Leyla Kasım, Kürdistan'ın güneyinde Hanekin'in Batılı köyünde dünyaya gelmiş (1952) ülkesi ve halkı için verdiği onurlu mücadelesi ile genç yaşında efsaneleşmiş bir kadın Peşmerge.
Çocukken "Kürdistan bayrağı ne zaman özgürce dalgalanacak?" diye babasına hep sorarmış. Ailesinin Bağdat'a göç etmesinden sonra 1971 yılında üniversiteye başlayan Leyla bir yıl sonra gençlik içinde ulusal mücadelenin aktif savunucularından biri olur. Kürdistan Öğrenci Birliğinin kuruluşuna arkadaşları ile birlikte öncülük yapar.
"Kölelik Kürdlerin kaderi değildir" dediği ve mücadeleci kimliği ile diktatör Saddam ile ırkçı yöneticilerinin hedefi haline gelir ve tutuklanır. Yolundan caydırmak için cezaevinde ziyaretine gelen Saddam'ın bütün tekliflerini redettiğinde nasıl zavallı bir hale geldiğini annesine gururla anlatan Leyla yapılan bütün işkencelere ve insanlık dışı uygulamalara karşı direnmesi ile kendisinden sonra gelenler için sembol ismi haline geldi.
Kürsüye çıktığında celladının ve idamı izlemeye gelenlerin yüzüne milli marşını (Ey Rekip/Ey Düşman) okuyan bu yiğit kadın Cevad Hemevendi, Neriman Fuad Mesti, Hesen Hemme Reşid ve Azad Süleyman Miran isimli arkadaşları ile birlikte, bundan 48 yıl önce, 12.Mayıs.1974 sabahı Bağdat'ta yılında diktatör Saddam Hüseyin'i emri ile idam edildiler.
Irak devletinin idam ettiği ilk kadın olan
Leyla ablasına parmağındaki yüzüğü, annesine de bayak yapsın saç örgüünün ve "Eğer benim annemsen, gözünden bir damla yaş akmasın, düşmanlarımız ağladığını görüp sevinmesin" notunu bırakmış.
Ölümünün ardından ünlü şair Hemin yazdığı şiirinde Mecnun'un Leyla'ya olan aşkını alaya alarak Leyla Kasım'ın halkına ve vatana duyduğu aşkı anlatan şiirinde
"Sen kendine aşıksın
Gel bizim Leylaya bak
O bizim gecelerimizi aydınlattı
Boynuna geçirilen ilmik
Bizim için onur madalyasıdır." diyor.
Yine Şair Amedi
"Leyla gelin oldu
Damatta Kürdistan toprağı." diyerek
Leyla Kasım ve arkadaşlarının vatan sevgisini ifade etmiştir.
Bu gün Kürdistan'ın güneyinde bütün eksikliklere rağmen, Ala-Rengin özgürce dalgalanıyorsa, farklı olan her kesim parlamentoda temsil edilme hakkına sahipse, her inanç grubu özgürce ibadetlerini yapabiliyorsa, her etnik grup anadillerinde eğitim hakkına kavuşmuşsa bu uğurda Leyla Kasım ve arkadaşları gibi canlarını seve seve feda eden binlerce kahramanın sayesindedir.
Bu günlere gelinmesinde emeği ve katkısı olan Leyla Kasım ve ölüme birlikte gittiği dört arkadaşını sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz ama sadece anmak ile yetinmemeliyiz. Onların mücadelelerinin bıraktıkları yerden devam etmesine değil katkı sunmak, zarar vermek isteyenlere engel olmak gerekir. Bunun için de daha iyiye, daha güzele ulaşmak, varsa eksiklikler dostça eleştirilmeli ve doğrulara da sahip çıkılması gerekir. Yapamadığını küçümsemek, yıkmaya çalışmak kimseye yarar getirmez.
Her hoşumuza gitmeyeni çizersek geriye bizden başkası kalmaz. Kimse mükemmel değil. Ancak yapılan eleştiri ve öneriler hayattan kopuk, ayakları havada ve hayali olmamalı. Eleştiri yaparken bugüne kadar elde edilen, bedeli canla ödenen kazanımlarda emeği olanlara saygı duyulmalı, kazanımlar ortaktır, zarar verilmemeli. Kazanımların değerini ancak emek verenler bilir. Bugüne kadar herhangi bir katkısı olmamış, tartışma adabını bilmeyen, ezbere bilgiler ile sözlerine kişisel hakaret ile başlayan, amacı belirsiz kişilere pirim vermemek gerekiyor. Bunlar aynı ideali savunan insanların (sağda ve solda) bir araya gelmelerine bilinçli, yada bilinçsiz engel oluyorlar. Yarını düşünerek eleştiri yaparken kullanılan dil ayrıştırıcı değil birleştirici olmalı.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.