Osmanlı'nın 1. Paylaşım Savaşından sonra kaybettiği topraklarda hala gözü olanlar tarihi çarpıtmaları yetmedi bu sefer coğrafi bilgileri de çarpıtıyorlar.
Irak anayasasının uygulanmayan 140. maddesine rağmen şimdilik idari açıdan olmasa bile Kerkük Güney Kürdistan'ın coğrafi sınırları içinde yer alan kadim bir Kürd şehridir.
Güney Kürdistan'da yer alan diğer şehir ve yerleşim yerleri gibi Kerkük'te de farklı etnik ve inanç grupları vardır. Saddam yönetiminin demografik yapıyı Arap'lar lehine değiştirmek için her türlü baskı ve zorbalığı Kürd'ler ve Türkmen'ler üzerinde uygulamasına rağmen Kerkük çoğunluğu Kürd'ler olmak üzere Arap Türkmen, Süryani gibi çeşitli etnik grupları bünyesinde barındırıyor.
Kerkük deyince birileri "Kerkük Türkmen'dir" diyor. Bu arkadaşlara sormak gerekiyor İstanbul dünyada milyonlarca Kürdün yaşadığı bir metropol. Şimdi "İstanbul Kürd şehridir." diyen var mı?
Ayrıca Ankara'nın ilçelerinde zamanında çeşitli endişelerle mecburi iskana tabi tutulmuş Polatlı, Bala, Haymana ve Şereflikoçhisar gibi ilçelerine bir kaç asır önce yerleştirilmiş Kürd'ler var. Ancak aklı başında olan hiç kimse "Ankara Kürdlerindir" demiyor.
Yine mecburi iskan sonucu Konya'nın Kulu ve Cihanbeyli ilçelerinde iskan edilmiş hala anadilleri ile konuşan Kürd'ler var. Yine aklı başında olan hiç bir kimse Konya Kürdlerindir demiyor.
Bu gün öne çıkarılan sorunlara rağmen Irak anayasasında yer alan 140.maddenin uygulanmasını halinde Kerkük sorununu barış içinde çözmek mümkün. Ancak Güney Kürdistan yönetimi ne zaman Irak anayasasındaki 140.maddenin uygulanmasını istese komşu devletler gibi Kerkük'te yaşayan Arap ve Türkmen'ler de endişe ile karşı çıkıyor.
Kürd'ler anayasada yer alan 140.maddede belirtilen hususların 1968-2003 yılları arasında demografik yapının müdahaleler sonucunda yapılan değişimlerin giderilmesi, sonra nüfus sayımı ve referandumun yapılmasını istiyor. Buna Arap ve Türkmen'ler karşı çıkıyor.
Referandumdan çıkacak sonuç belli olduğu için Kerkük'te Kürd vali atanmasını İran'ın güdümündeki Haşdi Şabi örgütü ile birlikte Arap'lar ve nedense bir kısım Türkmen'de istemiyorlar. Oysa Güney Kürdistan parlamentosunda Türkmen'leri temsilen milletvekilleri var ve bu milletvekilleri kendi anadillerinde milletvekili yeminini bile içme özgürlüğüne sahipler.
Acaba Musul gibi Kerkük'te de zengin yeraltı kaynakları olmasaydı önüne gelen "Kerkük benim" dermiydi diye insan düşünmeden edemiyor.
Birileri hala değişen zamana rağmen Osmanlı nerede çadır kurmuşsa orası benim diyor.
Bilmeyenler vardır diyerek yazımı bir fıkrayı anlatarak sonlandırmak istiyorum.
Zamanın birinde biri Kürd diğeri Türk iki idam mahkumu varmış. Gelenek olduğu için idam sehpasına çıkan Kürd'e cellat "Son dileğin nedir" diye sormuş. Kürd'de "Son dileğim annemi görmek istiyorum" demiş.
Sıra Türk'e gelince cellat aynı soruyu sormuş, Türk verdiği yanıtta "Son dileğim Kürd annesini görmesin" demiş. Türkiye'de anlatılan bu fıkra galiba Kürdistan'ın dört parçası için de geçerli. A.Güllüoglu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.