İran bölgenin sömürgeci tekçi, ırkçı, dinci ve mezhepçi rejime sahip bir devletidir. Amerika, uluslar arası koalisyon dahil neredeyse dünyanın tümü İran'ın yayılmacı hedeflere sahip bu rejimine karşıdır. İran sosyal kültürel yapısı çoğulcu, dörtte bir Kürt coğrafyası, halkının dörtte biri Kürttür. Aynı şekilde Azeri, Belluci, Arap ve diğer halklardan oluşmaktadır. Ancak İran Fars halkı tüm değerleriyle yegane egemen tek ulustur, rejimi tekçidir evrensel temel değerler ve çoğulcu demokrasinin esamesi yoktur.
Amerika ve uluslararası koalisyon güçleri Irak baas tekçi ırkçı diktatörlüğü devirme sürecinin en yakın partnerleri Kürt güçleriydi. Kürt halkı Irak baas rejimi ve diğer tekçi ırkçı bölgesel rejimlere karşı dört parçaya bölünmüş coğrafyası üzerinde özgür ve bağımsız bir gelecek mücadelesini bir asırdan fazla süreden bu yana vermektedir.
Irak baas tekçi ırkçı diktatörlüğü Amerika ve uluslar arası koalisyon güçleri ve yerel destekçisi güçler tarafından, bu katı ve çağdışı özelliklerinden dolayı ortadan kaldırıldı. Federal Irak'ta evrensel temel değerlere dayalı çoğulcu yeni bir Anayasa hazırlandı, onayladı. Kürt halkı Amerika ve uluslararası koalisyon güçlerin de isteği doğrultusunda çoğulcu birleşik federal Irak'ta kalması için ikna edildi
Bu yanlış kararla, Kürt halkı adına siyaset yürütenler, bölgenin sömürgeci çağdışı tekçi, ırkçı ret, inkar ve imhacı rejimlerle ortak bir yaşamın imkanı olamayacağının hala anlamadığı görüldü. Amerika ve Uluslar arası koalisyonun bölgenin sömürgeci devletlerini ve bunların çağdışı tekçi ırkçı siyasi ve ideolojik yapılarının bilincine varmadıkları ortaya çıktı.
Amerika ve uluslar arası koalisyon bölgenin sömürgeci çağdışı tekçi, ırkçı rejimlerin Kürt halkına ret, inkar ve imha siyaset ve politika dayattığı bilincine, farkına hala varmamıştır. Böylece Irak'ın bundan böyle çağdaş, evrensel temel değerlere dayalı çoğulcu demokratik bir ülke olamayacağını anlayamadılar.
Halbuki federal Irak devleti isterse bile evrensel temel değerlere dayalı çoğulcu demokratik bir ülke olamayacaktır. Çünkü bölgenin sömürgeci çağdışı tekçi ve ırkçı rejimleri Kürt halkının statü sahibi, özgür bir irade sahibi olmasını kabul etmeyecek, karşı çıkacak ve karşısında mücadele edecektir.
Federal Irak'a da Kürt halkının elde ettiği statü ve özgür iradesi ile ilgili huzur ve rahat vermeyecekler. Kürt halkı bölgesel siyasi ideolojik gerçekler ışığında bir tutuma sahip olsaydı Amerika ve Uluslar arası koalisyona kanarak federal Iark'ta bir arada ve özgür yaşayabileceği hayaline kapılmayabilirdi.
Kürt halkı adına siyaset yürütenlerin bölgenin sömürgeci çağdışı tekçi, ırkçı rejimlerin siyasi, ideolojik, politik, diplomatik ve askeri yapısının ret, inkâr ve imha uygulamalarına dayandığı ve bunu hala anlamak istemedikleri veya kişisel, grupsal çıkarlarına öyle geldiği anlaşılıyor.
Federal Irak devleti, Arap halkı dahil tüm halkların Kürt halkı ile eşitlik temelinde bir arada yaşamı, Kürt halkının iradesini kabul ettiği ve anayasal güvence altına aldığı yasal ve anayasal gerçeğe rağmen İran'ın, Türkiye'nin, Suriye'nin buna itirazları aralıksız biçimde sürüyor.
