Seçimden sonra KHK’lı olduğu gerekçesiyle Bağlar belediye başkanlığı % 70.34 oy alan HDP’li adaya değil, % 25.46 oy alan AKP’li adaya verilmişti. Partisi ve onun adayı Hüseyin Beyoğlu görevin böylesini kabul etmekte tereddüt etmedi. Üyelerinin 30’u HDP’li, 7’si AKP’li olan bir meclise başkanlık yapan Beyoğlu, daha önce AKP il başkanlığı yapmış olan ve son seçimde AKP’den meclis üyesi seçilen Muhammed Akar’ı belediye başkan yardımcısı yaptı.
Başkan yardımcısı Muhammed Akar’a başkanın maaşının en fazla 3’te 2’si meclis kararıyla verilebiliyor, ancak daha az miktarda maaş için yine meclisin karar alması gerekiyor. Belediye meclisi toplantısında başkan yardımcısı için belirlenen maaşın miktarı ve gerekçesi basına yansıdı.
HDP’li meclis üyeleri tarafından mesai harcanıp günlük ‘toplu taşıma, çay ve simit ücreti’ belirleniyor ve sonra aylık tutar hesaplanarak başkan yardımcısına 160 TL maaş verilmesi oy çokluğu ile kabul ediliyor. Böylece, Muhammed Akar’ın günlük toplu taşıma ile ulaşım, çay ve simit sayısına da meclis üyelerince karar veriliyor. Miktar belirlenirken Akar’a danışılmıyor, geçim için makul ya da diğer örneklere uygun bir maaş belirlenmeye çalışılmıyor. Akar, HDP’li meclisin uygun gördüğü 160 TL ile her gün sadece iki kez toplu taşımayı kullanabilir, bir çay ve bir simit alabilir. Meclis üyeleri hesaplama yaparken Akar’ın ailesinin günlük yol, simit ve çay gereksinimini de dikkate almamış. Akar, basına ‘garip bir karar’ demekle yetinmiş.
Başkan yardımcısının geçinmek için belediyeden alacağı paraya ihtiyacının olup olmaması önemli değildir. Bu yazının içeriği Muhammed Akar’ı ya da partisinin uygulamalarını savunma ya da kayırma amacını taşımamaktadır. Bu yazının amacı bir başka partinin üyelerini yermek de değildir. Sorun kişi ya da parti meselesi değildir. Bizler açığa alınan, ihraç edilen, yeni bir işe başlamaları engellenen, pasaportları iptal edilen bölge insanlarının yaşadıklarına şahit olduk.
Bağlar Belediyesi’ne HDP’den Zeyyat Ceylan ile birlikte eşbaşkan adayı olan Zübeyde Zümrüt, kararın ardından basına şunları diyor: “Ortada ciddi bir hukuksuzluk var. Yüzde 70 oy alanın hakkını gasp ettiler ve 7 meclis üyesiyle belediyeyi yönetmeye çalışıyorlar. HDP’li Meclis üyeleri olarak halka hizmet amacıyla alınan kararları hızlı geçirmek için çalışıyoruz ama böylesi kararlara da tepkimizi ortaya koyuyoruz. Belediye başkanı, belediye başkan yardımcısını atadığı için böyle bir karar aldık. Madem gönül belediyeciliği yapacaklar, alacakları maaş da ona göre olmalı. Maaşı günlük 1 çay, 1 simit ve yol parası üzerinden hesapladık. Belediyeciliğin ‘Gönül İşi’ olduğunu söylüyorlardı, gönüllü belediye başkanlığı yapsınlar o zaman. Ama biliyoruz ki bunlarınki gönül belediyeciliği meselesi değil, halkın oylarını gasp ederek çalmaya gelmişler. Eğer belediye işi gerçekten gönül işiyse o zaman gönüllü olarak belediye başkanlığı yapsınlar.”
Meclis üyesi Zübeyde Zümrüt bu sözleriyle HDP’li meclis üyelerince belirlenmiş maaş miktarı kararının öfkeli, intikamcı bir siyasi bilinçle şekillendirildiğini belirtmiş oluyor. Zümrüt’ün anlatımına göre, bu karar başkanlığın HDP’den gasp edilmesine karşı bir misilleme olarak veriliyor. Karara HDP’den itiraz gelmediğine göre karara katkıları, destekleri olabilir. Sonradan haberdar olup itiraz etmemeleri, karardan hoşnut oldukları anlamına gelmeyebilir.
Zübeyde Zümrüt, maaş hesaplamasının gerekçesini açıklarken de belediye başkanının partisinin seçim sloganı olan ‘Gönül işi’ ifadesine alenen gönderme yapıyor. Yani başkan yardımcısına uygun görülen maaş miktarı ile; hem başkanlığın HDP’li adaya verilmemesine hem de AKP’ye bir tepki verilmiş olunuyor. ‘Halka hizmet’ ile HDP’ye oy vermiş seçmen kastediliyor olabilir.
Bu tarz nelere yol açabilir?
Diyelim ki, son yerel seçimde Bağlar’daki bir seçim sandığında oy kullanan seçmenlerin tamamı AKP adayına oy vermiş olsun. Bu durumda, HDP’li başkan ve meclis üyeleri ‘diğer/öteki’ seçmene ve çocuklarına belediye hizmetini tarafsızca verebilir mi? Hatta, benzer bazı blok oy vermeler kayyımın atandığı diğer il ve ilçelerde de tespit edilmiş olsun. Kayyımdan alınan belediye yönetimlerinin de kendilerine oy vermeyenlere karşı Bağlar belediyesinin benzer bakışını, tutumunu sergilemesi şaşırtıcı olur mu?
