Ermeniler kaplumbağaya benzetilir. O kadar trajediden sonra başa gelen ya da hissedilen bir tehdit karşısında duraksamaksızın kabuğun içine çekilmek! Yitik Kuşlar filmi de o lanetli geçmişi yansıtmayı deniyor. Film, izleyiciyi kaplumbağa kabuğunun içine sığdırmaya çalıştığı, olanları oradan seyrettirdiği hissine neden oluyor. Halbuki, ortada kabuk filan yok. Evet tehdit hiç ortadan kalkmadı ama sanal kabuğun da kimseyi korumadığının anlaşılmış olması gerekiyordu.
Karin Karakaşlı’nın “Sahi Bu Kuşlar Neden Yitti?” başlıklı yazısını okumak gerekiyor. Karakaşlı filmi içtenlikle değerlendirmiş ve yerinde tartışmış. Bu tartışmaları yönetmenlerin dikkate alması ve kendilerini katması da çok faydalı olacaktır. Eleştirilerin, filmi ortaya koymak için canla başla ve yıllar süren emekle didinenlerin gelecekteki işlerine olumlu katkı sağlayacağı şüphesizdir. Yönetmeler dikkat ederlerse eğer, filmin merkezini ve yörüngelerini eleştiren pek çıkmadı. Bu, başlı başına bir endişe kaynağıdır, olmalıdır ve film ekibi dahil hepimizin amacı köstebekleşmeye karşı durmaktır. Gün ışığından çekinmemek gerekiyor.
Filmin müzikleri için Gomidas’ı ve Gomidas etkisini Halide Edip Adıvar’ın şu yorumu ile anmak istiyorum: ‘‘Gomidas şarkı söylerken, Allah onu dinlemek için yeryüzüne inerdi.’’
Filmin can sıkıcı taraflarından biri tehcire gerekçe öne sürülen ayin sahnesiyken, diğeri son sahnede tehcire uğramış ilk kafilenin tümünün ‘sağ salim’ Halep’e ulaştığı bilgisi idi. Erkeklerin nerede olabileceğine film hiç dokunmuyor. ‘Sağ salim’ Halep’e ulaşan kafileler hemen çocuklarını bulma çabasına girişiyorlar. Yine enteresan bir sahne olarak çocukların hemen hemen tümü hem bulunuyor, hem de yine sağ salim annelerinin yanına ulaştırılıyor. Film böylesi bir mutlu sonlu masalsı bir dünya yaratarak çocukları da filmi izlemeye davet ediyor.
Yönetmen Aren Perdeci film için ‘Bir arkeoloğun yaptığı gibi büyük bir kayadan bir kesit aldık ve onu en ince ayrıntılarıyla işledik. Bizim taşımız çocukların vizyonuydu burada, o kesiti mikroskobik detaylarla vermeye çalıştık.’ diyor. Bunu dediyseniz filmin de en ince detaylarıyla tartışılmasına karşı hazırlıklı olduğunuzu ilan ediyorsunuz demektir.
Yitik Kuşlar, Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün maddi katkısını alarak Ermeni tehcirini anlatan ilk film olma unvanını da taşıyor. Konumuzla ilgisi olmasa da; Raymond H. Kevorkian, örtmece sanatını kullanmanın püf noktasını ‘Biz suçlular, sizin masum olduğunuzu kabul ediyoruz.’ olarak özetler.
Yitik Kuşlar’a dair tarihsel gerçeklik, açıklık tartışmalarının doğrudan muhatapları filmin tarih danışmanları olan Yetvart Tovmasyan ve Vahé Tachjian olsa gerek. Filmin senaryosunu ve yönetmenliğini üstlenen Aren Perdeci ve Ela Alyamaç tarihsel netleşme konusunda bu iki kişiyle yoğun temas halinde olduklarını ifade ediyorlar. Bu nedenle, filmin tarihselliğindeki huzursuzlukları tartışırken bu tartışmaya tarih danışmanlarını da davet etmek, daha doğrusu kendiliklerinden katılmalarını beklemek gerekiyor.
Filmin yönetmeni sevgili Aren Perdeci ve Ela Alyamaç’ı Diyarbakır’a filmi sırf biz dostlarıyla izlemeleri için davet ettik ve bizi kırmadılar, gelmelerini bekliyoruz. Yitik Kuşlar filmini kendileriyle izleyip film hakkında sohbet etmek için sabırsızız.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.