Politik rehber olduğu iddiasındaki AKP, CHP, HDP ve MHP ya da diğer grup ve bireyler sadece kendi seçmenlerini değil tüm seçmenleri, tüm toplumu korur. Ancak 6-8 Ekim, hendek süreci, bomba yüklü araçların patlatılması esnasında ve sonrasında da gördüğümüz gibi Kürdler bu koruyucu tavrı hiçbir zaman hiçbirinden göremedi. Bunun yabana atılmaması, unutulmaması, bilince çıkarılması ve hesabının sorulması gerekiyor. Demokrasilerde hesaplar seçimlerde sorulur.
HDP, AKP ve CHP'nin bölgemizdeki il ve ilçe teşkilatları, milletvekilleri, 6-8 Ekim ve hendek sürecinde pasif ve seyirci kalan parti merkezleriyle aralarına mesafe koyabildi mi? Hayır'ı savunan CHP ve HDP de süreçte hendeklere izin vermemeli, engel olmaya çalışmalıydı. Bizi umursamadıkları için de sandıkta geçersiz oy, bu partiler için iyi bir faturadır.
İttihatçıların, Kemalistlerin, milli görüşçülerin, milliyetçilerin ve tüm kesimlerin bir odağı, bir kazanımı, bir pozisyonu var ve onu koruma telaşındalar, bu nedenle Hayır ya da Evet diyorlar. Bu da en doğal haklarıdır. Peki Kürdler ne istiyor, neyini koruyor?
Referandum sürecinin en pasif ve etkisiz kesimi Kürdlerdir. Evet, Hayır ve Boykot eğilimi de aynı ruh halini yansıtıyor; mecburiyet, kapılmışlık, talepsizlik, pasiflik..
Evet, Hayır ve Boykot diyecek olup da talep ve endişelerinden vazgeçmeyen ve bunları dile getiren Kürd seçmen sayısı muğlaktır, belirsizdir. Bir Kürd sıradan bir vatandaş olarak oy kullanacaksa böyle olması doğaldır. Ancak Kürd toplumu ve hakları için oy kullanılıyorsa ortada bir gariplik var demektir.
Evet, Hayır ve Boykot; HDK, HDP ve DBP’nin çökmüş ‘kuruluş amacı, anlayışı ve hedeflerini’ de onaylamak, tekrar diriltmek anlamına gelir. Geçersiz oy bu anlayışın üzerinizdeki etkilerinden sıyrılmamıza da yardımcı olacaktır.
Kürd Meselesi apaçıktır ve Kürd Meselesi’nin çözümü için Kürd temsiliyeti şarttır ve geçersiz oy bu temsiliyetin bilinçli, uzlaşmacı ve demokratik zeminini oluşturmaktadır.
Öncelikle, kendimizi ve taleplerimizi ortaya koyarak etkili ve güçlü bir hat oluşturabiliriz. Bu hattı oluşturmadan yapılan her tartışmanın ve her parlak fikrin, önerinin bir anlamı olmamaktadır ve bundan sonra da olmayacaktır. Bu nedenle, bu yazıda Boykot, Evet ve Hayır tartışılmayacaktır. Son beş seçimde 26 ilimizin seçim sonuçlarını gösteren tablolar yoluyla ‘geçersiz oy’ seçeneği üzerinde durulacaktır. Sayısal veriler ysk.gov.tr adresinden edinilmiştir. Bölgemiz dışında ve yurtdışında yaşayan Kürd seçmenler de bu tartışmaya dahildir.
Son beş seçim: 1 Kasım 2015 Genel, 7 Haziran 2015 Genel, 7 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı, 12 Haziran 2011 Genel ve 2010 referandum seçimlerini ifade eder. Bölgemizdeki seçmen sayısı Türkiye’nin toplam seçmen sayısının yaklaşık %18’idir.
Tablo 1, son beş seçime göre bölgemizde yaşayan seçmenin sandığa gitme, gitmeme ve geçersiz oylarının toplamdaki sayılarını verir. Geçerli oy ve sandığa gitmeme yanında, geçersiz oy sayılarının çok çok düşük olduğu Tablo 1’den görülebilir. Bu sayılara göre seçmenlerimizin çok az kısmı (bilerek ya da yanlışlıkla) geçersiz oya neden olmaktadır.
