Paylaşım savaşından yenik çıkan Osmanlı askerlerini dönüş yolunda arkadan vurup öldüren Filistinli yağmacılar olduğunu daha çocuk yaşta birinci ağızdan dinleyerek büyüdük.
1948 yılında kurulan İsrail Devleti'ni 1 yıl sonra (1949'da) tanıyan çoğunluğu Müslüman olan ilk ülke Türkiye. Osmanlı ordusunu arkadan vuran "Kalleş" denen Filistin günümüzde neden şirin oldu?
Bunu anlamak için Filistin halkının haklı mücadelesine destek vermek yerine örgütlere destek verip kullanan ülkelerin amaçlarına bakmak gerekiyor. 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti'nde olumsuz giden ne varsa, ekonomiden dış politikaya kadar ne varsa temelinde Kürd sorunundan, başka bir deyiş ile Türk sorunundan kaynaklanıyor.
İran ,İran, Suriye ve Türkiye'deki Filistin'e destekmiş gibi yerlere "cola dökerek" yapılan İsrail düşmanlığının altında yatan gerçek yine Kürd sorunudur.
Yine o yıllarda FKÖ gibi örgütlere uluslar tanınan olanaklar ve yapılan maddi yardımların miktarının Filistin'in bağımsız devlet olduğunda oluşacak bütçeden çok daha fazla olduğu biliniyordu. Yardım yapan devletler ile Filistinli örgütlerin arasındaki güdümlü ilişkiler yeterince tartışılmadığı için bu gün Filistin dendiğinde "hem sağ, hemde sol kesimde" akla kara birbirine karıştırılıyor.
80 darbesi sonrası imkanlarım olmasına rağmen Filistin'e gitmek, bu örgütler ile çalışmak aklımın ucundan bile geçmedi. Kendi ülkesinde mücadele etmek yerine çoğu arkadaşımın Filistin'e gitmesini tepki göstermelerini rağmen hep eleştirdim.
Enfal katliamında (1986-89) Yaser Arafat'ın ve FKÖ gerillalarının paralı asker olarak Saddam Hüseyin'in yanında yer alarak üstlendiği rol artık biliniyor. Bilinmesine rağmen hala FKÖ'ye, kendi halkının kazanımlarını hiçe sayıp göreceği zararın hesabını yapmadan, İran saldır dediğinde İsrail'e saldıran Hamas gibi güdümlü örgütlere verilen destek düşündürücüdür.
Filistin halkı her zaman desteklenmelidir. Ancak bu gün yapılan Filistin halkına destek görüntüsü ile Filistin halkına zarardan başka katkısı olmayan örgütlere destek veriliyor.
Bunun nedenlerini anlamak için Filistin halkına destek vermek yerine onları kullanan örgütlere verilen desteğin nedenlerine bakmak gerekiyor.
Türkiye'de Aydınlık Gazetesi attığı manşette “Filistin kazanırsa Kürdistan kaybeder! Kürdistan kazanırsa Filistin kaybeder!" diyor.
Gazetenin vermek istediği mesaj Filistin'in kazanması için İsrail'in değil Kürdistan'ın kaybetmesi gerekiyor. Farklı devletler ile sorunları olan iki ezilen ulustan birinin kazanması diğerinin kaybetmesine neden olarak gösterilmek isteniyor. Bu düşünce saçma görünsede bunu savunanların ciddiye alınması gereken arka planı var. Atılan
manşette ifade edilmek istenen Filistin'in kazanması için Kürdistan'ın kaybetmesi gerekiyor. Çünkü Kürdistan kazanınca (bağımsız olunca) bilindiği gibi İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusya'sının Sykes Picot anlaşması ile (1916) çizdiği 4 ülkenin sınırları değişecek Yeniden çizilecek sınırlar ile birlikte Kürdistan toprağı olan Kerkük, Musul ve Afrin gibi bu gün tartışılan yerler Kürdistan'a dahil olacak.
Gazete "Kürdistan kazanınca kaybeden Filistin olacak" diyor. Kürdistan kazanırsa kaybeden Filistin değil Kerkük ve Musul'u Misak-ı Milli sınırları içinde değerlendirenler olacak. Diğer tarafta Filistin kazanınca (bağımsız devlet olunca) kaybeden Kürdistan değil sadece bölünen İsrail olacak.
Aydınlık gazetesinin manşetten verdiği görüşler resmiyette açıkça dile getirilmez. Açıkça dillendirilmeyen görüşleri Aydınlık Gazetesi gibi "yarı resmi" yayın organlarını kullanarak gündeme taşınır.
Amaç Perinçek, Yalçın Küçük ve öğrencileri ile birlikte 4 parçaya bölünmüş ülkelerinde 50 milyonu aşan nüfusu ile sadece Kürd'lerin bağımsız devlet olmasına karşı çıkmak. Onlara göre Kürd'ler bağımsız devlet olursa ikinci bir İsrail olacak.
Filistin halkının kazanımı Kürd halkının zararına olmadığı gibi Kürd halkını kazanımı da Filistin halkının zararına olamaz.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.