Kürdlerde ‘terörün, terör eyleminin, terör örgütünün’ tanımı kime, neden deneceği belirsiz olduğu gibi ‘ulusal ihanet, ulusal suç ve ulusal utancın’ tanımı da belirsizdir, tartışılmamaktadır. Bu yüzden de bireye, topluma ve coğrafyaya zarar veriliyor, zarar verenin yanına kar kalıyor.
Olası ya da yaklaşan tehlikeyi fark edemeyen, durduramayan; sonrasında tekrar etmemesi için önlem alamayan; dahası, defalarca zarara uğratana yeni fırsatlar veren birey ya da toplum tehlikededir.
Yıkanlar, yıktıranlar ve bölgemizi geri bırakanlar için geçerli olmak üzere; yerel ya da genel seçimlerde verilen oy ilk iki paragrafta belirtilen belirsizliklerin yani somutlaşan cezasızlığın kanıtı oluyor ya da daha beterinin yapılması için cesaretlendirme, izin gibi algılanıyor. Bizler, bunların dışında düşünen ve davrananlarla yaşananı tartışmaya, önlemek için bir araya gelmeye çalışıyoruz.
Bir Baskılama Gücü Olarak PKK
PKK’nin kuzeye verdiği zararın dökümünü yapmaya gerek yok ancak ilginçtir, Güneyliler de benzer izlenimlerden, tecrübelerden, zararlardan, kayıplardan bahsediyor, yakınıyor: Boşaltılan köyler, göç etmek zorunda kalan toplum, cinayetler, suikastler, sabotajlar, ekonomik, siyasi ve yönetimsel istikrarsızlaştırma vs..
Buna rağmen, Güney’de PKK varlığını istemeyenlerin bir kısmı ‘PKK’nin asıl faaliyet alanının Kuzey olduğunu’ belirterek PKK’yi tekrar ‘Kuzey’e dönmeye ve Kuzeyle ilgilenmeye’ davet ediyor. ‘PKK meşru bir Kürd gücüdür ancak yanlış yerde bulunmaktadır.’ anlamına gelen bu ifadeler ya çaresizlikten, ya saflıktandır ya da Diyarbakır’ı feda etmektir.
Benzer çağrıyı yapan kimi Güneyli kurum ve bireylere, Güneyli olmayan yapılara ve Kürdlere şunu sormak gerekiyor; PKK kuzeye geri dönerek kuzeyde başlattığı yıkımın, tahribatın eksik kalan kısmını mı tamamlamalı?
Güneyi terk etmesi istenen PKK’ye gideceği yer olarak kuzeyin adres gösterilmesine her Kürd açıkça itiraz etmelidir. Topraklarımızın her bir karışına sorumlu yaklaşılmalıdır.
PKK kuzeyden kendi isteğiyle çıkmadı, çıkarılıyor. Reelde karşılığı olmasa da, tekrarlanan her ‘PKK kuzeye dönmeli, kuzeyle ilgilenmeli, kuzeye yoğunlaşmalı’ önerisi Kuzeylilerin içini acıtmaya devam edecek; hala bu tür çözüm önerilerinin ciddiyetten, empatiden, sahiplenmeden uzak olduğunu düşündürecek. Dahası, Kürdlerin birbirine yabancılaşmasının işareti olacak.
Kötü niyetli olsaydık eğer, bu yaklaşıma karşı biz de şunu mu demeliydik: “PKK bir Kürd gücüdür ve Kürd topraklarının her karışında bulunma hakkı vardır. Bu yüzden PKK Güneyde de bulunabilir.”
Elbette bunu demeyecek kadar PKK’yi tanıyoruz, amacını, ilişkilerini, açmazlarını, hapsolmuşluklarını, suçlarını biliyoruz. Bunun ifadesi de kısaca şudur: PKK Kürd topraklarını terk et!
PKK’nin yapması gereken kimseyi aldatmadan alenen kendini fesh etmek, silahlarını KBY’ye bırakarak dağılmaktır. Bu fesih ve dağılma bölgedeki dengeleri bozacak, her tür gerekçeyi boşa çıkarıp asılsızlaştıracak; dışarıdan yapılmış tüm hamleleri bataklığa, çıkmaza çevirecek, geri tepmesini sağlayacak, parçaların dokunulmazlığı artacak ya da dokunulması güçleşecek ve olağan akış değişecektir.
Ancak biliyoruz ki, PKK bu tür bir iyiliği, fedakarlığı, yurtseverliği daha önce hiç yapmadı; bundan sonra da yapmaz, yapamaz! Yapsa, Güney ve Güneybatı’da engel değil, kolaylaştırıcı olurdu ama olmayacak. Sincar’da diretmesi bile kendi iradesi dışındadır. Öyleyse..
PKK’nin yeri neresi mi?
PKK bir yere gidecekse ya da gönderilecekse bu Tahran olabilir. Kısacası sınır güvenliğini sağlamak, güvenli ve istikrarlı bir bölge oluşturmak, korumak için sınırların ötesine..
Bu içerikteki tartışmalardan çok daha fazla zamanı ve enerjiyi bölgemizin ekonomik, eğitim, sosyal, kentsel gereksinimlerine, derinleşen, çeşitlenen sorunlarına, çözümlere odaklanmaya ayırmak gerekiyor.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.