Bölgenin sömürgeci devletleri Kürt halkına yönelik siyasi, ideolojik, politik, diplomatik ve askeri hedef ve hesapları ve bu rejimlerin mevcut özellikleri değişmediği sürece ret, inkâr ve imhaya yönelik derin ve kapsamlı siyasi ideolojik uygulamaları aralıksız sürecektir.
Kürtlerin siyasi, ideolojik, politik, diplomatik ve askeri beyinleri, sömürgeci devletlerin siyasi ideolojik yapılarını doğru çözümleyerek ve uluslararası güçlerle bu çerçevede yürüteceği diplomatik gerçekleri görmelidir.
Siyaset, ideoloji, politika ve diplomasi birbirinden ayrılmayıp bir halkın geleceğinin projesi demektir. Kürt halkı adına siyaset yürüten, ideoloji belirleyen, politika izleyen kişi, grup ve kurumlar sürekli tökezliyor, aksıyor, öngörüsüz ve başarısız oluyor ise siyasi ideolojik çizgilerinin yanlış olduğunu bilmelidir.
Kürt halkı adına siyaset yürütenlerin ilk önce sömürgeci çağdışı tekçi, ırkçı rejimlerin amaçlarını, hesaplarını, hedeflerini doğru bilmesi ve çözümlemesi gerekmektedir. Kürt halkı adına siyaset, ideoloji ve politika yürütenler, sömürgeci rejimlerin ret, inkâr ve imha hedeflerine karşı hangi siyasi ideolojik yol ve yöntemlerle cevap vereceklerini, verecekleri tüm cevaplarla halkı özgürlüğe ve bağımsız bir geleceğe taşıması gerektiğini bilecek durumda olmalıdır.
Arap, Fars, Türk ve Kürt halkları ve diğer bölge halkları arasında her hangi bir sıkıntı, olumsuz durum ve düşmanlık yoktur. Halklar arasında düşmanlık olmadığı gibi barış içinde bir arada yaşam kültürü çok eskiye dayanmaktadır. Sömürgeci devletleri şekillendiren çağdışı kuramlar, kurallar ve kurumlar, kısaca devlet zihniyetleri ile Kürt halkı şahsında bütün halkların sorunları vardır. Çağdışı ırkçı ve tekçi ideolojik kuram, kural ve kurumlara dayalı sömürgeci zihniyet değişmediği sürece farklılıklara yönelik ret, inkar ve imha devam edecektir.
Tekçilik, ırkçılık üzerine inşaa edilmiş rejimlerin tarihteki benzer siyasi ideolojik rejimlerin gerçekliği dikkate alındığında yıkılmadıkları sürece değişmedikleri ve dönüşmedikleri görülmektedir. Tekçiliğe ve ırkçılığa dayanan rejimler tüm farklılıkların düşmanları olduğu gibi dünyamızın, insanlığın evrensel temel değerlerinin de düşmanıdır ve bu değerlerle çelişmekte ve çatışmaktadır. Bu da gösteriyor ki bu tür rejimler mazlum ve mağdur savunmasız Kürt halkına yönelik ret, inkar ve imhacı oldukları kadar bütün mazlum ve mağdur savunmasız halkların da düşmandır.
Kürt halkı adına siyaset yürüten kişi, grup ve kurumlar sömürgeci devletlerin ret, inkar ve imhacı özelliklerine karşı halkı her türlü olumsuzluklardan koruyacak tutum ve tavır içinde olabilmeli, siyasi, ideolojik, politik ve diplomatik projelere sahip olmalıdır. Kürt halkı özgür ve bağımsız geleceğini ancak karşı karşıya kaldıkları siyasi, ideolojik, politik, diplomatik ve askeri olumsuz koşullara, ve olumsuz duruma göre doğru çözümler üreterek güvenli bir gelecek inşaa edebilir.
