Eleştiri dostlarla, eksik ve yanlışları gidermek, düzeltmek ve daha ileri bir geleceği yakalamak üzere yapılan kritiktir.
Yorum ve eleştiri yaparken, doğru analizle ortak aklı yakalamak ve amaca varmak esastır.
Eleştiride, abartı, geri ve ya pasif durmak, bu ayar edici kavramlara takılmak yanlış olur! Bunun için;
-Eleştiri ve tasfîrî yaparken, görsellik önem kazanır. Yanlış görme ve yanlış tasfir, düzeltmeyi erteleyebilecegi için, eleştiriyi amacından çıkarır. Yanlış görme, yanlış tasfir, ikna edici olmaktan ziyade, reaksiyonlar oluşturur.
-Eleştiri fikriyatini oluştururken, olguyu ve sonrasını kestirmek önemlidir. Yanlış tasarım ve sonraki durumu yanlış tanımaya ve tanımlamaya götürür.
- Eleştiri ve yorumda açık ve netlik esastır. Anlam zorluğu, karışık tanımlamalar, anlaşılmayı dağıtır, flu kılar ve zora sokar.
- Eleştiri direk yapılır, hatır gönül almak uğruna, kalp kırmama vb. için eleştiriyi bükmek, kırmak, pasif davranmak, dürüst eleştiride durmamak, eleştiriye hile yapmak olur...
- Eleştiri, eleştirilecek konuya vakıf olmaksızın, icselleştirmeksizin, başka başka etkilerin altında kalarak, başkalarının gözü ile yapılırsa geliştirici olmaz, yanlış olur. Eleştiri, muhatabı belli olan kişiden kişiye yapılırsa, sürekliliği ve sorumluluğu da paylaşır, geliştirir ve ortaklaştırabilir.
Adresi belli olmayan eleştiri ve yazı, ortada kalan yetim gibidir. Eleştiri ve yazıda "patent hakkı" diye etik bir değer oluşmuştur. Buna uymaksızın kritik yapmak yanlıştır. Elbette, savunduğunuz düşünceler çoğunlukla derlemedir ve bu derlemelerin yeni bir göz, yeni bir bakış ile katkılar sunarak yeniden sunulmasıdır. Tarihte keşifler, ihtiyaç ve yaşanmışlıkların, teori haline getirilmiş fikirlerin nesilden nesile, kişiden kişiye artarak aktarılması ile geliştirilmistir. Bu gelişmeyi hızlandırmak için, eleştirinin önemli ve büyük rolü vardır.
- Eleştiride iddiaların kaynağı hayatidir, kaynaksız iddialar, boşluğa savrulan duman gibidir, gider, görünmez ve inandırıcı olmaz.
- Eleştiride somutluk esastır, aksi halde basit, kasıtlı suçlamaların ardı arkası kesilmez, önüne geçilmez.
- Eleştiri, düzeltmeyi amaçlar.
Aksi halde vahim yanlışların önüne geçmek zorlaşır, kişisel savunma, suçlama, savrulma moduna kayar. Bu durumda eleştiri aydınlanma ve düşün düzeltme, geliştirme, derinleştirme durumundan çıkar ve işlevsiz olur.
- Okunan, dinlenen, yazılan ve yaşanan her şeyde, eleştiri kültürünü canlı tutmak, yeni keşifleri, buluşları, doğruları, bulmaya aday olmak ve daha güzel yapmayı, yaşamayı ve yaşatmayı tetikleyen yaratıcı aklı yakalamayı öğrenmeye açık olmaktır.
- Eleştiri, bir düşün sınama, yüzleşme, araştırma ve daha estetik bir gelecek ütopyasını yakalamak üzere uyarma, farkındalık yaratma ve değiştirme silahıdır.
-Eleştiri kişiyi özgür düşünme, iddialarından vazgeçirmeyi asla amaçlamaz. Bilakis, özgür düşünme ve düşün geliştirmeye omuz verir, bunu yaparken doğru verilerde kalmayı meşrulaştırır. Her kişi, faşist ve ırkçı olmayan her düşünceyi, en "serseri" hatta "sapık" haliyle bile savunma hakkına sahiptir. Eleştiri de özgür olmadıkça, kendini gerçekleştiremez. Tarihte Galile Galileo "dünya düz değil, yuvarlaktır" dediği için, "sapık", "serseri" olarak teşhir edildi, kilise tarafından aforoz olundu ve hapishanelerde çürütüldü...
