilk fırsatta çatışma ve savaş içine girebilir. Çoğulcu demokrasiyi hedefleyen güney güçleri kaçınılmaz olarak tekçi ideolojiyi egemen kılmayı hedefleyenlerin saldırısı altında kalabilir.
Böylece kendi ideolojik tekçi totaliter sistemini inşa etmeyi hedeflemiş grup ve güçler doğrudan çoğulcu demokrasi ile çatışma ve savaş demektir. Bir de bunların üstüne bağımsız ulus devlet hedefleyenler ile ulus devlet paradigmasını ret edenlerin, çoğulcu demokrasi hedefleyenler ile tekçi ideolojik totaliter paradigma egemen kılmayı hedefleyenlerin barış içinde bir arada yaşama şansı yoktur. Bu süreç herkesin anlayacağı bir dille yazılırsa; IŞİD terör örgütü tekçi ideolojisini mutlak egemen kılmayı hedeflediği için başka farklı sosyal ve siyasal ideolojilere hayat hakkı tanımaz, başka farklı sosyal ve siyasal paradigmalara hakkı tanımayacaktır. Bütün tekçi ideolojileri mutlak egemen kılmayı hedefleyen sosyal ve siyasal grup ve güçler çoğulcu demokrasi ile kaçınılmaz olarak çatışma ve savaş içinde olacaklardır. Bu grup ve güçlerin Güney Kürdistan ile çatışma olmayacak demelerinin, savundukları tekçi ideolojik değerlere bakılırsa bir anlamı ve karşılığı yoktur. Ortada birbirinden ayrı iki zıt dünya görüşü var, hiç bir noktada örtüşmüyor, sadece güney ile sınırlı da değil dünyanın mevcut evrensel değerlerini ortadan kaldırmayı hedefleyenlerin dünya ile çatışma ve savaş dışında başka bir alternatif yolu yoktur.
Siyasi bir grubun ideolojisi dünya değerlerini ret ediyorsa, o değerlerle yaşamı ret ediyorsa, o değerlerin varlığına savaş açmışsa bu dünya ile sürekli savaş anlamına gelmektedir.
Böyle bir ideolojiye sahip bütün gruplar, güçler ve hareketler değişik tarihlerde değişik halklar ve bölgelerde ortaya çıkmışlar. Kimi coğrafyalarda, yerde iktidar bile olmuşlar ancak hiç bir zaman uzun vadeli iktidar olamamışlar. Arkalarında milyonlarca masumun kanı ve canı üzerinde inşa ettikleri dikta rejimleri iflas etmiş bir sistem ve perişan olmuş bir halk bırakarak yok olmuşlardır.
Bölgemizin de bundan sonraki süreçlerde sürekli çatışma, savaş, kan ve barut kokusu içinde kalmaması için bütün yük halkımızın omuzlarındadır. Halkımız dünyanın evrensel değerleri ile uyumlu, insanlığın kabullendiği ve yaşattığı değerlere sarılmalıdır.
