Recep Tayip Erdoğan (RTE); \"Kürt sorunu yok\" dedi.
Hani, Selçuklu Sultanı II. Selim Urmiye\'ye varırken \" Ayağım Kürdistan\'a değdi\" dediği coğrafya ve üzerinde yaşadıkları halk ile \"Kürt sorunu yok” dedi. Yoksa ne oldu, nereye gitti? Tamamen sorunsuz mu oldu?
Kanuni Sultan Süleyman, \"Ben ki Kürdistan\'ın, Arabistan’ın, Lazistan’ın, Anatolia’nın, Kilikya’nın, Rumeli’nin padişahıyım\" dediği bu yerler, yaşadıkları halklar ile yok edilip \"Türk, Müslüman\" edilmek istenirken, sorunları da mı yok edildi? Bu halkın sorunu yok edildiyse nasıl yok edildi?
Mustafa Kemal, 1919 tarihinde Amasya\'da, tıpkı Yavuz Selim\'in 1514\'deki Amasya protokolu misali; \"Muhtariyet “ vaad etmiş ve “Kürtler isterse Mustakbel bir Kürdistan bile kurabilir!\" demişti.
Sonra aynı Mustafa Kemal 1924’te El-Cezire Kürdistan Komutanlığı’na, TBMM nezdinde yazdığı mektupta belirtiği şeylerle vurguladığı; “Kürtler” ve “Kürdistan” önermeleri nasıl yok sayılabildi?.
Recep Tayip Erdoğan, 2005 yılında Diyarbakır\'da \"Kürt Sorunu vardır. Sorun benim sorunumdur ve çözeceğim!\" dedikten sonra ne oldu da \"Kürt sorunu\" buharlaşıp \"yok\" oldu?
Tamamı oyun, yalan, sinsi, siyasi oyunlar değil idiyse neydi? Şimdi tekrarlanan bir makus talih değil mi?
“Kürt sorunu yok”sa, ortalıkta “vardır” diyenler, ne diye \"Kürd hatta Kürdistan sorunu var ve demeden demokrat ve çözümünden yana olmadan barıştan yana, insani olmaktan bile söz etmek mümkün değil\" derken hayal mi kuruyorlar?
Tüm dünyanın artık mutabık seslendirdiği; \"Kürt ve Kürdistan sorunu çözümlenmeden Orta Doğu’ya, Yakın Doğu’ya huzur, barış gelmez!\" derken, bu vizyon üzerinden realiteden uzak mı konuşuyorlar?
Eskiden \"Kürt ve Kürdistan sorunu yok!\" diyenler, hep savaş kışkırtıcılığı yaptılar ve Kürtlere bir jenosit politikası uyguladılar. Bunu söyleyen Recep Tayip Erdoğan, acaba KCK Eş Başkanları Besê Hozat ve Cemil Bayık\'ın, \"Türkiye’de MGK karar aldı, seçim sonrasında savaş var!\" iddialarını doğrularcasına \"Savaşa hazırlanın\" mesajını mı vermek istedi? Eğer böyle ise, “barış ve çözüm projesi” denen şey, seçim sonuna kadar sadece boş bir oyalamaca söz değil de nedir?
Bu savaş hazırlığı sonucu mu ki, Abdullah Öcalan\'a ve seçim atmosferindeki HDP\'ye bir an evvel, \"Silahları bıraktırın\" baskı ve tazyiki yapılıyor?
\"Kürt sorunu yok\"sa Kürtlerin aleni gördüğü eziyet, bunca silah ve savaş hazırlığı, kalekollar, barajlar ve sivil tepkileri bile sindiremez hale gelmenin alemi ne olabilir ki?
\"Kürt sorunu yok\"sa bu kadar insanın yıllardır \"Zindanlara\" tıkılmasının sebebi nedir, olmayan bir sorun nasıl bu kadar hareketli, enerjik ve sarsıcı güce sahip olabiliyor? Yoksa “Kürt sorunu” deyip ortalıkta koşuşturanların ve onları durdurmak için güvenlik tedbirlerine sarılıp, sistemi diktatörleştirenler, siyaset oyunu mu oynuyorlar?
Bir tarafta \"Kürt sorunu yok\" deyip, bir tarafta da \"barış, kardeşlik ve çözüm süreci\"nden bahis etmenin beyhudeliği, tezatlığı ortada değil mi?
\"Kürt sorunu yok\" ise, 1990\'lı yıllardan beri söylenen \"Terör \" söyleminin yanına Meclis başkanları, Cumhur başkanları ve alemi siyaset sınıfının tartıştığı \"Kürt sorunu\" tartışmaları nasıl bu kadar “birinci” aktüel sorun olarak medya ve sokakta en çok konuşulan sorun durumuna gelebildi?
Yıllardır, \"yok\" denilen \"Kürt sorunu\"nu bastırmak için Türkiye kaynaklarının nerede is yarısını \"Kürt sorunu”nu “yok\" etmek üzere \"yok\" demek için harcandı, sarayda sefalanıp, \"Sorun yok\" demek söyleminin reel hayattaki karşılığı olarak; Yakın Doğu, Orta Doğu sorunlarının gelip dayandığı Kürt sorununu binlerin canını yakarak inkar ediyor, savaşın faturasını da halklara çıkarıldığını her krizli anında \"En önemli sorun\" olarak nitelendirip, \"yok\" saymak ne kadar afaki bir iddia. Bütün olanlardan sonra ortada değil mi?
Umarım \"yok\" dediğiniz “Kürt sorunu” ,bir gün varlığıyla \"yok\" diyenleri bir bumerang gibi vurmaz!!!
\" Kürt sorunu yoktur\" dedikten sonra, \"inkar, asimilasyon ve baskılar bitmiştir\" demek havada kalmıyor mu?
\"Kürtler devlet memuru ve bürokrat olabiliyor\" sözü, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan\'dan önceki inkarcı devlet erkanının ve yetkililerinin paslı sözü idi. Bu tartışmayı gündemleştirmek, onlardan farkının olmadığı ve Türk egemenlik sisteminin eskiye öykünmesi ve \"biz değişmedik\" mesajından başka bir şey olabilir mi?..
Burada \"Çözüm süreci\" deyip, Kürt Ulusunun ulusal özgürlük özlemleri ile oynayan, kandıran her kes bu sözün sahibi kadar, sorumsuzluğu kadar sorumludur!
Bu sözden sonra, sorumsuzlukların tarihi vebali ile de sorunludur!
Bu sözü ciddi sorgulamayıp, \"çözüm ve barış\" sözcüklerini yeniden ve doğru tanımlamayan ve geçiştiren herkes, ayrıca sorumlu ve sorunludur.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.