- Toplumsal reform ve rönesans eleştiri ile gerçekleşmiştir. Bu nedenle eleştiriden sakınmak olmaz. Eleştiri; çürümeye, atalete, hataya karşı direk ve serttir, yumuşak değildir. Eleştiri, oportonist ve gönül kırmama, pasif durma şeklinde niyetlere göre ayar verilemez ve ayarlanamaz...
-Düşüncenin sınırı olmadığına göre, eleştirinin de sınırı olmaz...
- Eleştiriyi, karalama ve "aşırı yorumlama" ya da "ağır ithamlar" denilerek engelleme, hedefi karartma, insani ilişkileri zedeler, eleştirinin kendini gerçekleştirmesine engel teşkil eder.
- Eleştiri, hakareti içermez, soyut karalamalardan uzaktır, taşlama değildir. Bu seviyeye indirilen eleştirinin, düzeltme, uyarma, alternatif sunma durumundan çıkmış olur.
- Eleştiriyi, "ağır", "keskin", "kırıcı" olarak niteleyip, eleştiri yapmayı nerede ise "günah işleme" gibi gösteren tutumlar da marazidir. Eleştiri özgür, ağır, keskin, kırıcı da olabilir. Tek şart, doğruyu yakalamayı hedefler ve bunun için kelimeyi, cümleyi bükmez.. Kişinin kırılmasını değil, yanlışını, eksiğini, kırmak ve düzeltmek için yapılır...
Bir bacağı kırılan ve farkına varmadan yanlış kaynaşmış bir kemiği, ortopedi doktor tarafından yeniden kırarak düzeltmek durumunda olur, aksi halde kangren olur. Ama "kırıp, yeniden kaynaşmasını sağlayarak, sağlığına kavuşur" denildiğinde, verilecek karara benzer.
Hata ile yaşamak, hastalıkla yaşamaya benzer. Düşün dünyasında, hatayı düzeltecek ilaç, eleştiridir.
- Eleştiri, yermek, üzmek, kopmak için değil, bilakis, doğruda durmak, sevinmek ve dayanışmayı güçlendiren eylemdir.
- Eleştiri, cezayı amaçla yargılamak, sorgulamak değil, kritik etmektir. Olumlu, olumsuz, eksik ve doğruları izah etmeyi gerektirir..
- Geri toplumlarda eleştiri dili eksiktir, insanlar çoğunlukla kritik edilmekten çekinir ve eleştiriye açık değildir. Teşekkür etme, özür dileme, kendisi ile yuzleşme inceliğinden uzaktır. Dayatıcı ve şiddeti seçerek kabalaşan eğilimleri birlikte taşır.
- Nezakette nasiplenmeyenin, eleştiride pay alma girişimi aynı oranda zayıf olur.
- Eleştiriye tehammülü olmayanın, rehabilitasyona ihtiyacı olur. Misal; megolomanlar, aynı zamanda paranoyandır. Kendilerini üstün insan görür ve herkesin de onların üstün insan olduğunu kabul etmelerine kendilerini şartlandırdıkları için, eleştiride ürkektirler. Bu nedenle, kaçak güreşe yatar ve kişilikleri ile barışık değillerdir.
Eleştiriyi işselleştirmeden , gelişmek, aydınlanmak ve aydınlatmak güçtür. Aydınlanma eylemi, okuma, araştırma, eleştiriye açık olma, dinleme, sorma, sorgulama, bilim metodunu kullanma ve düşünmeyi esas almak ile mümkün olur.
Bir ingiliz atasözü, "Biri ile dost olmak istiyorsan eleştir, birinin gözüne girmek istiyorsan öv" der.
Eleştiri dostunuzdan gelmiş, dikkate almamanız, kendinizi cezalandırmanızdır. Olmaz!
200 yıllık mücadelede, başarı ve özgürlük hasretimizde eksikliklerimiz varsa, sağlıklı eleştirilerimizin ve yüzleşmemizin olmamasındandır!
Bir daha düşünelim...
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.