Kürt halkının özgürlük, çoğulcu demokrasi ve bağımsız bir gelecek uğruna verdiği mücadelesini başarıya taşımanın olanakları mevcuttur. Başarmak için Kürt halkının tüm sosyal ve siyasal farklılıkları ile ülkesi ve ulusal değerleri, ulusal çıkarları etrafında birlik ve beraberliğini sağlanması başarmak için önemli ilk adımdır. Ulus tüm sosyal sınıfları kapsıyor, tüm farklı kültürleri kapsıyor, tüm farklı inançları kapsıyor ve tüm farklı sosyal ve siyasal düşünce ve fikirleri kapsamaktadır. Ülkesi ve ulusal değerleri etrafında birlik herkesi kapsamaktadır. Ülkesi ve ulusal değerleri için dünyanın tüm halkları ne istemişse Kürt halkı da onun aynısını, ne bir eksik, ne de bir fazla istemelidir.
Kürt halkı bölgesel ve uluslararası farklı siyasi, politik, diplomatik ve askeri mevcut tüm güçlerle her alanda Kürt halkının ülkesi ve ulusal çıkarları doğrultusunda ilişkiler kurmalı, geliştirmeli ve değerlendirmelidir ki bu da beraberinde başarıyı getirecektir.
Bölge devletleri ile siyasi, ekonomik, politik, diplomatik ve askeri ilişkiler sadece ve sadece Kürt halkının ülkesi ve ulusal çıkarları doğrultusunda olmalı, geliştirilmelidir.
Kürt halkı adına bölgenin sömürgeci devletleri ile düşmanlık temelinde sürdürülecek bir ilişki Kürt halkına sadece daha fazla düşman kazandıracaktır.
Kürt halkı adına bölgenin sömürgeci devletlerine karşı Kürt halkının haklı ve meşru talepleri olan özgürlük, çoğulcu demokrasi ve bağımsız bir gelecek uğruna mücadele verilmelidir. Ancak bu mücadele sadece zor, baskı ve şiddete dayalı düşmanlık temelinde olamaz ve olmamalıdır.
Kürt halkı adına bölgenin sömürgeci devletlerinin mevcut rejimlerini, mevcut sistemlerini özgürlük ve demokratik modernite adı altında zora, baskıya ve şiddete dayalı araçlarla değiştirmeye yönelik Kürt halkının ülkesi ve ulusal talepleri arasında bulunmayan, Kürt halkını fazla da ilgilendirmeyen bir mücadelenin içine sürüklenmesi Kürt halkına sadece daha fazla düşman kazandırmaktadır.
Kürt halkının haklı ve meşru ulusal taleplerini siyasi ideolojik grupların sınıfsal siyasi ve ideolojik hesaplarına maske yapılmamalıdır. Sömürgeci devlet rejimlerini, sistemlerini zor, baskı ve şiddet araçları ile dönüştürmeyi hedefleyen ve Kürt halkının ülkesi ve ulusal talepleri arasında hiç yer almayan, Kürt halkını fazla da ilgilendirmeyen bir mücadele Kürt halkına sadece daha fazla düşman kazandıracaktır.
Kürt halkının haklı ve meşru talepleri uğruna mücadele verilirken bölgenin siyasi, politik, ekonomik, diplomatik ve askeri tüm dengeleri Kürt halkının ülkesi ve ulusal genel çıkarlarını gözeten ilişkilerle destekleyerek yerinde ve doğru bir mücadele verilmelidir.
Sosyal sınıfsal ideoloji temelinde ve bölgesel rejimleri dönüştürme amaçlı zor, baskı ve şiddet araçları ile verilen bir mücadele Kürt halkının ulusal mücadelesi olamaz, değildir. Böylesi sosyal sınıfsal ideoloji temelindeki mücadeleye Kürt halkını bulaştırmaya çalışan kişi, grup ve yapıların Kürt halkının taleplerini çarpıtması halkın geleceğini belirsiz ve karanlık bir badireye sokmaktadır. Bu süreçlere örnek olacak olayların başında kirli hendek siyaseti gösterilebilir. Daha kapsamlı örneklerin başında güney Kürdistan'ın parçalanması girişimleri, güney Kürdistan'ın ırak rejiminden kaynaklanan ekonomik sorunları krizlere ve kaoslara sürüklemesi çabalarını ve en son yaşanan Efrin trajedisini gösterebiliriz.
Büyük küçük fark etmeden her devlet, her halk kendi ülkesi ve ulusal genel çıkarlarını herşeyin üzerinde tutmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri dünya coğrafyası üzerindeki devlet ve halklara yönelik attığı veya atacağı her politik, ekonomik, siyasi, diplomatik ve askeri adımlar, genel olarak ülkesi ve ulusal çıkarlarına göre atmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri açısından bölgenin hiçbir halkı ve hiçbir devleti vazgeçilmez değildir. Amerika Birleşik Devletleri açısından sadece ülkesi ve ulusal genel çıkarları vazgeçilmezdir.