Amerika ve Uluslar arası güçler Irak rejimini devirdikten sonra Federal Irak devletini çoğulcu değerlere göre inşaa ederek çağdaş değerlere dayalı bir sistemi hayata geçirebileceklerini sandılar. Ancak üzerinden geçen bunca uzun süre gösterdi ki mevcut rejim ile baas rejimi arasında bir fark bulunmuyor. Birincisi eski rejimden geriye kalan çağdışı tekçi ırkçı siyasi ideolojik zihniyet bir diğeri ise bölgedeki diğer çağdışı tekçi, ırkçı sömürgeci devletlerin federal Irak devletinin evrensel temel değerlere ve çoğulcu demokratik değerlerine dayalı bir rejim inşa etmesine müsaade etmez imkan vermeyecekleri gibi negatif yönde etkileyecektir.
Gelinen aşamada Kürt halkının, sömürgeci çağdışı katı ulusçu, tekçi ırkçı rejimlerle ortak bir yaşamın olamayacağını fark ederek artık kendileri için mücadele etmeleri gerektiğini anlamalıdır.
Sömürgeci devletlerin dönüşmesi, değişmesi Kürt halkının sorunu olmamalıdır. Sömürgeci devletlerin demokratikleşmesi Kürt halkının sorunu olmamalıdır. Kürt halkının tek sorunu doğru, meşru ve evrensel temel değerlere dayalı çoğulcu demokratik değerlere bağlı bir sistem inşaa etmesi, özgürlüğü ve bağımsız geleceği olmalıdır.
Kürt halkı İŞİD dinci terörist örgütün tehlikesi karşısında bütün dünyanın huzur ve güvenliği için büyük bir savaş yürüttü. Ancak Kerkük başta olmak üzere Kürt halkına karşı çağdışı tekçi, ırkçı, dinci militarist sömürgeci güçler ABD tanklarıyla saldırılar yaparken dünya sesini çıkartmadı.
Kürt halkı siyasi, ideolojik, politik, diplomatik ve askeri tüm alanlarda, çağımızın evrensel temel değerlerine dayanarak topyekün bir mücadele ortaya koyması gerekir.
Bunun için Kürt halkı adına siyasi, ideolojik, politik, diplomatik ve askeri çalışmalar yürüten kişi, grup ve kurumlar, ABD’nin dünya siyasetine yön veren kongresinde doğru ve büyük bir diplomatik faaliyet yürütmelidir. Sömürgeci katı ulusçu, çağdışı tekçi, ırkçı sömürgeci devletlerin Kürt halkına ve tüm farklılıklara yönelik ret, inkar ve imha politikalarını açığa çıkarıp ortaya koymalıdır. Kürt halkı adına siyasi diplomatik faaliyet, çalışma yürüten kişi, grup ve kurumların çağdışı tekçi ve ırkçı rejim ve diğer güçlere karşı uluslararası kamuoyunu ve özellikle ABD kamuoyunu etkilemek için yoğun diplomatik çaba sarf etmesi gerekir.
Kürt halkı dünyanın başına büyük bir bela olan IŞİD dinci terörist örgüte karşı batı medeniyetinin koruyucusu görevini üstlenerek büyük bir mücadele yürütürken tüm dünya için iyiydi. Ancak çağdışı tekçi ve ırkçı sömürgeci rejimlerin saldırısına uğrarken dünyanın sessizliği Kürtlerin diplomaside karşı karşıya kaldıkları çağdışı tekçi, ırkçı zihniyetleri dünyaya anlatamadıkları ve başarısızlığı olarak görülmelidir.
Dünyanın bu sessizliğinin kaynağında yine Kürtler adına siyaset yürüttüğünü iddia eden kimi yapıların sekter siyasi ideolojik olumsuz etkisi olduğu bilinmelidir. Kürt halkı adına siyaset yürüttüğünü iddia eden kimi siyasi yapıların, hareketlerin tekçi siyasi ideolojik hegemonik bir rejim hedeflerinden kaynaklandığını bilmelidir. Kimi Kürt siyasi hareketlerin farklı sosyal ve siyasal düşünce ve fikirlere zorla tekçiliği dayatması, uluslararası güçler nezdinde terörist örgüt ilan edilmiş olması, bölgesel ve Uluslar arası güçlerin böylesi bir yapıyla anılmak istememesinin etkisi önemlidir. Ayrıca evrensel temel değerler ve çoğulcu demokrasiden sekter bir dünya hedefleyen tekçi yapıların verdiği zararların bilinmesi gerekmektedir.
