Amerika birleşik devletleri, Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyon güçleri Ortadoğu coğrafyasında IŞİD ve benzeri terörist örgütler ile savaşmaktadır.
Irak ve Suriye coğrafyasında terörist örgütler ile mücadele savaşında kendileri havadan desteklerken karada Kürt halkının savaşçılarını kullanmaktadır.
IŞİD ve benzeri radikal dinci terörist örgütler genel olarak bölge halkının radikal dinci yapıya sahip toplumlarından beslenmektedir. Kürt halkının uluslararası koalisyon güçleri ile birlikte umuz umuza verdiği bu savaşın bir de yarınları olacaktır. Çünkü Kürt halkı bu savaşın doğrudan doğruya bir tarafı hâline gelmiş ve birlikte yaşadığı veya komşu toplumların üyeleri de bu savaşın diğer karşı tarafı durumundadır.
Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyon güçleri maalesef bölgenin yerlisi halklarından oluşmamaktadır. Bu güçler bu gün ortadoğu bölgesinde var olabilirler. Ancak bu güçler gelecekte ortadoğu bölgesini elbetteki terk edecek ve geldikleri ülkelerine geri dönecektir.
Kürt halkı bu coğrafyanın en kadim halkıdır, var oldukça da bu coğrafya üzerinde yaşamaya devam edecektir.
Dinci bu unsurların radikalizm başta her türlü şekil ve yaşam tarzı da bu coğrafyanın bir gerçeğidir. Dini ve inançsal mevcut kaynaklara göre din tartışmaya kapalı bir inanç türüdür. Dinci literatüre göre din ve inancı temsil eden yetkili makamları fetva verir, emreder, toplumsal kesimler de bunu icra eder ve hayata geçirirler. Kendisini dini makam yerine görenlerin içinde radikal kişi ve gruplar tarihi boyunca bu coğrafyalarda hep var olmuştur. Gelecekte de radikal dinci grupların bu coğrafyalardaki varlığı tartışmasız devam edecektir. Dinci öğreti radikalizmi kendi içinde, bünyesinde taşımaktadır.
Kürt halkı böylesi bir coğrafyada her türlü dinci toplumlarla bir arada veya komşu toplumlar şeklinde yaşamaya devam edecektir.
Kürt halkı dünya üzerinde devletsiz, savunmasız, mazlum ve mağdur, ülkesi ve halkıyla birlikte bölünmüş ve paylaşılmış yegâne halktır.
Kürt halkının yaşadığı bölgesinde ve yarınlarında ne Amerika Birleşik Devletleri, ne Avrupa Birliği ve ne de uluslararası koalisyon güçleri olmayacaktır. Bunun için Kürt halkını IŞİD ve benzeri terörist örgütlere karşı uluslararası koalisyon güçleri ile birlikte savaş cephesine süren kişi, grup ve yapıların Kürt halkının yarınları için bir planları olmalıdır.
Kerkük, Şengal ve Efrin kentlerinde Kürt halkına yaşatılan trajedilere bakılırsa açıkça görülüyor ki Kürt halkının yarınları ile ilgili hiç bir hazırlıkları ve planlamaları hala bulunmamaktadır.
Uluslararası koalisyon güçleri genel çıkarlarını korumak üzere Ortadoğu'da siyasi, politik ve askeri faaliyetleri bütün yakıcılığı ile sürerken sahada en etkin partnerleri olan Kürt halkını Irak'ta ırkçı rejimin ve Şii yayılmacı İran faşist rejiminin saldırılarına terk etmiştir.
Suriye'de ise Türkiye'nin ve destek verdiği radikal dinci örgütler ile Suriye rejiminin vahşi, orantısız imha temelindeki saldırılarına kurban etmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyon güçlerinin Ortadoğu'da genel çıkarları için mazlum ve mağdur Kürt halkını payanda olarak kullanması asla kabul edilemez, edilmemelidir.
Kürt halkı IŞİD ve benzeri terörist örgütlere karşı uluslararası güçlerin yakın partnerleri ise Kürt halkının geleceğinin de uluslararası koalisyon güçleri tarafından güvence altına alınması gerekmektedir.
Kürt halkını Amerika Birleşik Devletleri Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyon güçleri ile IŞİD ve benzeri terörist örgütlere karşı savaşa sürenlerin Kürt halkının yarınlarına güvence sağlamaları gerekmektedir.
Kürt halkının yarınlarının güvencesi ancak özgürlük, çoğulcu demokrasi ve bağımsız bir gelecek kurularak, inşaa edilerek güvence altına alınabilir, sağlanabilir.
Ortadoğu bölgesinde Kürt halkının desteği ile terörist örgütlere karşı verilen, yaşanan ve başarıya doğru seyreden bu savaşta Kürt halkı adına siyaset yürüten kişi, grup ve yapıların Kürt halkının geleceğini koalisyon güçlerinin desteği ile güvence altına almayı maalesef sağlayamamıştır.
Hala Amerika birleşik devletleri Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyon güçleri Irak'ın, Suriye'nin ve bölgenin diğer sömürgeci devletlerin toprak bütünlüğünü savunmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyon güçleri Kürdistan coğrafyasının ve Kürt halkının gerçekliğini maalesef hala kavramış değildir. Irak'ın, Suriye'nin, İran'ın, Türkiye'nin Kürdistan'ın işgalcisi sömürgeci devletler olduğu gerçeği uluslararası koalisyon güçleri tarafından kavranmış olması gerekirdi.
Kürt halkı ayrı bir halktır, Kürdistan ayrı bir ülkedir, Kürt halkının haklı ve meşru ulusal talepleri özgürlüğü, çoğulcu demokrasi ve bağımsız bir gelecek talebinin karşılanması ile ilgili genel bir mutabakatın uluslararası koalisyon güçleri ile sağlanmış olması gerekirdi.
Bu temelde Kürt ve Kürdistan gerçeğinin uluslararası koalisyon güçleri tarafından kavranmış olması gerekirdi. IŞİD ve benzeri terörist örgütlere karşı Kürt halkının uluslararası koalisyon güçleri ile birlikte mücadelesi belli şartlara dayanmalıydı.
Savaşın başından itibaren böylesi şartlara dayalı bir anlaşma yapılmamış ise Kürt halkının geleceği doğrudan doğruya yanmakta olan büyük bir ateşin içine atılmış demektir. Çünkü Kürt halkının başına bela olmuş tekçi ırkçı, ret, inkar ve imhacı politikaları bulunan dört sömürgeci devlet zaten vardır. Bunlara ilaveten Ortadoğu coğrafyasında var olan ve bundan sonra da sosyo kültürel ve inançsal gerçeklere baktığımızda hep var olacak IŞİD benzeri terörist örgütler de eklenmiştir. Kürt halkının düşmanları sömürgeci rejimlerin üzerine dinci kanlı terörist örgütler de ilave edilmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve uluslararası koalisyon güçleri gelecekte çekip gidecektir. Kürt halkının tek güvencesi bağımsız bir geleceğe sahip olmasıdır. Ancak Kürt halkı adını ve ulusal taleplerini kullanan, halkın bağımsız geleceğini ret eden ve IŞİD benzeri terörist örgütlerle mücadele sürecinin içine yaşıyan kişi grup ve yapıların siyasi ideolojik hesapları sömürgeci devletlerin imhacı hesapları kadar tehlikelidir. Bunlar halkın özgürlüğünü, çoğulcu demokrasi ve bağımsız bir gelecek talebini ret ettikleri için halkın geleceğini daha ciddi tehdit ve tehlikeler altına sokmuştur.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.