Bağlar belediyesinin aldığı bu karara itiraz etmeyen diğer belediye yönetimlerinin de HDP’ye (ve HDP’nin desteklediği CHP ve İyi Parti adaylarına) oy vermemiş seçmenlere: ‘Gönül belediyeciliği fedakarlık ve dahası kendi işini kendi yapmayı gerektirir. Bize yardımcı olun ve çöplerinizi bile kendiniz toplayın, işleyin, depolayın’ demesi şaşırtıcı olmaz! ‘Kayyımların atanmasından sonra AKP belediye başkan adayına oy verdiniz. Belediyenin kayyımdan kalan borçları için belediyemize gönüllü bağış yapın’ denilse tuhaf karşılanır mı? Varlık vergisi gibi, ‘gönül işi vergisi” ya da “gönüllü seçmen vergisi” öne sürülebilir mi? Tıpkı başkan yardımcısına maaşın ‘medeni ölümü’ andırması gibi! Ya da, ‘ya sev, ya terket!’ anlayışı yine hortlayabilir mi?
Karşı çıktığımız, halen de açıkça direndiğimiz ‘statüko’ tam da bunları yapmadı mı? Yerel yönetimlerin uygulamaları statükonun pratiği ile örtüşüyorsa, siyasi kararlara imza atılıyorsa; bu, alarm durumudur. Statükocu zihne özenmek hep kaybettirir, toplumumuzu çökertir.
Statükoyu kim sahiplenirse, kim statükonun ruhunun, dilinin, pratiğinin, mirasının taşıyıcısı olursa ona mesafeliyiz. Onlarla etkileşsek bile düşünüş biçimlerini ve yöntemlerini benimsemekten kaçınırız. Özellikle çocuklarımıza ve gençlerimize bu tür yöntemleri tanıma ve reddetme bilincini kazandırmak onlara yapabileceğimiz en ciddi iyiliktir.
(Sorun daha komplekstir. Bağlar’da bir diğer belediye başkan adayının YSK’nın başkanlığı HDP yerine AKP’li adaya vermesine karşı çıktığı, ‘AKP’li adayın bu göreve layık olmadığı için başkanlığı asıl kendisinin hak ettiği’ söylentileri de toplumsal ve bireysel değerlerimizin ne halde olduğunu tartışmamıza başlamak için hafızamızda bir veri olarak yer tutmaktadır.)
AKP’li belediye başkanı Hüseyin Beyoğlu YSK’nın kararı ile başkanlık kendisine verildiğinde farklı bir tavır sergileyebilirdi, hiç değilse birkaç cümle kurabilirdi, başkan yardımcısı olarak HDP meclis üyelerinden en az birine teklif götürebilirdi. Bağlar belediyesinin HDP’li meclis üyeleri ilk fırsatta Muhammed Akar yoluyla hem başkana, hem de AKP’ye karşı açıklama yapmayabilirdi, YSK kararını akıllarında tutarak yeni yönetimle toplum yararına uzlaşı kanallarını arayabilirdi.
Neden bunlar yapılmadı?
“Temsiliyet mi, Hizmet mi?”
Son yıllarda yaşananlar ve son yapılan açıklama hizmet gibi bir önceliğin olmadığının güçlü işaretidir. Bağlar, eşitsizlik ayrımının on yıllardır kriz boyutlarına ulaştığı ve günden güne derinleştiği bir ilçemizdir. Hizmet değil ‘partilerinin temsiliyeti, ideolojik konumlanmanın temsiliyeti ya da ideolojik restleşme’ odaklı olan, gayet keskin olduğu gizlenmeyen gerginlik sadece Bağlar sakinlerini değil tüm bölgeyi ve bölge kökenli her bireyimizi ilgilendirmektedir; sessiz, itirazsız kalınmamalıdır.
Belki çoğu seçilmiş ve kadrolu belediye mensubu da benzer duygu ve düşünceler içinde ‘ideolojik temsiliyeti’, bu temsiliyetin gerektirdiği hizmette ayrımcılığı ve ayrıştırmacılığı, edindiği nefreti, öfkesini seçmeni olmayan vatandaşlara karşı belirginleştirmek istiyor olabilir. Belki de gerçekten hizmet etmeyi bilmiyor olabilirler! Sadece ‘ideolojik temsiliyet’ ile kendilerini var ederek seçilmeyi ya da iş bulmayı, iş görmeyi sağlıyor olabilirler. Böyle olması mümkün müdür?
Bireylerimiz yanlış uygulamaları gözleyebilmeli ve bunların binlerce yıllık geleneklerimize aykırı olduğunu ifade edebilmelidir.
Kent toplumunun ‘gerçek sorunlarını’ belirlemek ve çözüm üretmek farklı bir çaba gerektirir, hizmeti önceleyen zihniyet gerektirir. Kim il ve ilçelerimize çağdaş hizmeti veriyorsa kıymetini bilmek gerekir. İdeolojik yaklaşımdan sıyrıldığında partisine bakılmaksızın tüm yerel yönetim kadrolarımız nitelikli, hızlı hizmete başlayacaklardır. Amaç bölgemizin ekonomik, eğitim ve sosyal gelişmişliğini artırmak ise bu ancak soruları gidermek ve iyi örnekleri yaygınlaştırmak için işe yoğunlaşmakla sağlanabilir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.