Dünyanın her ülkesi dünya coğrafyası üzerinde mevcut her devletin, halkın ve toplumun ülkesi ve ulusal genel çıkarlarına fayda, yarar sağladığı kadar yanındadır veya tersi olursa uzağındadır. Dünya üzerindeki her devlet başka bir devlet, başka bir halk ve toplum ile ilişkilerinde ülkesi ve ulusal genel çıkarlarını esas almaktadır. Bir devlet, halk ve toplum sorun yaşadığı ve az çıkar elde ettiği başka bir devletin, halkın ve toplumun siyasi, ekonomik, politik, diplomatik ve askeri daha fazla çıkar elde edeceği başka bir güç bulduğu taktirde diğer devlet, halk ve toplumu bir çırpıda ortada bırakabilmektedir.
Örnekler isek; Rusya Devleti açısından dünya üzerindeki herhangi bir bölgenin hiçbir halkı ve hiçbir devleti vazgeçilmez değildir. Rusya devleti açısından sadece kendisinin ülkesi ve ulusal genel çıkarları vazgeçilmezdir.
Bu siyasi, politik, ekonomik, diplomatik ve askeri ilişkiler her açıdan dünyanın, devletlerin, halkların ve toplumların en yalın mevcut gerçeğidir. Mevcut gerçeğin uzağına sürüklenmiş sadece bir istisnası vardır o da Kürt halkıdır. Kürt halkının haklı ve meşru taleplerinin arkasına gizlenmiş ve öncülük ettiğini iddia eden sınıfsal siyasi ideolojik kişi, grup ve yapıların çarpık siyaset ve politikalarıdır. Bu yapılar Kürt halkının haklı ve meşru talepleri arkasına gizlenerek bölgesel devletlerin rejimlerini zorun her türlü araçları ile değiştirme mücadelesi için Kürt halkını kulanmaktadır. Böylesi mevcut gerçeklere göre çarpık bir mücadele Kürt halkının ülkesi ve ulusal genel çıkarlarına hizmet etmeyen, zarar veren yanlış bir mücadele Kürt halkına sadece daha fazla düşman kazandırmaktadır.
Rusya örneğine değinmiştik, bu konuyu açalım; Rusya, 2011 yıllarında Efrin bölgesinde Kürtlere hertürlü lojistik desteği veren yegane ülkeydi. Rusya aynı dönemlerde Amerika Birleşik Devletleri ile hareket eden Türkiye ile çok sert bir mücadele içindeydi. O dönem sanılırdı ki Kürtler Rusya'nın sahadaki yegane partnerleridir. En azından Kürt halkı adına siyaset yapan ideolojik kimi kişi, grup ve yapılar Rusya'yı sahadaki partnerleri olarak görüyordu. Halbuki Rusya'nın ülkesi ve ulusal genel çıkarları o gün öyle bir siyaseti gerektiriyordu. Rusya o dönem yürüttüğü bu siyaset ile Türkiye'yi ülkesi ve ulusal genel çıkarlarına uygun bir çizgiye getirmeyi hesaplamıştır. Efrin özelinde batı Kürdistan'daki baskın siyasi ideolojik gruplar bunu çözümleyemiyor veya görmek istemiyordu. Onların aklı fikri inşa etmeyi hayal ettikleri demokratik modernite sistemindeydi. Onlar güya dünyayı değiştirecek bir sistemin temelini Rojava Kürdistan'ın da atmakla, onun mücadelesini vermekle meşguldü.
Sonuç olarak Rusya'nın Kürt politikası meyvesini vermiş Türkiye'yi bekledikleri çizgiye çekmiştir. Türkiye ile yürümek Rusya'nın ülkesi ve ulusal genel çıkarlarına daha yararlı olacaktır. Böylece Rusya Efrin Kürtlerini ülkesi ve ulusal çıkarlarına kurban ederek üstünü rahatlıkla çizmiştir. Efrin, siyasi ideolojik yanlış hesap içindeki siyasi ideolojik Kürtlerin kurbanı olmuştur.
Rusya'nın ikinci hamlesi Türkiye'nin Minbiç bölgesine yönelik hareket etmesidir. Türkiye Minbiç bölgesine hareket ederse Rusya ülkesi ve ulusal genel çıkarları için sevinç duyacaktır. Türkiye Minbiç bölgesine doğru hareket etmezse Efrin hava sahası Türkiye'ye kapatılacaktır. Hava gücünün etkisi ortadan kalkar ise karadaki güçler eşitlenmiş olacaktır. Rusya NATO içinde çatlak oluşturabilirse kendisi için başarı sayacaktır. Rusya'nın siyasi, politik, diplomatik ve askeri her hamlesi ülkesi ve ulusal çıkarlarına göre atılmaktadır. Başarı şansı var mı? Başarı şansı yok mu? Ayrı bir tartışma konusudur. Ancak bütün devletler ülke ve ulusal genel çıkarlarına uygun siyasi, politik, diplomatik ve askeri hesaplar ve hedefler gözetmektedir.
Kürt halkı adını kullanan sosyal sınıfsal siyasi ideolojik kişi, grup ve yapılar bu süreçlerin Hiçbir yerinde yoktur. Maalesef bu grupların yetersizliği yüzünden kayıp edenler sadece Kürt halkıdır.
Kürdistan coğrafyası her yönüyle çok büyük zenginliklere, zengin kaynaklar barındırmakta, sahiptir. Dünyanın mevcut siyasi, politik, diplomatik ve askeri gerçeklerine göre bir siyasi gelecek hedefi olduğu taktirde Kürt halkının malı olan Kerkük petrollerinin yarısı ile bölgede bir düzine bağımsız devlet kurulabilir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.