Legal Apocu yapılar Türkiye’nin diğer sol ve sosyalist parti ve örgütüyle (7’li masa) kurdukları Demokrasi İttifakı metnini 25 Ağustos’ta duyuracaklarını açıkladı.
Yine legal Apocular, Demokrasi İttifakı’nın ‘Kurdi ayağını’ oluşturmak için ‘Kurdi’ partilerle görüşme yaptıklarını ve buna dair metni de Eylül’de açıklayacaklarını duyurdu.
Ortada iki farklı tarih ve iki farklı metin varsa bu, Demokrasi İttifakı’nın masasında ‘Kurdi’ ayağa yani ‘Kurdi’ partilere de birer sandalye vermeye niyeti olmadığı anlamına gelebilir. HDP’nin 6’lı masanın gizli ortağı olduğu tartışılırken; aksine, ‘Kurdi’ partilerin HDP’nin ‘doğu’daki ayağı olarak belgelenmesi, ‘Kurdi ittifak’ partileri için önemli bir kazanım ve prestij nedeni olabilir.
Böylece bu ‘Kurdi ittifak’ partilileri ittifaklardan oluşan çatının legal Apoculara ait oluşunu benimsedikleri için bu çatının ‘Kurdi’ kanadı, ayağı olmayı kabul etmişlerdir. HDP’nin oy gücü dikkate alındığında ‘Kurdi’ ittifakta yer alan partililere cömertçe verdiği bu alan anlamlı ve bereketlidir.
Ancak bu ‘Kurdi ittifakta’ yer alan partililerin bir gerçeği tekrar işitmesinde fayda var. Legal Apocu yapılar ve ileri gelenleri ‘Öcalan irademizdir, görüşülmelidir, Kandil muhataptır’ sözlerini sürekli tekrar ediyor. Bu sözlerin kimi legal Apoculara bile nelere mal olduğunu bir önceki yazıda belirtmiştim.
Legal Apocuların çatısına girmeyi kabul eden, çatıya iştirak eden, çatının ayaklarından biri olan, çatının kapsamını kabul eden ‘Kurdi’ partiler itiraz etmediklerine göre; Öcalan’ın legal Apocu yapıların iradesi olmasından razıdırlar ve yakın zamanda da eğer devlet isterse, bu ‘Kurdi ittifaktaki’ partililere Öcalan ve illegal Apocuların terörist olduğunu anımsatabilir, ‘terörü ve teröristi övmek, desteklemek, propagandasını yapmak’ suçlarından ceza verebilir. Bu yaşanırsa, kimsenin bu ‘Kurdi’ partilileri kandırmadığına, aldatmadığına, tuzak kurulmadığına bizler şahidiz.
Bu süreci yaşamasalar bile, yaptıklarının bölgemizde kendileri açısından yarar sağlamayacağını ancak bölgede neleri geciktirdiklerini, engellediklerini biliyor olacaklar.
Bu çatı altına girmek isteyen yani legal Apocuların ördüğü ‘Kurdi ittifak partisi’ payesine erişmek isteyen diğer parti ve yapılara da önerimi tekrar etmek istiyorum:
Legal Apocu yapılar, ileri gelenleri ve Kurdi ittifak partileri ‘Öcalan irademizdir, Öcalan’la görüşülmelidir, Kandil muhataptır’ söylemini resmen reddetmedikçe, bunu açıklamadıkça herhangi bir sürece dahil olmamanızı tavsiye ediyorum.
Buna rağmen dahil olacaksanız, sizler ne legal Apocu yapıları Kürdleştirmek için, ne seçmenlerini kazanmak için, ne legal Apocuları dönüştürmek, etkilemek için, ne de onları ‘doğru’ yola getirmek için ittifak çatısı altına girmiş olacaksınız. Eğer ‘terör örgütü üyesi ya da terör örgütü üyesi gibi davranmak’ suçlarından cezalar alırsanız ve ‘bedel ödemek’ derseniz; ‘Kürd olduğum için gözaltına alındım, tutuklandım, ceza aldım’ muhtemel cümleleriniz kabul görmeyecek.
Elbette isteyen istediği ittifaka katılır, ceza alır. Sorun, neyle anılacağıdır.
Trakya bölgesinin sorunları, nedenleri, kayıpları ile bölgemizin sorunları, nedenleri ve kayıpları farklıdır. Canımızı, malımızı, işimizi, kentimizi kaybetmemize neden olan süreçlere itiraz edilmelidir. Bu farklılıkların bilincinde ve ciddiyetinde olunmadığı için durdurma ve çözüm aramada yol alınamıyor.
Kürd parti ve grupları ‘terörizm’ kavramını ve ‘terörist’ olarak gördüğü yapı ve kişileri açıklamakta geç kalmıştır. Bu, normal ve makul bir geç kalış değildir ve bölgemize maliyeti de gün geçtikçe ağırlaşmaktadır. Geri kalmış bir yaşayışa devam etme nedenlerimizden biri de budur. Bu tür açıklamalar, analizler, muhasebeler sadece bölgemizde değil, geri kalan yerlerde de yeni, güçlü, sürekli ve gelişen ortak akıntının oluşması için ilk basit ama önemli adımlardandır. Mevcut düşünüş, tartışma ve yaşantının dışında bir akış oluşması bizi güçlü kılacaktır. Kendimizi tartışmamız, tanımlamamız ve onarmamız için dürüstlükten ve eleştirel düşüncenin önünü açmaktan başka çıkar yol yoktur.
Sivil demokratik, yasaların uygulandığı, güçlünün haklı olduğu değil haklının güçlü olduğu ve destek gördüğü, refahı artan, eğitimi ve entelektüel birikimi güçlenen bir toplum; buna uygun yaşayan birey ve yapıların açıklığı ve nazik kararlılığıyla sağlanabilir.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.