Bir dönem (1920-1950…) türkçülük siyaseti güdenlerın, "Tüm müslümanlar Türk'tür" diye iddiada bulunuyordu! Şimdi bu absürt iddia işlevini yitirdi ki ekseriyet olarak dillendirilmiyor.
1990'lardan sonra da Resmi ideolojiye iltihak eden bir kesim, millet kavramından habersizce kendilerini "Alevi milleti mensubuyuz" diye tanımlıyor. Bu soylarına samimiyetsiz ve gülüp geçilecek kadar literatür cahili, Cemevi tedrisatlı sözde dedeler, Xorasan, Türklük üretme fabrikası imiş gibi bir algı işliyorlar.
Oysa ki Xorasan'ın etno sosyolojik yapısını inceleyen Faik Bulut, Selim Temo ve çok sayıdaki araştırmacı, bu algının boş olduğunu yerinde yaptıkları çalışmaları ile sergileyen eserler"(Horasan Kimin Yurdu-Faik Bulut, Horasan Kürtleri-Selim Temo....) Orada yaşayan Kürtlerin sosyal, kültürel, tarihsel ve özlemlerini ortaya koydular.
Kürtlerin yok edilişini hedefleyen bu algılar, Kürt düşmanlığının, total Kürt jenosidinin bir parçası olarak işleniyor.
Resmi ideolojinin büyük yalanlarına inanmak ne yaman şey!
Büyük yalanlarla, ulusu parçalayıp topyekun ortadan kaldırmanın hesabını yapıyorlar.
Ne kötü şey ki bazı budalalar da buna inanıp araç ya da aracı oluyor!
Xorasan'ın "Türk yurdu" olduğunu iddia etmek, "Kuyruklu Kürt" kadar aleni ve büyük yalandır...
Tabi bu aleni ve büyük yalanların, büyük hedefi vardır...Buna karşı bilinçli olmak büyük önem arz ediyor.
Nedense, "Uzak Asya'dan geldik!", "Horasan Türk yurdu" diyenler, ülke, millet, tarih ve sosyal etnisiteyi tanımlama konusunda hiç bir delil, kural aramadan samimiyetsizce konuşuyorlar.
Buna mukabil, Türk akademisi, araştırmacılar da bu yalana pek sesiz ve ittihatkarlar... Bu da ayrı bir şey!
Siz hiç 80 yaşında Kürt müziğinin duayeni olan Xorasanli Kürt sanatçı Osman Hafi'nin "Dutar(iki tel)" eserini dinlediniz mi?
Acaba sizin Horasanlı Kürt Ozan Haşim Ferhadî'nin "Zirav" parçasindan haberiniz var mı?
Ve bunların beslendiği derya kadar Kürt kültür ve sanatının icra edildiğini ortaya koyan gerçeklik aleni iken, Türklüğü Xorasan üzerinden Kürt çocuklarına, milletine yedirmeye kalkışmak akıl karı olmasa gerek... Ama bizi deli saçması iddialarla başbaşa bırakmaları da bir bakıma başarıları değil mi?
Türkçülük yalanları ile bizi uğraştırmaları, ayrı bir detay ve marazi. Ama değinmeden de olmuyor...
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.