İnsanlığın dünyadaki temel iki çelişkisi, kişisel biyolojik ihtiyaçlar üzerine yapılan hesaplar ve toplumsal sistem üzerine yapılan hesaplar çelişkisidir.
İnsanlık temel ihtiyaçlarını kusursuz bir şekilde temin etmeyi hedeflerken, bunun için çabalarken öyle bir sistem inşa etme rüyası görüyor ki ne gıda ne de içecek yokluğu Hiçbir zaman hissedilmeyecek hesaplar içine girer ve hedefler.
Toplumsal sistem arayışı da insanlıkla birlikte başlayan insanlığın en kadim özlemlerinden bir tanesidir. Öyle bir sistem inşa edilsin ki dikensiz bir gül bahçesi olsun, herkes arılar ve karıncalar gibi düzenli bir yaşam içinde mutlu mesut yaşaması hayal edilmiştir.
Bu düşüncelerin teoremlerini meydana çıkartır hedeflediği sistemin hayalini kurarken de yaptırım, cezalandırma veya özel mükafata ihtiyaç duyulmadan herkesin kendi işini eksiksiz yerine getirdiği bir sistem hedeflenmiştir. İnsanlık, tarih boyunca bunu gerçekleştirmek üzere bir arayış içerisine girmiş, sosyolojik, ideolojik ve felsefi teoremler geliştirmiş, bu yola adeta kafa patlatmış özellikle radikal statükocu sol-sağ teoremlerle yola çıkanlar her defasında hüsranla o hayalden uyanmıştır.
Bir noktadan bakıldığında İnsanlığı yükselten ve geliştiren bir paradoks gibi görünse bile radikal statükocu sol-sağ pratikler kıyımların ve yıkımların paradigmasal temel nedeni ve gerekçesi olmuştur. İnsanlığa mutlu mesut bir gelecek inşaa edilsin diyerek yola çıkılmış, insanlığa en derin acılar yaşatıldıktan sonra her defasında iflas etmiş, hüsranla sonuçlanmıştır.
Tarihten günümüze buna benzer yaşanmış yüzlerce büyük olaylar zinciri örnek olarak verilebilir. Mao Çini bu hayal için yola çıkmış yetmiş iki milyon insanın sadece üç yıl içinde açlıktan ölmesine neden olmuştur. Stalin Sovyetleri bu hayal için yola koyulmuş kırkbeş milyon masum insanın imhasına neden olmuştur. Hitlerin, Mossolininin, Pol potun, Frankonun ve diğerlerinin yakın tarihteki benzer yolculukları insanlık felaketine sebep olmuştur.
Her bir ideoloji için ayrı ayrı bir analiz yapmaktan ziyade genelleme üzerinden son yıllarda Kürt halkına süslenip sunulan teoremlerin ideolojik, felsefi ve sosyolojik sistemsel hedefi Kürdistan\'da kimi çevrelerin bu statükocu sol ideolojik blok üzerinden bir deneme mevzisi oluşturduğu, halka umut pazarladığı, dile getirdiğine tanık olunuyor.
Oysaki tarihteki benzer bütün ideolojik sistem hedef ve pratikleri sadece halkların geleceğini karartmıştır. Faşizm üretmiş, diktatörlük üretmiş, farklılıklara imha temelinde yönelmiş, dünya ve insanlıkla gayri meşru bir ilişki içinde olmuş olan radikal statükocu sol-sağ bu coğrafyadaki insanların sorunlarına çözüm üretemeyeceği çok açıktır. Bunu söz konusu ideolojilerin aktörleri üzerinden söylemekten ziyade statikocu dikta sol-sağ epistemolojisinin bu işe elverişli olamayacağı sonucuna, yaşanmış tarihsel gerçeklikten yola çıkılarak varılabilir.
Radikal statükocu sol-sağ ideoloji yukardaki iki çelişki üzerinden sosyal, siyasal ve ekonomik sistem arayışları tarih boyunca devam etmiş, halklara hayaller ve umutlar pazarlamış, akabinden çelişkiler, çıkmazlar ve açmazlar yumağına dönüşerek iflas etmiştir.
Radikal satükocu sol-sağ ideolojinin vaat ettiği eşitlikçi ve özgürlükçü sistemin tesis edilmesi bir ideal olarak var olmanın ötesinde ısrarla birçok biçimlerde denenmesine ve uygulanmaya konulmasına rağmen sonuç olarak insanlığın yaşamsal sorunlarını sadece büyütmüştür. Sosyoloji ve siyasetle ilgilenen herkes bilir ki bu tarz ideolojilerin hayat bulduğu bütün coğrafyalarda baskı, zulüm ve gözyaşı asla eksik olmamıştır.
Önümüz newroz yeni bir yıla merhaba derken, geleceğe umutla bakabilmenin yolları ve sistemşeri arayışlarına özellikle Kürdistan\'da bütün hızı ile devam edilmektedir. Newroz günümüzde anlamını bulabildiği/bulabileceği yegane coğrafya elbette ki Kürdistan\'dır.
Uyanış ve diriliş bayramı Newroz\'un son yıllarda en geniş katılım ve ittifakla kutlandığı Kürdistan\'da, Ortadoğu\'da ve Orta Asya Halklarında yeni bir dönemin miladı ve ışığı büyük bir coşku ve demokratik hoşgörüye sahip sistemlere kavuşması dileğiyle halkları kardeşliğe davet bayramı olmalıdır.
