Hakem olması ya da hakem heyetinde yer alması için davet edilen kişinin milliyeti, dini, mesleği, cinsiyeti, yaşı, maddi durumu ölçüt değildir. Önemli olan o kişinin toplumunu tanıyan, adil, tarafsız, ılımlı, tutarlı, dikkatli, hassasiyetleri gözeten biri olabilmesidir.
Şeyh Abdulkerim Çevik de sakin kişiliği, mütevaziliği, nezaketi, öngörülü ve yapıcılığı ile bilinen biriydi. Dedelerinin Said-i Kurdi’yi yetiştirmiş olmasından ya da kendisinin de iyi bir müderris olmasından ziyade; o iyi bir insandı. Bir aile içindeki anlaşmazlığı gidermesi için aynı ailenin üyelerince tavsiyesine başvurulan Norşin’li Şeyh Abdulkerim Çevik, 19 Ocak 2020 günü, tavsiyesini kabul etmeyen kişi tarafından Norşin’de ders esnasında öldürüldü.
Pişta wan dane dinyayê û bere wan dane xwe..
Şeyh Abdülkerim Çevik, hakem görüntüsü altında meseleye bir tarafın lehine ya da bir taraf zarar görsün ya da zarar görmesin diye dahil olmamıştır. O deneyimlerle emin olunmuş tarafsızlığı, kurallara uygun ve vicdanları gözeten tavsiyeleri nedeniyle davet edilmiştir ve o da davete icabet etmiştir. Bir kişi bir meselede hakem olduğu zaman dokunulmazlığı da kabul edilmiş demektir. O, dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir hakem gibi; tarafların silahlandığını bile bile, doğrulmuş silahların tam ortasına yerleştiğini bile bile, parmakların tetikte hazır olduğunu bile bile meseleyi çözmeyi kabul etmiştir. Ayrıca, bir hakemin ya da arabulucunun tavsiyesi tartışılmaz, mutlak değildir. Bir hakemin tavsiyesi benimsenmezse bir başka hakeme başvurmak da bilinen bir yöntemdir. Ama hakemin öldürülmesi rastlanmış bir durum değildir.
Abdulkerim Çevik’in katledilmesi, kendini kaybetmiş birinin neden olduğu bir kıyamettir. Basına yansıyan ifadesinde ‘terör örgütüne destek verdiği için şeyhi öldürdüğünü’ belirtiyor ancak bu sözlere inanmak mümkün değil (https://www.cnnturk.com/turkiye/naksibendi-seyhinin-olumun-ardindaki-sir-perdesi-aralandi).
Kim olursa olsun cinayete komplo teorileriyle yaklaşanları da ciddiye almamak gerekiyor. Cinayetin nedenini ve sonucunu çarpıtarak, herhangi bir toplumda, toplulukta olduğu gibi bizim kültürümüzün de bir parçası olan hakemliği farklı statü gibi, hegamonik tezahür gibi göstererek bazı dini cemaatlerimize kayyım atanmasını talep eden, her meseleyi toplumumuz aleyhine fırsata çevirmek isteyenler de olacaktır (https://www.dikgazete.com/cubbeli-konustu-bitlis-guroymak-ta-naksi-kurt-seyhi-olduruldu-makale,2083.html). Bu yaklaşım zihnimizi meşgul etmemelidir, bu zaman kaybıdır, çünkü Abdulkerim Çevik, yüzlerce yıldır dinsel yaşamla yoğrulan ve siyasallaşmamış bir çevrenin siyasallaşmamış bir üyesidir.
Sol militarizm ve siyasal İslam mevcut geleneksel kültürümüze zarar verdi ancak yok edemedi, yıkamadı. Bir zamanlar feodalite, şeyhlik sistemi, bağımsız medrese, bağımsız cemevi karşıtlığı ya da dönüştürülmesi adı altında toplumsal yapılanmamıza, geleneklerimize, değerlerimize yapılan saygısızlıklar, şiddetli saldırılarla dejenerasyon, toprak terkleri, asimilasyon, kriminalleşme bir başka koldan arttı. Bu girişimlere kapılan kimi insanlarımızın zihin ve duygu dünyası çarpıklaştı, ve nihayetinde kendi toplumuna yabancılaştı, düşmanlaştı.
Biz Elegez’de, Hakkari’de nasıl yaşıyorsak Adana’da, İzmir’de, Berlin’de, New York’ta da öyle yaşarız. Gericiliğe, ırkçılığa, ayrımcılığa karşı olan toplumumuz geleneksel kurumlarımızı, bu kurumların temsilcilerini dışlamadan modern yapılanmasını sürdürmektedir.
Zihnimizi meşgul etmesi gereken, bu cinayetin toplumumuzda devam eden çürümenin, yozlaşmanın, değerlerin yitiminin yeni bir aşamaya geçişinin delili olmasıdır. Kendimizi tartışmanın, kabullenmenin zamanıdır. Topraklarımızın terk edilmesi, ettirilmesi bir çözüm, bir ceza olarak benimsenmemelidir. Toplumumuz kendi sorunlarını kendi içinde çözebilmeli; utanmayı, yüzleşmeyi ve arınmayı bölgemiz içinde sağlayabilmelidir.
Toplumumuzun binlerce yıllık emeği olan taziye, düğün ve hakemlik kurumlarının sahiplenilmesi, güçlendirilmesi ve geliştirilmesi hepimizin sorumluluğudur.
Hakem öldürmek yazılı olmayan kurallarımızın, örfi adetlerimizin değersizleştirilmesidir. Hakem öldürmek kıyamettir, tarihimizde ilk ve son olmalıdır. Basit bir olay denilerek geçiştirilirse, önlenemez yıkımlara yol açar.
Sadece bir sivilin yine bir sivil hakemi öldürmesi değil, herhangi bir sivilin sivili öldürmesi de kıyamettir. İnsanlarımız çocuklarına, torunlarına, kardeşlerine, etrafındakilere, öğrencilere şunu belletmeli, her fırsatta anımsatmalıdır: (meşru müdafa hariç) kimseyi ÖLDÜRMEYECEKSİN!
Abdulkerim Çevik’leri öldürmeyeceksin!
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.