Selahattin DEMİRTAŞ ne yaptı? Anlamaya çalışmak gerekir.
İktidar 2002 yılından 2015 yılına kadar tekçi statükocu sistem ve siyasete ağır eleştirilerle yükleniyordu.
Mevcut inkâr ve imhacı statükocu sistemin evrensel temel değerlere göre değişim ve dönüşümü için yoğun bir çaba içine girmişti.
Tüm inançsal farklılıklara, tüm kültürel farklılıklara hak ve hukukta eşitliği yasal ve anayasal güvence altına almak için çalışıyordu.
Çözüm süreci ve Avrupa Birliği entegrasyon süreci böylesi bir atmosferde ortaya çıkmıştı.
Avrupa Birliği üyelik ve entegrasyon süreci bu doğrultuda adım adım ilerliyordu.
28 Şubat 2015 günü çözüme dair önemli bir adım atıldı, çoğulcu demokrasi mutabakat metni kabul edildi ve kamuoyuna açıklandı, herkes umutla bunu duydu.
2002'den 2015 yılına kadar hiçbir belediyeye kayyım atanmadı.
Her şey yolunda giderken 17 Mart 2015 günü HDP ve eş başkanı Selahattin DEMİRTAŞ sahneye çıktı. Ortada hiçbir geçerli gerekçe olmadığı halde iktidara savaş ilan etti. " HDP var oldukça seni başkan yaptırmayacağız, senin iktidarına son vereceğiz" mealinde sözler söyledi.
Diğer muhalif partiler bu lafı etse görevleridir diyebiliriz. Çünkü tümü bir noktadan sonra statükocu derin devlet ideolojisine bağlıdır.
Kürdleri kullanan HDP'nin bunu yapması ve mevcut muhalif partilerin böyle bir şey yapmaması, Kürdler üzerindeki kirli siyasetin derinliğini ve boyutlarını ortaya koyuyor.
Bu çıkış tekçi statükocu derin devletin hayalini kurduğu ve istediği gibi bir çıkıştı.
Bu çıkış iktidarın 2002 yılından 2015 yılına kadar sürdürdüğü yapıcı ve çözüm odaklı siyasetine büyük zararlar veren bir çıkıştı.
İktidar başkanlık sistemini hedefliyordu ve buna tek başına olmayacağı için büyük olasılıkla bu süreci HDP desteği ile tamamına erdirmek istiyordu.
Tekçi statükocu derin devletin en büyük korkusu da buydu. Korkusu evrensel temel değerlere dayalı çoğulcu demokrasi, başta Kürdler olmak üzere tüm farklılıkların hak ve hukukta eşitliğinin yasal ve anayasal güvence altına alınmasıydı.
Çünkü başkanlık sistemine giden bir süreç vardı. İktidarın tek başına başkanlık sistemini getiremeyeceği gün gibi açıktı.
Kürd halkının desteğini alırsa hak ve hukukta eşitliği yasal ve anayasal güvence altına alması mümkündü.
Bu statükocu tekçi derin devletin yegane korkusuydu ve gelişmeler alt alta koyulduğunda statükocu derin devlet oldukça iyi hesap yaptığı görülebilir.
Bu nedenle Selahattin Demirtaş'ın iktidara karşı açtığı savaşı sorgulamak önemli ve sana kim bunları söyletti? Sorusu halen açıktır. sahaya çıkıp iktidara savaş açmanın gerekçesi neydi?
Kürd halkının evrensel değerler literatüründe yer alan haklı meşru ulusal talepleri ancak ve sadece iktidarla konuşarak, müzakere ederek çözüme kavuşturulabilir.
Çözüm süreci mecrasında ilerlerken iktidara eleştiri değil, iktidarın yanlış politikalarına değinip doğrusunu ortaya koymak, ilkeli bir muhalefet yapmak değil, iktidara doğrudan savaş açmak, doğrudan iktidarı ret etmek muhalefet yapmak değildir.
Neresinden bakılırsa bakılsın korkunç bir yanlışın içine zavallı Kürdler sürüklendi.
Sanırsınız ki HDP iktidarı ret ederek kin ve nefret dilini kullanarak iktidara mi gelecek?
Ne o gün ne bugün ne de bin yıl sonra Türk devletinde HDP iktidara gelemez. HDP iktidarı hayal edebilir ancak İktidar olamaz.
İktidar olma isteği olsaydı, zaten 2015 te İktidar ile koalisyon imkanı her siyasi partiden daha fazla vardı. Demek ki HDP'nin iktidar diye bir amacı isteği yoktu. Bu işin içinde başka karanlık işler ve başka amaçlar var denilebilir.
Amaç neydi?
Çok nettir ki amaç Kürdleri tekçi inkâr ve imhacı statükocu derin devleti inşa eden siyasi partilere kullandırtmaktı, basamak yapmaktı. Nitekim o tarihten günümüze HDP Kürdleri ret inkar ve imhacı sistemin kurucusu statükocu siyasi partilere , siyasi zihniyete basamak yapmaktadır.
Ona ne vaad ettiklerini bilemeyiz, ancak iyi bir oyun kurdukları çok açıktı.
İktidar için başkanlık sistemi hayati derecede önemliydi, o sistemi inşa etmesi için desteğe ihtiyacı vardı. HDP'nin 17 Mart 2015 günü iktidarı ret edip savaş açmasıyla, iktidarın o güne kadar en sert bir şekilde eleştirdiği MHP fırsatı kaçırmadı, iktidara yanaştı veya yanaştırıldı. Kuşkusuz bunu yapanlar tatbiki statükocu derin devletin ta kendisiydi.
Çünkü yürüttükleri siyaset ile HDP'yi iktidarın karşısına çıkartıp iktidarı ret ettirip ve MHP'yi de iktidara yanaştırarak tüm süreci kontrol altına alma imkanını elde ettiler.
Statükocu derin devletin kurduğu oyunun en etkili piyonu HDP oldu. Böylece 2002 yılından 2015 yılına kadar sürdürülen çözüm süreci, HDP'nin yönetimindeki belediye başkanlıkları, Avrupa Birliği entegrasyon süreci hakkında MHP yegane karar ortağı haline geldi. Doğal olarak çözüme dayalı yapıcı politikaların sonu getirilerek inkâr ve imhacı statükocu derin devletin hile oyun ve entrika dolu siyaseti iktidar ortağı oldu, çözüme dayalı ciddi konularda kontrolü eline aldı.
Bu ülkede kasıtlı üretim HDP zihniyeti var oldukça Kürd halkının geleceği daha ciddi tehdit altında olacaktır.
Bu zihniyetten Kürd halkının evrensel değerler literatüründe yer alan haklı meşru ulusal talepleri doğrultusunda hiçbir çözüm olmaz. Çünkü dar radikal İdeolojik rejim modelci hesap ve hedefler, ulusal talep ve değerlere dayalı çözümü yok eden özellikler taşımaktadır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.