Küçük Deniz Kızı (The Little Mermaid) 1989 Disney yapımı 80 dakikalık bir animasyondur. Bu yapıma, Victor Levin’in senaryosunu yazıp yönettiği “5 to 7” filminin ilk sahnelerinde değinilir. Levin’in filmi tartışılmak isteniyorsa, 89 tarihli bu animasyonu gözden kaçırmamak gerekiyor.
Dünya üzerinde çoğu kültürde yarı balık, yarı insan vücutlu denizkızına rastlanır. Kimisi 7000 yıllık olan bazı efsanelerde denizkızları ya kötülük yaparlar ya da hayat kurtarırlar. Denizkızları denizlerin ve denizi seyredenlerin göz ucuyla sürekli aradığı canlılarıdır. Erkek denizcileri okyanus zeminindeki krallıklarında yaşamaya davet ederler. Davet eden denizkızı tıpkı Andersen’in Küçük Deniz Kızı masalında geçtiği gibi erkeklerin suyun altında nefes alamadıklarını bazen unutabilirler!
Karada anaerkil dönem var olsa da, denizlerde ataerkillik her dönemin hakimidir. Erkeklerin denize hakimiyeti istisnalar olsa da hiç kesintiye uğramamıştır. Bu nedenle deniz erkeği değil, deniz kızı miti oluşmuştur. Erkeklerin hakim olduğu bir alanda da bırakın deniz kızının sesi ve güzelliği karşı konulmaz olsun ve karşılaşıldığında büyüsüne kapılmanın olanaksız olduğu konusunda anlaşma sağlansın.
Küçük Deniz Kızı Ariel de öyle, ancak o erkekleri deniz altına çekmeyi değil, insanları ve onların yaşantısını merak ediyor. Batık gemilerde gördüğü eşyaları hayranlıkla seyrederken “Bunları kullanan insanlar kötü olamaz” diyor. Bir insana aşık olmayı hayal ediyor. Deniz kralının kızı olan Ariel’in bu isteğini öğrenen eski kraliçe bunu kullanmak istiyor. Deniz cadısı eski günlerini tekrar elde etmenin bu gibi oyunlarla sağlayabileceğini biliyor.
Gemide yol alan prens Eric’e aşık olan prenses Ariel onu bir kazadan kurtarıyor, ‘o eşsiz sesiyle‘ ona şarkı söylüyor. Aşık Ariel’in prensin de kendisine aşık olmasının ve sonrasının kendisinin insan olmasından geçtiğini düşünen Ariel’e deniz cadısı yardımcı olmaya çalışıyor. Ariel’i üç günlüğüne insan yapan deniz cadısı, üç gün içinde Eric Ariel’e gerçek bir öpücük veremezse tekrar eski haline dönüşeceğini ve sonra da sadece kendisine ait olacağını söylüyor. Bunu kabul eden Ariel anlaşmayı imzalıyor.
Ariel, bedeni insan olmuş olsa da sesi olmadan, vücut diliyle prensi etkileyemiyor çünkü prens kendisini kurtaranın sesini duymak istiyor. Deniz cadısı da çaresiz Ariel ile adil ve açık bir anlaşma yapıyor ancak istediği son tehlikeye girince sürece müdahale ediyor. Cadı kızın sesiyle prensin karşısına çıktığında sesin prensin güvenini sağladığı ortaya çıkıyor. Ses kimdeyse prens ona yüzünü dönüyor. Olaylar gelişiyor, cadının planı bozuluyor ancak kızının dileğini babası gerçekleştirerek Ariel’i tüm vücutlu insana dönüştürüyor. Mutlu son!
Ariel’in aşkına kavuşması beraber yaşadığı deniz altı canlılarını ve ortamı sonsuza dek terk etmesi anlamına geliyor. Bu da yetmiyor ve kuyruğundan da vazgeçmesi gerekiyor. Ariel (ve prens) bunların tümünü kabulleniyor.
Prensesiyle, prensiyle, cadısıyla, ses yitimiyle ilginç bir film olan Küçük Deniz Kızı, samimi prens ve prensesin hikayesini anlatıyor. Sevdiğine kavuşmak için her yolun denenmesini ve her anlaşmayı kabullenmesini işliyor. Ariel’in başka bir dünyanın insanlarının arasına karışmak için yaptıkları, vazgeçtikleri ve kararlılığı tartışılmadan veriliyor.
Victor Levin 1987 yılında kız arkadaşıyla kısa süreliğine Amerika’dan Fransa’ya gidiyor. Orada kız arkadaşının her ikisinden de oldukça yaşlı arkadaşları ile tanışıyor. Onların günün belirli saatlerinde birbirlerinden gizlemedikleri evlilik dışı ilişkilerine şahit oluyor. Bundan huzursuz olduğunu söylediği kız arkadaşı ise kendisine, kurallara uyup sessiz kalmasını ve böylece öğrenebilecekleri de olabileceğini söylüyor.
“5 to 7” filminin ilk sahnesinde yukarıda tartışılan animasyona gönderme olmasaydı yani zemininde bu animasyonu tartışmayla başlamasaydı ve yine Tolstoy’un ruhu filmde dolaşmıyor olsaydı; “5 to 7” filmi dikkat çekmeyebilirdi. Ancak Levin, bir Paris izleniminden çıkarak bir meseleyi etraflıca tartışmayı deniyor.
Bir sonraki yazıda bu animasyon, Tolstoy, “5 to 7” ve bunların arasında yer alan tamamlayıcı bir diğer kurgu iç içe girecek. Bu nedenle, bir sonraki yazının başlığı: (II) Ariel’den Arielle’ya: 5 to 7
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.