Kürt halkı özelinde mevcut Irak yönetimi ile eski baas yönetimi arasında bir fark olmadığı ortaya çıkmıştır. Kürt ulusu, gerçek, barışçıl ve olgun bir ulustur ve Kürdistan gerçek bir ülkedir. Ancak Irak ve Suriye hayal ürünü ülkelerdir ve bu yapay ülkeler 1900'lü yılların tekçi, ırkçı batılı rejimlerin kolonyalist anlayışının anlamsız ürünleridir.
Kürt halkı Halepçe’de, Kerkük’te, Enfal, Feyli, Dersim, Koçgiri, Mahabat ve daha birçok yerde uğradıkları soykırım, katliam ve saldırıları tecrübe etmesi gerekir. Bütün bu saldırı ve travmalara rağmen özgürlük ve bağımsız bir gelecek inşaasından vazgeçmedikleri ve durmadıkları ve durmayacakları ortadadır, bu yolunda umutlarını asla yitirmediler.
Kürdistan bölge yönetiminin 25 Eylül’de gerçekleştirdiği ve halkın yüzde 92.73’nün evet oyuyla Kürdistan halkının onayını alan bağımsızlık referandumu, demokratik ve medeni, barışçı bir şekilde gerçekleşti. Ancak batı dünyası bunun karşısında yer aldı, negatif ve olumsuz bir tutum sergiledi. Terörün baş gösterdiği dönemde Kürdistan güvenlik güçlerine övgü ve destek sözcüklerini ağızlarında hiç eksilmedi. Kürdistan güvenlik güçlerinin onların desteğine ihtiyaç duyduğu en dar zamanında ise çocuk, genç, yaşlı geçmişte halkı Katl eden tekçi, ırkçı yapılarla bir arada kalmayı ve yaşamayı önerdiler.
Batının Kürt halkı ile ilgili birçok konudaki ikircikli, kararsız ve olumsuz tutumu ancak Kürt halkının sekter siyasi ideolojik yapı ve hedeflerden kurtulması, bireyselci çıkarcılık, çok parçalanmışlık bir kenara bırakılır, aşılır ve ulusal özgürlük ve bağımsızlık hedefi için birlik oluşturabilir ise mümkündür. ABD ve batılıların Kürt halkına karşı sergilediği bu olumsuz ve dürüst olmayan tutumlarına karşı verilecek en doğru cevap özgürlük ve bağımsızlık uğruna evrensel değerler temelinde ve çoğulcu demokratik değerler etrafında birlik oluşturmasıdır.
Rusya; Kürt halkını rejime, komşu ülkelere, Amerika'ya, Uluslar arası koalisyon güçlerine karşı genel siyasi, ideolojik, politika, diplomatik ve askeri çıkarları doğrultusunda kullanmak için destekliyor. Çıkarları hangi yönde ağır basıyor ise Kürt halkını o güce kurban ediyor.
İran, Irak, Suriye, Türkiye ise birbirine karşı kısa ve uzun vadeli çıkarları için kullanabiliryor. Genel çıkarları hangi yönde ağır basıyor ise o doğrultuya halkı kurban ve feda ediyor.
Amerika, Avrupa Birliği uluslar arası güçler de Kürt halkını bölge devletlerine, terörist örgütlere ve Rusya'ya karşı kullanıyor. Genel çıkarları hangi yönde ağır basıyor ise halkı o yönde feda ve kurban ediyor.
Kürt halkı için koşullara ve genel ulusal çıkarlara göre partner olmalıdır. Her devlet kendi kısa ve uzun vadeli çıkarlarını nasıl gözetiyor ise Kürt halkı da aynı şekilde kısa ve uzun vadeli genel ulusal çıkarlarını gözetmeli ve diplomasiyi bu çerçevede yürütmelidir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.