Kürtlerin Ruslarla Dansı
Türkiye\'nin ABD kullanımına İncirlik üssünü açması ve koalisyon güçlerinin operasyonlarına doğrudan katılması Suriye\'deki dengelerin Rusya\'nın ve Suriye totaliter rejimin aleyhinde değişmesine neden olmuştur. Rusya\'nın son hamlesi bu gelişmelerden sonra geldi, büyük ve güçlü biçimde sahada doğrudan yerini alıyor. Bununla yetinmiyor, sahadaki aktif güçleri de yanına çekmeye çalışıyor. Özellikle Türkiye ile çelişkisi derinlik kazanmış Batı Kürdistan\'ın bir kısım ve sahada aktif Kürtlere odaklanıyor. PYD ve yerel partnerleri, bugüne kadar rejimle ciddi sorun yaşamamış, sekülerliği ile ABD ve koalisyon güçlerinin de bir yerde zorunlu desteğini arkasına alarak IŞİD terörizmi karşısında güç kazanmış gruplara odaklanıyor. Rusya bu hamle ile uğraşırken ABD ve koalisyon güçleri de sahadaki yerel etkinliğini kayıp etmek istemiyor. ABD bu sürecin ideolojik çelişkisi ve dünya görüşü derin ve kapanmaz gibi görünen PYD ile olamayacağının bilincindedir. ABD değerlerinden vaz geçip değişmeyeceğine göre PYD ideolojik değerlerini koruyarak ABD ile daha fazla yol alamayacağını biliyor. IŞİD\'e karşı ABD\'nin zorunlu desteği, Rusya IŞİD\'e karşı devreye girdikten sonra anlamını yitiriyor. ABD için en önemli tehdit IŞİD olduğu gözönüne alındığında Rusya ile bu noktada örtüşüyorlar. Rusya ve ABD çelişkileri elbetteki var ancak sahada örtüştükleri konular da azımsanmayacak kadar çoktur. Rusya geçmişte ilk Mahabat Kürt Cumhuriyetini çıkarları için tepside sömürgecilere sunmuştu. Tarih bugün sahada tekrar özellikle Kürtler için yine çirkin yüzünü göstererek tekrar edecek gibidir. Batı Kürdistan\'da sahadaki aktif güçlerin özgür ve demokratik dünya ile derin ideolojik çelişkileri sadece batı bölgesini etkilemiyor. Güney Kürdistan sahasında da ciddi etkileşim ve devinim oluşturuyor. Son zamanlarda güneyde ortaya çıkmaya başlamış olayların Rusya, İran, Çin, Irak ve Suriye ekseninde okumak gerekiyor. Ortadoğu\'da Kürtler yeniden ciddi biçimde sömürgecilerin çıkarları doğrultusunda araçsallaştırılıyor. Bu süreçleri görüp okuyanlar da var korkudan ses çıkaramayanlar veya ideolojik ütopik sarhoşluğa kapılıp okumaları yanlış yapanlar da oluyor. Rus ruleti Kürtleri totaliter, teokratik sömürgeci rejimlerin kölesi haline getirebilir.
Gelişmelerin Seyri Ve Süresi
Ortadoğu coğrafyası halkları uluslar arası güçler, Amerika, Avrupa, Rusya, Çin ve bölgesel devletlerin taraf olduğu çetin bir süreçten geçiyor.
Buna bölgenin totaliter katı ulusçu tekçi rejimlerin tasfiye süreci de denilebilir. Olayların bir tarafında uluslar arası güçlerden Rusya ve Çin yerini alıyor ve bunlar bölgesel partnerleriyle birlikte totaliter katı ulusçu bölge rejimlerini iktidarda tutmak istiyor.
Olayların diğer tarafında da uluslar arası güçlerden Amerika (ABD) ve Avrupa Birliği yerini almış ve totaliter tekçi katı ulusçu rejimlerin yıkılmasını hedefliyor. Zorlu ve yıkıcı bir süreç oluyor, bütün bölgeyi kapsayabilir, totaliter bütün rejimlerin değişim ve dönüşümü tamamlayıncaya kadar sürebilecek uzun soluklu bir mücadele olabilir.
Büyük güçler çıkarları doğrultusunda bölgeyi dizayn ederken hedeflerine göre halkları değişik ideolojiler ve inançlar üzerinden etkileyerek kullanıyor. Bugün bölgede tam bunlar yaşanıyor, halklar inançlar değişik ideolojiler ve radikal şiddet üreten gruplara bölünerek çatıştırılıyor. Yani bu uluslar arası güçler tarihten gelen deneyimleriyle akıllı oluyor ve siyaseti bilenlerdir, politik davranabiliyor ve mazlumları birbirine kırdırıyor.
Bu süreç uzun sürebilir, yayılabilir, kapsamı genişleyerek zor ve şiddetin dozu yükselebilir. Bu sürecin hasarsız atlatılması mümkün değil ancak en az zararla atlatılması için her halkın birliğini güçlendirmesi ve kenetlenmesi önerilir. Değişik ideolojiler bir kenara konularak evrensel hak, hukuk ve demokratik değerler etrafında birliğini güçlendirmelidir. Halkın evrensel hak, evrensel hukuk, evrensel demokrasi, Avrupa demokratik değerler nedir, ne değildir, bilince çıkartması önemlidir. Çünkü totaliterliği, komünizmi, teokrasiyi, monarşiyi demokrasi adını sıklıkla kullanarak pazarlayan değişik güçler vardır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.