Örneğin, son seçimde 9 milyon 803 bin seçmenden 1 milyon 533 bin seçmen sandığa gitmezken, 158 bin seçmen geçersiz oy kullanmıştır. Yüzdeyle ifade edilirse toplam seçmenimizin %15.6’sı sandığa gitmezken, %1.6’sı geçersiz oy kullanmıştır. Aradaki fark barizdir ve hangisinde sergilenen duruşun daha anlamlı ve etkili olduğu ortadadır. Oran tersine dönse ve hattageçersiz oy daha da artarsa; geçerliği olan ve görmezden gelinemeyecek bir huzursuzluk ortaya çıkacaktır.
Tablo 2 son iki seçim için yurtdışı sayılarını gösterir.
Tablo 3, son beş seçimde 26 ilimizde sandığa gitmeyen seçmenin sayılarını gösterir. Sayıların yüksekliği dikkat çekecektir. Hangi seçmenin neden sandığa gitmediği bilinmediği için sandığa gitmeyen sayının tamamı Boykot olarak değerlendirilemez ve bu nedenle belirsizdir, zeminsizdir.
Sandığa gitmeyen seçmenin yıllara göre değişkenlik göstermesi ve sayıların yüksekliği, sandığa gitmemenin ciddiye alınması gerektiğini işaret eder. Sandığa gitmemenin seçim sonrasında bir karşılığı olmadığı, olamayacağı daha önceki yazıda tartışılmıştı. Ayrıca, geçersiz oyların geçerli oy ve sandığa gitmeyen sayılarına göre ihmal edilecek kadar önemsiz olduğu sonucu öne sürülebilir. Örneğin 1 Kasım 2015 seçiminde 26 kentimizdeki geçerli oy sayısı 9 milyon 8 yüz bin iken, sandığa gitmeyen seçmen sayısı 1 milyon 533 bindir. Bu sayıya karşı geçersiz oy sayısı 158 bindir ve ihmal edilebilir. Bu ihmal edilirliğin üzerinde durulursa ve güçlendirilirse bize siyasal bir zemin sağlar. Ancak geçersiz oy sağlam ve savunulabilir bir zeminidir çünkü bölgemizi yansıtır.
Geçersiz oy sayıları 26 il için toplandığında 150 bin sayısını verse de, illere tek tek bakıldığında sayıların çok az olduğu Tablo 4’ten görülebilir. Geçersiz oy il başına %0.88 ila 2.64 arasında seyreder. 26 ilin ortalaması ise %1.6’dır. Son seçimde Dersim’de 554 seçmen geçersiz oy kullanırken, bu sayı Sivas için 4860 (%1.78), Hakkari için 2.610’dır (%1.01). 958 bin 170 seçmeni olan Diyarbakır için ise 23 bin 521 (%2.45) olduğu Tablo 2’de görülebilir. 2014 seçiminde ise Diyarbakır’da geçersiz oy miktarı 10 bin 968’dir (%1.18).
Tablo 5 ise Boykot ve geçersiz oy yüzdelerini birlikte verir ve yukarıda tartışılanı netleştirir.
Elbette 26 il dışında yaşayan Kürd seçmenlerinin de geçersiz oy’a yönelmesi oralarda da kendisini tartışmasının ve tartıştırmanın yolunu açacaktır.
Geçersiz oy önerisi referandum için geçerlidir. Genel ya da yerel seçimlerde bu yaklaşım tekrar gözden geçirilmelidir.
Geçersiz oyun sayısal azlığı hatta önemsizliği bize hemen hemen boş bir alan, sağlam bir dayanak ve savunulabilir bir zemin sağlar. Tabloda yer alan geçersiz oy sayısının 16 Nisan’da artması bu alana Kürdi bir vücut ve ifade kazandıracaktır. Bu vücut ve ifade,‘demokratik Kürd hattının’ kendisini somutlaştırmasından ve cesaret bulmasından başka bir anlam taşımayacaktır.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.