Zağros, Fırat, Dicle, Mezraê Botan toprakları uygarlıklara analık etmiş halkların en kadimi olan Kürt halkına reva görülen imhaya karşı isyanın adıdır Newroz.
Binlerce yıldan buyana bu topraklar üzerinde kardeşçe ve dostça diğer halklarla birlikte yaşamaya çalışan Kürtlerin eşitlik mücadelesinin adıdır Newroz.
Dicle ile Sakarya kardeş olacaksa, Cudi ile Erciyes dostu olacaksa, Delilo ile Zeybek akraba olacaksa eşit olmalı diye haykıran ve zülme isyanın adıdır Newroz.
Bölgemizin bütün büyük medeniyetleri, kardeş toplulukları, siyasi baskılarla, dış müdahalelerle, emperyalist çıkarlarla, birbirlerine düşürülmeye çalışılmışsa, birbirine hak, hukuk, eşitlik ve özgürlük ihlalleriyle birbirine yabancılaştırılmışsa buna karşı direnişin adıdır.
Son iki yüz yıldan bu yana Kürdistan üzerindeki yıkım savaşları ve emperyalist müdahaleler, oluşturulan, kurdurtulan katı ulusçu imhacı, faşist, baskıcı ve inkarcı sistemlere karşı Kürdistan\'da verilen, yükseltilen özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin adıdır Newroz.
Sömürü rejimleri, baskıcı ve inkarcı anlayışlara karşı Kürdistan halkları artık uyanarak, kendine ve aslına dönüşün adıdır Newroz.
Newroz ateşiyle yüreğini tutuşturan, halkımıza özgürlük ve bağımsızlık umudunu bu ateşle harlayan, meydanları hınca hınç doldurun, milyonları barışa kardeşliğe çözüme çağıran, çaresizliğe, bilgisizliğe, köleliğe karşı yeter diyen Mazlum DOĞAN\'ın bağımsız Kürdistan haykırışıdır Newroz.
Bütün ezilen halkların, dinlerin, mezheblerin ezilmişliğe, bilgisizliğe, haksızlığa, geri bırakılmışlığa her türlü baskıya karşı isyandır Newroz.
Kürdistan halkları siyasi, sosyal ve ekonomik özgürlüğü, demokratik hakları, dünyanın her halkına eşdeğer eşitliği esas alan bir anlayışın adıdır newroz.
Kürdistan\'ın yurtsever gençleri halkı için hiçbir çıkar beklentisi olmadan kendi kutsal değerlerini feda etmenin, büyük bedeller ödemenin, büyük fedakarlıkla özbenliğini, aslını ve kimliğini yeniden inşa etmenin adıdır Newroz.
Dünyanın her yerinde silahlar sussun, fikirler, siyasetler konuşsun, ülkemizde bunu dedirtecek gücü yaratanların adıdır Newroz.
Kürdistan\'da halkların, Kültürlerin eşit, özgür ve demokratik bir ülke oluşması, Kürtler kadar Ermenileri, Türkmenleri, Asurları, Arapları ve diğer halk toplulukları da yakılan ateşten kendi özünü, eşitlik ve özgürlük ışıklarını görme ve yaşama mücadelesinin adıdır Newroz.
Kadim Kürdistan\'da yaşayan halklar bin yıla yakın çeşitli değerlerin bayrağı altındaki ortak yaşamları ile gerçek anlamda kardeşlik hukukuna sağlayacak ve fetih, inkar, red, zorla asimilasyon ve imhacı sömürgecileri söküp atmanın adıdır Newroz.
Sömürgeci kapitalist Modernitenin yüzyılın baskı, imha ve asimilasyon politikaları altında dar bir seçkinci iktidar elitini, tüm tarihi ve de kardeşlik hukukunu inkar eden çabalarının kardeşlik hukukuna ters düştüğü, bu zulüm cenderesinden güçbirliği ile çıkış yaparak kendi öz kültür ve uygarlıklarına uygun şekilde özgür ülke ve Bağımsız Kürdistan şiarının adıdır Newroz.
Kürdistan halklarında ihtilafın, çatışmanın, birbirlerini horlamanın değil, ittifakın, birlikteliğin, kucaklaşma ve helalleşmenin zamanının adıdır Newroz.
Kürdistan\'daki tüm ezilen halkların sınıf ve kültürlerin, kadınların, mezheplerin, tarikatların ve diğer kültürel değerlerin, esnaf, işçi, köylülerin ve sömürgeci sistemden dışlananların birlikte harladığı özgürlük ve bağımsızlık ateşinin adıdır Newroz.
Coğrafyamızda, bölgemizde ve kıtamızda kendi doğal değerleriyle, çağdaş modern ve evrensel demokratik değerler içinde herkesin özgürce ve kardeşçe bir arada yaşayacağı sistemin adıdır Newroz.
Kürt halkını bölmek ve çatıştırmak isteyenlere karşı bütünleşme, Ayrıştırmak isteyenlere karşı birleşme ve suyun akışına direnenlere gerçeğin bağımsızlık olduğunu vurgulamanın adıdır Newroz.
Bu Newroz Kürdistan halklarına yeni müjdelerin haykırdığı zeminin adıdır.
Batının çağdaş ve evrensel demokratik değerleriyle Kürdistan uygarlık değerlerinin harmanlanarak Kobanê\'deki dayanışma gibi faşizme karşı birlikte direnerek elde edilen zaferin adıdır Newroz.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.