Ortadoğu coğrafyasında yakın tarihte yaşanan en ilginç işgal olayı 1941 yılında İran da yaşanmıştır.
Belirtmemiz ve altını çizmemiz gerekir ki Ortadoğu coğrafyası halkları 1. Dünya savaşında İngiliz ve Fransızlar tarafından tekçi ve ırkçı ideolojik bir sisteme göre şekillendirilmiştir.
İngiltere ve Fransa daha sonra tekçi ve ırkçı sistemi terk etmiş, çoğulcu sistemin değerlerini benimsemiştir. 2. Dünya savaşı tekçi ve ırkçı ideolojik sisteme sahip devletler ile çoğulcu sisteme sahip devletler arasında başlayan bir savaşdır. 2. Dünya Savaşının ideoloik özü tekçi ve ırkçılığın çoğulcu demokrasiye karşı savaşıdır.
2. Dünya savaşının saldırgan tarafı Hitler Almanyasının başını çektiği tekçi ve ırkçı faşist rejim hedefleyen devletlerdir. 2. Dünya savaşının karşı tarafında ise iki farklı sisteme sahip devletler yer almıştır. Birinci grupta Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki çoğulcu demokrasi koalisyonudur. İkinci grupta ise Sovyetler Birliği liderliğindeki proleterya diktatörlüğü koalisyonudur.
Amerika ve paydaşları ile Sovyetler Birliği ve paydaşları zorunlu olarak ortak düşman olan Almanya ve paydaşları faşist rejimine karşı aynı savaş cephesinde buluşmuştur. Bu güçler aynı düşmana karşı fakat farklı siyasi ideolojik hesaplar uğruna mücadele ve savaş vermiştir. Almanya ve paydaşları yenildiğinde Amerika ve paydaşları çoğulcu demokratik sistemi Almanya ve paydaşları coğrafyalarına egemen kılmayı hedefleyerektir. Sovyetler Birliği ve paydaşları ise Almanya ve paydaşları yenildiğinde buralara proleterya diktatörlüğü sistemini egemen kılmayı hedefleyecektir.
Amerika ve paydaşları ile Sovyetler Birliği ve paydaşları ortak düşman Alman Hitler faşizmi ve paydaşlarına karşı farklı siyasi ideolojik hesaplarla büyük bir mücadele ve savaş vermiştir. Almanya ve paydaşlarının yenilgisi ardından Amerika ve paydaşlarının egemen olduğu kısımlarda çoğulcu demokrasi inşaa edilirken, Sovyetler Birliği ve paydaşlarının egemenliğine giren kısımlarda ise zor, baskı ve şiddet araçları kullanılarak proleterya diktatörlüğü sistemi egemen kılınmıştır.
Amerika ve paydaşları ile Sovyetler Birliği ve paydaşları arasındaki bu siyasi ideolojik rekabet aynı dönemde İran coğrafyasına kadar uzanmıştır.
Alman Hitler faşizmi rejimine hayranlığı bulunan İran şahı M. Pehlevi'ye karşı ülkenin güneyi Amerika birleşik devletleri ve İngiltere ordusu tarafından ve kuzeyden de Sovyetler Birliği ordusu tarafından işgal edilmesine neden olmuştur.
İran'ın kuzeyini işgal eden Sovyetler Birliği alanda tutunmak üzere Azerileri ve Kürtleri destekleyerek önce 1945 Aralığında Güney Azerbaycan Cumhuriyetini ve bir ay sonrada Mahabad Kürt Cumhuriyetinin kurulmasını sağlamıştır.
İran'ın güneyini işgal eden ABD ve İngiltere ordusu ise şah M. Pehlevi'yi tahtan indirerek yerine oğlu R. Pehleviyi oturtmuştur. Sovyetler Birliği İran rejiminin merkezine ulaşamadan ABD ve İngiltere ön alarak merkezi ele geçirmiştir.
