SUSAMAM şarkısının klibinde yer alan rapçı Miraç, ‘HDP’lilerin şarkıyı paylaşmasından rahatsızlık duyuyorum’ dedi. Miraç bu cümlesinin sonrasında şunları ifade edecekti: “SÖYLEMEM GEREKİR. Şarkıda bulunan bir kişi olarak ve tamamen yoksulu, yetimi, mülteciyi, sokağı anlatan biri olarak aşırı uç siyasi kesimlerin, HDP ve FETÖ bağlantılı kişilerin şarkıyı paylaşmasından ve bundan nemalanmasından aşırı rahatsızlık duyduğumu belirtmeliyim.”
Sonra şunları söyledi: “HDP yerine PKK demek daha doğru olacak sanırım, sonuçta HDP hala aktif siyaset yapan bir parti…”
Miraç en son şu cümleleri kurdu: “Attığım tweetle Kürt vatandaşları ve herhangi bir partinin oy verenlerini kırmak gibi bir niyetim, düşüncem asla yoktu. Kırdığım tüm insanlardan özür dilerim. Ben de özgür bir insan olarak bazı parti ve ideolojilere uzak durma ve doğru bulmama hakkımı kullanabilirim. Şimdi tehdit ve baskılarınızı üzerimden çekin ve beni özgür insan haklarımla baş başa bırakın. ”
Kürdleri kırdığını Miraç’a hissettirebilme başarısı kimlere ait?
Kimi Kürdler Miraç’ın huzursuzluğunu belirten cümlesini doğru okudular ancak yanlı(ş) yorumladılar. Miraç’tan anladıklarını, anlamak istediklerini şöyle aktardılar: ‘Miraç Kürdlerin şarkıyı paylaşmasını istemiyormuş!’ Miraç açıklamasında ‘HDP, PKK ve Kürd’ ayırımına dikkat ederken ve sonrasında bu hassasiyetini açıklayan ve ‘yanlış anlaşılmayı durdurmayı!’ isteyen ek cümleler kurarken; bazı Kürdler bu yetilerini yitirmişlerdir ve çarpık bakışları ile olayları yorumlama ve yönlendirme çabalarına devam etmektedirler.
Diğer taraftan, grubun SUSAMAM şarkısında Kürdlerden, Ermenilerden ya da tarihsel trajedilerden bahsetme zorunlulukları yoktur. Sitem edilebilir ancak grup bu yüzden suçlanmamalı, kınanmamalı. Kürdler, demokrat ya da doğrusu ‘kendilerine yakın hissettikleri, düşündükleri’ kişi, grup, dernek, vakıf, parti vb gibilerden ‘Kürdleri de görmelerine dair’ beklenti içinde olmaktan, beklemekten vazgeçebilir; kendi sorunlarını kendileri dile getirip kendisi çözmeyi denemeye çalışabilir.
Miraç’ın yazdıklarından bazı Kürdlerin ve Kürd dostlarının meseleyi ‘Miraç’ın Kürdlere karşı’ olduğu noktasına bağladığı sonucu çıkıyor. Gerçekten de sosyal medyada çoğu Kürd, Miraç’ı Kürd düşmanlığı ile andı, suçladı. Halbuki, Miraç açıkça ifade etmişti: ‘HDP’lilerin şarkıyı paylaşmasından rahatsızlık duyuyorum’ Bu cümlede Kürd kelimesi geçiyor mu? HDP demek Kürd demek mi? Bir aktivist olan Miraç, HDP ile Kürdleri kastetmediğini açıklamak zorunda kalıyor.
Miraç’ın açıklamasında geçen ‘HDP’ kelimesini ‘Kürd’ olarak gören kişiler Miraç’ın açıklamalarının ardından ‘Miraç HDP ile Kürdleri kastetmemiş, ben çarpıttım ve bundan dolayı hem Miraç’tan hem de Kürdlerden özür diliyorum’ dediler mi? Hayır, neden çünkü Miraç yazdıklarının ne anlama geldiğini bilen dürüst, eleştirilere duyarlı, eleştirilere uygun tepkiyi verebilen ve saygılı biri olduğunu göstemiştir. Demek ki, Miraç’ın sözlerini çarpıtanların Miraç’tan öğrenecekleri çok şey olmalıdır.
HDP’nin Türk seçmenleri Miraç’ın ilk açıklamasını ‘Türklere (yani halklara) yapılmış bir saygısızlık’ olarak anlamadı da, HDP’nin Kürd seçmenleri açıklamayı ‘Kürdlere karşı yapılmış’ olarak neden algıladı ve yansıttı? Meselenin odak noktası tam da şudur; Kamuoyuna, ama özellikle Kürd kamuoyuna, HDP’nin Kürd partisi olduğunun, Kürdleri temsil ettiğinin, Kürd siyasi hareketi olduğunun öğretilmesidir. ‘Kürdler adına HDP karar verebilir, HDP Kürd halkıdır, HDP tektir, Kürd ve HDP aynı şeylerdir’ algısı yaratılmaya çalışılmaktadır. HDP ise ısrarla Kürd partisi olduğunu kabul etmemekte, buna direnmekte, ‘Kürdler de bize oy veriyor’ demekte ve ısrarla benzer açıklamalar yapmaktadır.
Herhangi bir partinin Kürdlerin içinde politika yapmasına itiraz eden olamaz; ancak itiraz teori, söylemler, pratiğin sonuçlarının bütünsel olarak ‘algı ve etkileri’ ile uyuşmazlığınadır, hakikatin çarpıtılmasınadır. Yaşanan ne ise, o olduğu gibi tartışılmalıdır.
CHP, MHP ya da AKP eleştirisi yapılınca kimse Türkleri eleştirdin dememektedir ancak HDP eleştirisi yapılınca bazı kişiler hemen konuyu ‘Kürde saldırı’ noktasına getirmektedir. Bu, basit bir çarpıtma değildir; belli bir Türk politik hattının söylemidir. HDP’nin Kürd merkezli politika yapmadığını, Kürdleri temsil etmediğini, Kürd tarafı olmadığını Kürdlerin bir kısmı bile kabullenirse ve buna uygun davranırsa; HDP’ye oy veren, sempati duyan Kürdler HDP’ye karşı en azından bu kadar sahiplenici olmayı bırakacaktır.
HDP’yi oluşturan, yönlendiren ve demokratik dönüşümü amaçlayan bu Türk HDK hattının temsilcileri çoğunluğu Kürd seçmene ait olan oyla seçilmekte, o Kürd oylarının verdiği somut güçle politika öne sürmekte, Kürdün canı ile direnmekte; Kürdün ‘istikrarlı’ tavrına güvenerek planlar yapmakta, kendi ideolojileri salonlarda, sokaklarda ve cezaevlerinde Kürd varlığı ve Kürd sesi ile yankılanmaktadır. Kendi öz ‘oy’ sayısıyla ve ‘kitle’ gücüyle avuçlarındaki bu ‘araç’ kaybolursa geriye ne kalır? İhtiraslarını gerçekleştirebilecek aracı yitirdiklerinde ne halde olurlar bilemem ancak, geriye kendini koruyabilen ve geliştirebilen modern Kürd toplumu için güçlü bir çıkış dönemi fırsatı doğacağından eminim.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.