4 Mayıs 1937'de, TC. Bakanlar Kurulu, “Dersim Tertele” kararını almadan önce pek çok rapor hazırlanmıştır. Tüm raporlar bu soykırımın “icra edilmesi gerekli”liğine dikkat çekerek, nasıl bir yol izleneceği, halkın katliam karşısındaki olası tepkileri, bu bölgenin dini kimliğinden dolayı çevre bölgelerdeki Kürtlerin reaksiyonları vs. tamamı çok boyutlu tespit edilmiş, olası gelişmelere karşı tedbirler ortaya konmuş ve nasıl bir yol izleneceğinin detayları planlanmıştır.
Abidin Özmen, İsmet İnönü, Celal Bayar, Sakallı Nurettin Paşa, Fevzi Çakmak gibi en etkili devlet yetkilileri raporlar hazırlamıştır. Bu raporları dikkate alan meclis, 18 Maddeden oluşan "Tunceli Kanunu (1935) olarak bilinen bir bölgeye özgü özel kanun çıkarmış ve 18 Maddenin tamamı net bir soykırım belgesi niteliğindedir.
Bu raporların tamamına son şekli veren Atatürk'ün kendisidir. Dersim Tertelesinin planlanmasına dair, Trabzon’da bizzat Atatürk brifing alıp vermiş ve üzerinde çalıştıkları harita bugün Trabzon müzayedesinde korunmaktadır.
4 Mayıs 1937’de, devletin en yetkililerinin çıkardığı rapor ve kanunların ışığında TC. Bakanlar Kurulu’nun harekete geçme ve tatbik kararıdır...
Aslında 1911'de Selanik’te İttihat ve Terakki'nin Türk ve Müslüman olmayan halkları jenoside tabi tutarak arındırmaya başlayan Fiziki soykırımların, Kürtler üzerinde bilakis uzun sürece tabii tutularak uygulama projesinin, Dersim özgülünde de fiili olarak başlatma kararının hayatta geçirilmesi tarihidir ve icraatıdır...
Bu plan kişilerin değil, bir devlet projesi ve planlanmasıdır.
Bu durumu kişilere yüklemek devleti aklama ve yapılan jenosidi gizleme gayretidir.
4 Mayıs 1937 yılında, Dersim'in nüfusu 130 bin kişidir.1938 sonrasında Dersim'in nüfusu 30 bin kişidir. 30 bin kişinin sürgüne gönderilmiş olduğu rapor edilmiştir. Burada 70 bin insanın ise ortadan kaldırıldığı, öldürüldüğü tespit olunmaktadır.
Bu kadar büyük bir katliamı kişilere yığarak, kişileri suçlayarak olayı devletin sorumluluğundan çıkarmaya yeltenmek mümkün olmayan, mesnetsiz tespitlerdir... Bu jenosidi başında M. Kemal’in bulunduğu sistemin sokumluluğunda yapılmış olduğu tüm kayıtlar, raporlar ve kanunlarda açıktır.
Bu arada belirtmeliyiz ki, Dersim Alevi Kürt Jenosidi ile 20 yüzyılda yapılan Tertele ile 7. Yüzyılda Kerbela’da hizip kavgasında öldürülen Ali, oğulları ve toplam 72 kişinin öldürülmesi ile mukayese edilmesi, 7. yüzyıl ile 20. yüzyıl kadar tüm yönleri ile birbirinden uzak olaylarını birbirine karıştırmak da o kadar körlük olur.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.