Sovyetler Birliği ABD ve İngiltere'nin bu hamlesine karşılık kuzeydeki Azeri ve Kürt halkları üzerinde çalışmalar yaparak İran coğrafyasında varlığına gerekçe sağlamaya çalışmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri ve paydaşları ile Sovyetler birliği ve paydaşlarının Almanya ve paydaşlarının yenilgisi ile coğrafyaların yönetimi üzerinde yakınlaşıp anlaşmıştır. Bu anlaşma ile birlikte İran coğrafyası yönetimi üzerinde de anlaşmıştır. Yaptıkları anlaşma ile savaşın bitiminden en geç altı ay sonra geri çekileceklerine dair birbirine kesin taahhütlerde bulunmuştur.
İngiltere ve ABD'nin İran üzerine Sovyetler Birliği ile yaptığı anlaşma uyarınca 1945’te birliklerini İran'dan geri çekerler. Anlaşmanın diğer önemli tarafı Sovyetler Birliği ise geri çekilmeyi geciktirir. Üstelik kendi işgal bölgesinde bulunan Tebriz’de Azerbaycan Özerk Cumhuriyet, Mahabad’da da Kürt Halk Cumhuriyetini kurar.
Sovyetler Birliğinin bu hamlesinin amacı Kürt halkını ve Azerî halkını desteklemek değildir. Sovyetler Birliğinin temel amacı Kürtleri ve Azerileri kullanarak İran merkezi şahlık rejimine karşı pazarlık gücünü arttırmaktır. Nitekim İran Şahı kızıl ordunun geri çekilmesi için Sovyetler birliğini tatmin edecek bir petrol anlaşması imzalar. Ama anlaşmanın yürürlüğe girmesini, Sovyet birliklerinin en geç 1946 yılının Mayıs ayına kadar İran topraklarından çekilmesi ve anlaşmanın meclis tarafından onaylanması gibi elzem gördüğü iki şarta bağlıdır.
Sovyetler Birliği 1946 yılı başlarında geri çekilir. Aynı yılın kasım ayında harekete geçen Şah Azerbaycan ve Kürdistan bölgelerini ele geçirerek özerk cumhuriyetlere son verir.
Merkezi hükümet tüm ülkeye tekrar hakim olur. Ama kızıl ordunun geri çekilmesine rağmen ülke üzerinde Sovyet tehdidi tüm ağırlığıyla kendini hissettirmeye devam eder.
12 Martta soğuk savaşın başladığını resmen ilan eden ABD bunu göz önünde bulundurarak Sovyetler Birliği tehdidi altındaki ülkelere yardımı öngören truman Doktrini İran’ı kapsayacak şekilde genişletir. İran meclisi bundan iki hafta sonra Sovyetler Birliği ile yapılan anlaşmayı imzalamayacağını bildirir. İran Şahı rejimi Türkiye gibi soğuk savaşın hemen başında safını belirlemek zorunda kalır.
Sovyetler Birliğinin petrol hesapları tutmamış olan Kürt ve Azerî halkına olmuştur.
Rusya'nın, Amerika'nın ve uluslararası güçlerin geçmişte ve günümüzde tüm siyasi ideolojik hesapları ulusal çıkarları çerçevesine göre yapılmıştır/yapılmaktadır.
Kürtlerin geçmişteki mahabat deneyimi ve yaşatılan hezimet ne ise Hendek siyaseti, Kerkük, Şengal, Efrin siyaseti, deneyimi ve hezimeti aynı benzer uluslararası siyasi, ideolojik ve ekonomik hesapların kurbanıdır.
Kürt halkı adına siyaset yürüten kişi, grup ve yapılar geçmişte dünya siyasetini, uluslararası ilişkileri doğru çözememiş, ulusal çıkarlarına göre doğru yürütememiş ve bunun acısını kendileri ve halkımız katliam, soykırım ve toplu göçertmeler şeklinde yaşamıştır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.