CHP'li Özgür Özel, HÜDA PAR'ın parti programında yer verilen ‘Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli' ibaresini halka ve iktidar bileşenine anımsatırken, Gültan Kışanak da mahkemeye verdiği savunmasında “Kürdlerin cumhuriyetin kurucu unsuru” oluğunu iddia ediyordu. Kürdce yer isimleri ve Kürdce anadilinde eğitimin de karşıtı paradigma, Kürdleri kurucu unsur olarak kabul etmiyor.
Kürd olarak kendilerini ilk yüzyılın kurucu unsuru görenler; kuruluş dönemine ve kendilerinin de günümüze dek yaşanan ve sonuçları ortada olan süreçlere atalarının iştirakini, katkısını, desteğini ve nimetlerini anıyor olabilirler.
Kürdler ilk yüzyılın kurucu unsuru değildir ve olamaz ancak ikinci yüzyılın kurucusu olmayı onuruyla ve varlığının gerektirdiklerinin yerine getirilmesi şartları ile belki kabul edebilir.
DEVA partisinin Kürdce anadilinde eğitim ve eşit vatandaşlık hakkı açıklamasının neden olduğu kriz, şiddetli olabilir. Önemli, özel ve orijinal bir çıkış yapan DEVA partisinin Kürd bireylerince takdir edilmesi, tarihsel haklılıktan kaynaklı cesaretini koruması için dayanışılması gerekiyor.
Seçmen Kürdlere önerimse, TBMM’nin ‘ortak kararı’ ile Kürdce anadilinde eğitimin anayasal güvence altına alınmasını belirtmesi ve beklemesidir. Her bir parti kendi kararını yazılı beyan ettiğinde Kürdce anadilinde eğitim başlatılması için önemli bir ilerleme sağlanmış olacaktır. Anadilinde eğitim masum ve haklı bir taleptir.
Kürdce anadilinde eğitime karşı yüzyıllık direnç, yasaklama ve hasar devam ederken, Kürd birey ve yapıları hala sessizliğini ve tepkisizliğini koruyor.
Kürdler kendi içinde yapabilir?
Kürd hareketi bu süreçte bir araya gelerek ortak cumhurbaşkanı adayı etrafında kenetlenebilir. Adayın Kürd olması ve bölgesinde yaşaması gerekmektedir. Aday, geçmişinde Kürdlüğü ve Kürd haklarını koruduğu için Kürd karşıtı paradigmanın eziyetini çekmiş ancak buna rağmen Kürdlüğünden ve coğrafyasının iddiasından ödün vermemiş, Kürd alanında kalarak Kürd yapılarından ayrılmamış olmak gibi kriterlere sahip olabilir. Aday, bu haliyle zaten Kürdlüğü ve Kürd haklarını temsil ediyor olacaktır. Böylece, Kürdlük görünür olacak ve Kürdler aday etrafında geçmişi, bugünü ve geleceği tartışıp, değerlendirebilecektir.
Milletvekilliği ve yerel yönetimler için ise aynı zeminde olmasına rağmen farklı bir yaklaşım ve dinamizm gerekmektedir.
Mevcut Kürdce anadilinde eğitim karşıtlığı seçmen Kürd toplumunu bir araya getirebilir çünkü devam eden Kürdce anadilinde eğitim karşıtlığı yakın geleceğin Kürdler için bir hak kazanımı getirmeyeceğinin de işaretidir. Kürdce anadilinde eğitim talebimizin ‘görmezden gelinmesi’ bile değil, ‘açıkça karşı çıkan’ iktidar ya da muhalefetin rejim tartışmalarını, kaygılarını öncelik haline getirmek zorunda değiliz.
Rol almak, imtiyaz edinmek ya da imtiyazını korumak, imtiyazını artırmak için Kürdlere ait olmayan gri alanda beklerken; bölgenin oyunu, kentlerini, anadilini, kültürünü, enerjisini, geleceğini pazarlayan, istismar edenler birgün inşai enerjisiyle, samimiyetiyle coğrafyasına, toplumuna dönecektir. Dönmelerini sağlamak için başlangıç yapmak gerekmektedir.
Kürd toplumunun rasyonel, sağ duyulu olmaya başlaması, kaybetmeyi durdurabilmesi için bölgemizdeki her bir dilin, dinin, kültürün ve yaşam tarzının temsiliyetini sağlayacak bir aday hepimize hem iyi gelebilir, hem bizi değiştirebilir, hem öğretebilir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.