"Kürtlerin Birlik" sorunu aktüel olarak tartışılırken, bir mesaj olur düşüncesiyle bir iki noktaya dokunmak isterim; geniş değerlendirmeyi işe sonra sunmayı düşünüyorum.
Kürt dilinin korunduğu alanlar,
...
Mihtra inancının korunduğu alanlar,
...
Kürt sözlü edebiyatı ve dengbêjliğinin korunduğu alanlar,
..
Kürt Kültürel milliyetçiliğinin korunduğu alanlar
...
Ilkel de olsa Kürt ekonomisinin embiriyon şeklinde kendini var ettiği alanlar,
...
Siyasal, askeri, kültürel direnme potansiyelinin olduğu alanlar.
....
Kürt sosyal, siyasal ve tarihsel yaşanmışlığında "Alan Koruma" refleksi pozitif bir rol oynamıştır.. Bunu teslim etmek doğrudur!
Ancak;
Beli bir aşamadan sonra Kürt millet mücadelesini parçalanmış alanlarda, vadilerde özgün tutarak, ülke ve ulusun her kesimine nüfuz etmesini engellediği, lokal durumda bıraktığı, birliğinin önünde engel teşkil ettigi için olumsuz bir fonksiyonu da içinde barındırmış, birlikte taşımış olduğunu görürüz!.
Bu bir yere kadar olumlu ve sonra olumsuz fonksiyon, önce aşiretler, sonra aşiret içgüdüsü ile hareket ederek aynı tutumu taşıyan Kürt siyasal grupları da bu lokal anlayışı aşamamış olduğu için, modern Kürt milliyetçi çizginin etkin ve egemen olmasını önlemiştir.
Bu modern refleks sadece dar alanlarda tutarak genele yayılması engellenince, Mihttra inancının temsiliyetini taşıyan dini cemaatler, Hewreman'da Yaresanlar, Sıncar'da Êzdiler, Dersim'de Rêya Heqîyê inançlilar tarihte hep kuşatılarak sömürgeci devletlerin siyasal islamı tetikleyerek üzerine yürüme vesilesi yaparken, Kürt islamci kesimlerin sesiz durmalarına, hatta geçmişte gayri İslâm olanlarla çatıştirarak kriminalize etmeye vesile olmuş ve Kürt refleksi dinle uyuşturulmuştur. Kürt hareketinin laik duruşu zedelemiş, kendini zora sokmuştur.
Bu alan tutma aşiretlerden sonra, Kürt siyasi partileri arasında çatışmalara da sebep olmuştur.
Bu durumu Kürt siyaset partilerinin tutumunda halen aktüel olarak görmek mümkündür.
Devletin, 1980' sonrasında alan tutmadan ziyade, Konar-Göçerlere yönelmesi, basit bir "Kürt hareketine lojistik destek sunmayı engellemek" iddiasından öte taşıdığı, alan korumayı, genel ulusal korumaya taşıma potansiyeli taşıdığı, Kürt düşün hareketi tarafından anlaşılmaz olmuştu.
Yine Kürt aydınlanmasının bir yönü ile 1980'de kırımı,
1991-1996 aydın kırımı
2015 sonrası ve şimdiki uygulamalar, bu genele yansımayı engellemeye dönük olduğu algılanmadigi için, aşacak yol izlemediği görüşü doğru galiba.
Ayrıca mücadelenin alanlar üzerinden yürütülmesi, bastırılmasını da kolaylaştıran bir tehlikeyi içinde taşır. Kocgiri, Beytulşebbap, Garzan, Darahênê-Piran, Agirî, hstta hendekler sürecin ve Güney Rojava ayrıldığında görüldüğü gibi.
Parçalanmış ülke gerçeği bilinirken, partilerin alan tutma gayretleri, ulusal stratejilerini düşürmüş, bağımsızlık hedefinden saparak, minimum hedefler için mücadele ederek, adeta muhtarlık mücadelesi için birbirlerini güçsüz düşürme mücadelesine girişerek "Alan Tutma" mücadelesinde kendilerini helak etmiş, kocaman tarihi fırsatı degerlendirilememiştir.
Bütün bunları çok yönlü değerlendirmek için, elimde okuduğum Yusuf Ziya Döğer hocanın Stav Yayınlarında çıkan " Kürt Aşiretlerinde Alan Tutma" kitabını bitirdikten sonra, daha detaylı değerlendirme fırsatını bulacağımı umuyorum.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.