Birkaç günden bu yana sivil, savunmasız halkımıza karşı meydana gelen saldırılar, linç girişimleri, üzücü ve vahim gelişmelerden halkımız hayati dersler çıkarabilmelidir.
Kürt halkı tarih boyunca niçin hep kayıp etmiştir? Sorusunu samimi ve içten, istisnasız herkesin kendisine sorması gerekir. Kürt tarihi konusunda bilgi sahibi olmayan toplumun %90\'ı da samimi biçimde ezberciliğe kaçmadan halkının tarihini öğrendikten sonra bu soruyu kendisine sormalıdır.
Birkaç günden bu yana egemen ulusun her kesimi, solcusu, sağcısı, orta yolcusu gücü yettiği masumlara her fırsatta sırf Kürt oldukları için saldırıyor. Bugüne kadar saldırıya uğrayan hiç birisine sosyal veya siyasal düşüncesini, fikrini soran da olmadı.
Kürt halkı tarih boyunca kendi ülkesinde, evinde, bağı ve bahçesinde, kenti ve köyünde sömürgeci egemen ulusların saldırısına uğramıştır. Bugün de dört parça Kürdistan\'da benzer saldırılara uğramaya devam ediliyor.
Egemen ulus halkının bütün sosyal ve siyasal renkleri sömürgesine karşı birlikte hareket edebiliyor. Bu durum zavallı Kürtlere bir fikir, bilinç vermeye yetmiyor ki halen kafası karışık, ulusal birliği törpülenmiş, ucube teoriler ruhunu esir almış, kişiliğini yontmaya devam ediyor.
Dünyanın bütün halklarının özgürlük ve bağımsızlık yöntemleri tarihi birbirine benziyor. Bunların tümü halkın birliği ve beraberliği ile üzerinde yaşadığı coğrafyada özgür ve bağımsız yaşamayı hedeflemiştir. Dünya halkları, üzerinde yaşadıkları, vatanım dedikleri coğrafyasını sömürgeci egemen uluslarla paylaşmayı asla kabul etmemiştir.
Özellikle üzerinde yaşadığı ve ülkem, vatanım dediği coğrafyasını sömürgeci güçlerle birlikte olmak hedefiyle kendi halkına, bağımsızlığı hedefleyenlere karşı mücadele içinde olmamıştır.
Kürt halkı belli tarih boyunca doğal olması gereken yolu tercih edememiş, sosyal, siyasal ve ideolojik yanlış yollardan giderek hep ve her zaman hüsrana uğramıştır. Kürt halkının her halk gibi geleceğine sahiplenme zafiyeti ve sapmalar tarihi, yanlış yol, yöntem ve ideolojik hezeyanların başlangıcı büyük sultan Selahaddin\'é Eyyübi zamanına kadar dayanıyor.
Sizleri fazla tarihi derinliklerine götürmeden günümüz sosyal, siyasal ve ideolojik olgular üzerinden okumalara dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Kürdistan\'ın dört sömürgecisinin ikisinde çok büyük alt ve üst oluşlar yaşanıyor. Her iki imhacı, iki diktatör ve tekçi ideolojik sistemler çöküyor, dünya egemen güçleri bu çöküşü hızlandırıyor. Kürt halkı kendi başına, mevcut olanaklarla sömürgecileriyle asla baş edecek güce sahip değildir. Bunu dünya egemen güçleri de biliyor, çıkarları da örtüştüğü için destek, işbirliği, güç birliği koşulları oluşturuyor. Gelin görün ki bu sürece en büyük engeli yine Kürtler çıkartıyor.
Kürtlerin ekseriyeti, dünya üzerinde iflas etmiş, çökmüş, halkların ret ettiği sınıf ideolojisi mücadelesine saplanmış, gidiyor. Buna ilave olarak sömürgecisi içinde kalarak \'\'demokratik ulus\'\' paradigma yalanını da ilave ederek geleceğini ve birliğini çürütüyor. Dünyanın ret ettiği ideolojiyi Kürt halkına musallat edenlerin hesapları halkımızı dünya ile çatıştırma amacıyla karşı karşıya getirme ve verilen desteği ortadan kaldırmadır. Buna rağmen güney ve batı Kürdistan\'da mazlum Kürt halkına açılan koruma şemsiyesi devam ediyor. Ancak maalesef Kürtler bugün ekseriyette ideolojik ve felsefi olarak dünyanın tersine gitmeye devam ediyor, sahiplenmeleri gereken ulusal değerlerini adeta unutturulması hedeflenmiş, yalana ve hayallere dayalı bir ideoloji ve felsefe ile dünyayı kurtarmaya yönlendiriliyor.
Kürtler ivedilikle ve öncelikle dünya halklarını tercih ettiği, gittiği, gitmekte olduğu doğal yolları bilince çıkarıp kullanmalıdır. Kürtler dünya halklarından daha akıllı değil, dünya halklarının ret ettikleri çürümüş, iflas etmiş ideolojileri Kürtlere yeni diye önlerine konulanların tümü sahte paradigmalara dayalıdır. Bunlar doğru değerler olmuş olsaydı dünya halkları bunu Kürtlere bırakmaz, başlarından def etmez, çoktan kendilerine yeni paradigma yapmış olurdu. Ama burası Ortadoğu, buranın entrikaları dünyanın başka yerinde yok, sahtekarları da dünyanın başka yerine yoktur.
Kürt halkı halen ulus olarak Ortadoğu coğrafyasının entrika dolu oyun sahasında şuna, buna meze olmaya devam etmemelidir. Buna artık dur demeli, ulusal değerler ne ideolojiyle, ne dinle ve ne de demokratik ulu yalanıyla tarif edilemez. Bunlar ayrı konu ve değerlerdir, sömürge halkın birinci önceliği dünyanın her halkı ne ise Kürtlerin de o olmalıdır. Bunu ayn zamanda evrensel çağdaş demokratik değerlerle taçlandırmasıdır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.