Kürdlerin oranı yüksek bir kesimi düzen, sistem partilerine oy veriyor. Düzenin, sistemin partilerine dağılan bu Kürd oylarına ‘anahtar oy’ ya da ‘belirleyici oy’ adı veriliyor. Bu adlandırma genellikle doğrudur da; tıpkı, çağrıldıkları için yeniçeri ordusuna desteğe giden Kürd mirlerinin, beylerinin, aşiretlerinin (bazen) belirleyici durumu gibi ya da son İBB başkanlığı seçiminde olduğu gibi.
Bahsedilense gerçekte; tarihsel, pasif ve karşılığında lutfedilenin (sayısı az bir KürT zümresinin kendi içinde gücüne ve ‘dıştan bahşedilen itibarına’ göre) pay edildiği ticari, idari ve itibari bir ilişki. Yani, anahtar/belirleyici ‘KürT’ etkisi/oyları denilen aslında güçlenen, tıkanan ya da toparlanamayan sistemin dengeye gelmesi/dengenin dağılması için verilen somut destektir. Benzer durum örneğin 1990’da da geçerliydi ancak o yıllarda bu duruma ‘KürT oyları’ denilmiyordu, günümüz kullanımı için yerinde olmayan bu nitelemeyi en çok da ‘KürT oyuna ve KürT dostuna’ sahip olanlar ısrarla ve yüksek sesle kullanıyor. Bu kapsamdaki Kürd seçmen de bunun bir parçası olmaktan şimdilik hoşnuttur.
Bölgesinde yaşayıp da AKP’ye oy veren Kürdler ile HDP’ye, CHP’ye, MHP’ye oy veren Kürdler seçmen olarak birbirine eşdeğerdir yani sistemseldir ve de bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Bölgesinde yaşayan ve AKP’ye oy veren Kürd seçmen nasıl AKP’nin geleceğini belirleyen bileşenlerden biri ise, bölgesinde yaşarken HDP ve CHP’ye oy veren Kürdler de bu partilerin ve rakiplerinin geleceğini belirleyen bileşenlerdendir. Düzen/sistem partilerinin dediğini, işaret ettiğini çoğu Kürd seçmen yerine getiriyor; bunda, yani yüzlerce yıllık tarihsel süreçte şekillenmiş/öğretilmiş/kanıksatılmış bilgi, algı, yaklaşım, tutum ve reflekste bir terslik yok! İsteyen istediği nedenle istediğine oy verir ya da vermez; kimseyi de ilgilendirmez.
Bazı partileri sistem ve sistem partileri karşıtıymış gibi yansıtmak hem yanlıştır hem de ‘devrimcilik’ anlamına gelmemektedir, örneğin siz HDP’ye, DBP’ye, Deva, Saadet ya da TİP’e oy veriyorsanız bir devrimci değil, çok çok belki dönüştürücüsünüzdür. Sistem içi her parti sistem partisidir. Örneğin ben devrimci değilim ama kısmen dönüştürürücüyüm; ama daha çok büyük sorunlar yaşayan bölgemin inşacısıyım. İnşacı olduğum için de bildik devrimcilik fikrine, yaklaşım ve pratiğine net karşıyım. ‘Devrimcilik’ adı altında içimizde yer tutmuş bu tür bir gericiliğin ancak zaman içinde ve engellenemeyecek yeni iç politikalarla sönümleneceğini öne sürüyorum. Bölgemizde zor, zorbalık, dayatma, şiddet, hakaret, nefret, dışlama, görmezden gelme gibi alışkanlıklardan kurtulması ve yeni, kapsayıcı, inşa temelli bir yaşamın temellerinin atılmasını savunuyorum.
Ankara’nın şimdisinde ve geleceğinde etkide bulunmak, ‘anahtar’ olmak, ‘belirleyici’ olmak ve bunun için düzen/sistem partilerine oy vermek kimi Kürdleri heyecanlandırıyor. Bu bir sorun ya da kınanacak, ayıplanacak, eleştirilecek bir durum değil.
Ankara’ya düşman değilim. Ankara’nın, İstanbul’un ve Türk toplumunun zayıflamasında, kaybetmesinde niyetim, payım olsun istemiyorum. Bölgesi dışında yaşayan toplumumuzun da incinmesini, zorlanmasını, kendi toplumuna yabancılaşmasını, aslını inkar etmesini istemiyorum. Ankara kaybederken bölge güçlensin istemiyorum, herkes kazansın istiyorum. Bölgemin güçlenmesinde, zenginleşmesinde, çağcıllaşmasında etkim, payım, desteğim olsun istiyorum. O halde dengeleri bölge lehine etkileyecek, mevcut sistemi ve partileri bölge lehine adımlar attıracak bir güç olmalıyım, ama değilim! Sistem içindeyim elbette ama derdim bölgem. Bölgemi odağında tutan kendi sistemimin fikri çekirdeğini mevcut sitem içinde açıktan, yasal dayanaklarla ve hakkaniyetle oluşturmaya çalışıyorum.
Seçmen olarak oy veren, hizmet bekleyen bölge toplumunun açık ve dobra kriterleri olmalıdır. Bu kriterler, toplumun kendine özsaygısını güçlendirmeli ve elindekini artırmayı sağlamalıdır. Eğer bir parti her açıdan geri kalmış bölgemizin yaşantısını değiştirecek, benliğini görünür kılacak somut vaadlerde bulunmuyorsa; varlığının ve haklarının adıyla sanıyla anayasal güvencesinden bahsetmiyorsa o partiye oy vermeli miyim? Oy verecek parti yoksa ne yapmalıyım?
Diretmemiz gereken, partiler ya da ittifaklar kazanırken bölge toplumunun da somut kazanacaklarını seçim öncesinden açıklıkla bilmemizdir.
Belirleyici oyların desteğiyle dönemine özgü kilit içinde dönen herhangi bir anahtarın açtığı herhangi bir kapının arkasında adıyla, diliyle, kültürüyle, tarihiyle bölge toplumuna yani kendimize erişebileceğimizden emin olabilmemizin zamanı geldi. ‘Öncelikle bölge’ demenin zamanı geldi. ‘Bölge yok sayılıyorsa oy da yok!’ diyebilmeliyiz.
Bölgenin şimdisine ve geleceğine etkide, katkıda bulunmak isteyen bireylerimiz heyecanla, nazikçe ve gönüllüce bu seçim sürecine dahil olmalı ve emek harcamalıdır.
Not 1
Bölgesinde yaşayan toplumun haklarını ve her alanda geri kalmışlığına itirazını odağına alarak seçime girmeye hak kazanmış mevcut parti olmadığına göre; oluşacak ortak talep karşılık bulamadığında ‘geçersiz oy kullanma önerimi’ tekrar ediyorum.
Gereçsiz oy sandığa giderek oy pusulasını geçersiz kılmayı gerektirir. Geçersiz oy, “Bizim sistemle bir sorunumuz yok; ancak, bölgemizi, bölgemizin haklarını ve bölgemizin yoğun sorunlarını kabul ve telafi etmeyen sistemle ve partilerle sorunumuz var” demektir. Geçersiz oy sistem içinde meşru bir sistem oluşturma gayretinin bir aracıdır.
Not 2
Oy kullanmama geçersiz oydan biraz farklı bir yaklaşımdır.
Not 3
Elbette geçersiz oy kullanma önerim bölgesinde yaşayan Kürd seçmen için geçerlidir. Bölgesi dışında yaşayan Kürd seçmenlere farklı bir yaklaşım, söylem ve yöntem önerilebilir, önerilmelidir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.