HDP’lilerin gözaltına alınması Kürdlere ve Kürdlüğe yönelik değildir. Açıklanan gözaltı nedeninde de Kürd olmak ya da Kürdlük yoktur. Kürd partisi olmadığını, Kürd temsiliyetini odağına almadığını açıkça ilan etmiş HDP’ye Kürdler sırf Kürdlük yüzünden destek vermemelidir. Bir Kürd gözaltılara karşı HDP’ye destek vermek istiyorsa, HDP’nin Kürd partisi olduğunun, Kürdleri temsil ettiğinin haricinde gerekçeler ileri sürmek durumundadır.
Elbette gözaltılara sevinmek mümkün değil. Ancak, kimi HDP’lilerin gözaltına alınması Kürd halkının kazanımlarını toptan yok emek anlamına gelmemektedir. Gözaltılar olsa olsa, HDP’nin Öcalan’ın projesi olduğunu beyan eden, Öcalan’ı önderlik ve Kandil’i barışın merkezi ilan eden HDK/HDP çizgisinin kazanımlarını geriletebilir ya da belki de güç kazandırabilir. Belki de HDP ile daha farklı planlar vardır, bilemiyoruz. Belki de gözaltılar bir zamanlamanın eseridir. Belki de 12 Eylül’ün toplumla kimi yapıların bağını koparma deneyimi günümüze uyarlanıyordur.
Kazanım denilenler Kürdlerin kazanımları değildir, aksine “bedel ödemek” denilen Kürdlerin kayıpları (mal, can, sürgün, yoksulluk) ya da Kürdlerin kazanmaması üzerinde cisimleşmiştir. (Kürdçeye açılan her resmi alana ve bunu değerlendirmek isteyen kişi ve kurumlara karşı tutumlar, statü karşıtlığı ya da kepenk kapatmalara, okul boykotlarına, sokak eylemlerine davete, 6-8 Ekim’e, hendeklere ve Güneye yaklaşım)
Açıkça, tıpkı hendekler gibi 6-8 Ekim olayları da suçtur ve eğer halen tutuklu olan ya da gözaltına alınan HDP’lilerin 6-8 Ekim’de onayları, payları, çağrıları, dahil oluşları, etkileri yoksa, bunu mahkemede dünyanın gözü önünde kanıtlayacaklardır. Bu gözaltılar ve yargılamalar o döneme ait, eğer varsa, daha farklı gerçeklerin ortaya serilmesine de aracılık yapabilir. Dikkatle izleyeceğiz. Ancak, emin olduğumuz gerçek; HDP’liler Kürd oldukları, Kürd haklarını talep ettikleri için gözaltına alınmadıklarıdır. HDP her sıkıştığında Kürdleşmekte, rahatladığında ise bunu unutmaktadır. Bu nedenle, kimse bizim karşımıza Kürd desteği ya da Kürd birliği sözleri ve talepleri ile çıkamaz.
Oysa ki, kendi coğrafyasında yaşayan Kürdlerin tabi olduğu devleti yıkmak, hükümet düşürmek, zayıflatmak, değiştirmek, dönüştürmek, etkilemek gibi gayreti olmamalıdır. Statü ve haklarının derdinde olan, coğrafyasında yaşayan Kürdler sivil, açık, yalın ve şeffaf açıklama ve tutum sergilemelidir. Kürdler dünyaya coğrafyasından bakmalı, ilişkilerini coğrafyasının temsiliyeti ve refahı esasıyla kurmalıdır. İllegaliteye ve şiddete alan bırakılmamalıdır.
Coğrafyasında yaşayan Kürdleri muhalefete hapsetmek/zimmetlemek, bölge gerçeğini silikleştirip Kürdleri seçmen statüsüne indirgemek, oylarımızı iktidar çekişmelerinde pazarlık unsuru olarak tartışmak varoluşumuzla, benliğimizle, iddiamızla örtüşmeyen durumlardır. Dünyayla benliksel ilişki kurabilmek, dünyanın da bizimle benliksel ilişkisini getirir. Bu saygıdeğerdir.
HDP’nin önceliği Kürdler olmadığı gibi, büyük Kürd nüfusunun önceliği de HDP değildir. Kürdler artık tüm enerjilerini kendi coğrafyasına vermelidir. Coğrafyasında yaşayan Kürdler yöresinin ekonomide, sosyal alanda ve eğitimde güçlenmesi için çaba harcamalıdır. Kürdlerin coğrafyasında yaşamaya devam etmesi yani coğrafyasını terk etmemesi için sosyal projeler, girişimlerde bulunulmalıdır. Bireylerimizin dış göçü durdurulmalıdır, göç edenlerin geri dönmesi için çabalanmalıdır. Sosyal yaşantıdaki aksaklıklar ve eksiklikler giderilmelidir.
Sorunlarımızı çözemememizin kökeninde düşünsel ve kitlesel olarak odak oluşturamama engeli olduğunun bilincinde olan Kürdler bunu aşmak için, somut bir hedef olarak, coğrafyasındaki yerel seçimlere kilitlenmelidir. Önümüzdeki seçim dönemine dahil olma amaçlı girişim bölgesel olarak tekrar denenecektir. Coğrafyasında yaşayan Kürdlerin bu tür sivil demokratik girişimin HDP, MHP, AKP ve diğer tüm partilerle mesafesi eşit ve ilişkisi eşdeğer olmalı; içerideki ve dışarıdaki tüm çalışmalarını coğrafyasının refahının ve huzurunun artırılması amacıyla şeffaflıkla, açıklıkla yürütmelidir.
Bölgesel güçlenmeyi HDP’nin sağlayabileceğini ya da bölgesel güçlenmenin ancak ve ancak HDP’den kopanların, ayrışanların kuracakları yeni bir yapıyla sağlanabileceğini öne sürenler Kürdleri acizmiş gibi gören ve gösterenlerdir. Bunun mümkün olmadığını bu çizgiye bu samimi amaçla dahil olmuş ve ancak sonuçta elindekileri de kaybetmiş Kürdler bilir. Bölgesel güçlenmeyi ancak ve ancak coğrafyasında yaşayan Kürdler sağlayabilir.
Denemekten, çıkış aramaktan vazgeçmemek lazım. Başka yapıların yıpratılması ya da daraltılması üzerine plan yapanlardan ve/veya görünmez bir elin sihirli dokunuşunu bekleyenlerden uzak durmak gerekmektedir. İnisiyatifsizliğe, tembelliğe, pasifliğe yönlendiren her anlayışı uzak tutmak gerekmektedir.
Dönem, modern bireylerin özgün bir çıkış için modern yöntemler ve talepler dönemidir. 19. ve 20. yüzyılın anlayışı ve yaşantısı 21. yüzyılda çalışmaz. Günümüze ait bilinç düzeyi coğrafyamızda yaygınlaştıkça geçmişimizin olumlu ve olumsuz yanlarını değerlendirmemiz daha sağlıklı olacaktır.
Coğrafyasında yaşayan Kürdler kendi sorunlarını kabullenip, tanımlayıp çözmek için bir araya gelip harekete geçtiğinde coğrafyamızın günü değişecektir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.