Bilindiği gibi ilk olarak Kasr-ı Şirin Antlaşması ile 1639'da binlerce yıllık Kürdlerin ülkesi Kürdistan ikiye bölündü. Lozan Antlaşması ile de (23.Temmuz.1923) Kürdlerin iradeleri dışında ülkeleri yeniden üçe bölündü. Türkiye'ye düşen (Bakur) parçasında Kurtuluş Savaşı öncesi verilen sözler tutulmadığı gibi asimilasyon politikası ile birlikte Kürdlerin varlığı bile inkar edilmeye başlandı. Bunun üzerine ulusal ve dini talepleri ile 1925 tarihinde isyan başladı. Şeyh Sait ve arkadaşlarının başını çektiği isyan bastırıldı. İsyan sonrası aralarında Seyh Said ve 46 yoldaşı için daha yargılama başlamadan Dağ kapı önündeki meydanda darağaçları yan yana kurulmuştu. Avukatları bile olmadan göstermelik yargılamadan sonra 91 yaşındaki Şeyh Said ile 46 yoldaşı 98 yıl önce bugün Diyarbakır'da idam edildiler.
İdam edilenlerin bir kısmının torunu, torununun çocukları veya onlarında çocukları genellikle sağ partilerde millet vekili, hatta bakan bile oldular. Buna rağmen atalarının hala mezar yerleri belli değil.
Diyarbakır Barosu'nun Şeyh Said ve arkadaşlarının mezar yerlerinin belirtilmesi için açmış olduğu davada Ankara 5.İdare Mahkemesi'nin talebine İçişleri Bakanlığı'nın verdiği yanıt ta hayli düşündürücüdür.
Bakanlık mahkemeye gönderdiği yazılı yanıtta kendilerinin husumeti taraf olmadıklarını belirtiyor. Kim bu husumetli taraf? Kendileri değilse husumetli tarafın kim yada kimler olduğunu bakanlığın açıklaması gerekiyor.
Ayrıca Osmanlı'nın tuttuğu arşiv kayıtları ile övünen bir devletin mezar yerleri ile ilgili "Arşiv kayıtları bulunamadı" demeside hiç inandırıcı olmadı.
İddia edildiği gibi varsalım ki Şeyh Said ve 46 arkadaşı "İngiliz ajanı" Hain olduğu için kafası kesilerek öldürülen ve kafası olmadığı içinde ayaklarından Ankara Ulus Meydanı'nda günlerce asılı tutulan Topal Osman için anıt mezarın bile yapıldığı bu ülkede arada geçen zamana rağmen toplumda hala saygı ile anılan ve isyana önderlik eden bu liderlerin mezar yerleri neden hala sudan bahaneler ile açıklanmıyor?
1925 yılının Nisan ayında Bitlis'te Azadi Örgütü'nün lideri Miralay Cibranli Hali t Bey ile kurşuna dizilerek infaz edilen arkadaşları Yusuf Ziya bey, Teymen Ali Rıza, Faik bey ve Molla Abdurrahman'da İngiliz ajanımıydı? Onların neden mezar yerleri belli değil?
1938'de Elazığ'ın Buğday Meydanında yaşı küçültülen Seyit Rıza ile birlikte yaşı büyütülerek idam edilen oğlu damı İngiliz ajanıydı? Onların da mezar yeri neden hala gizli tutuluyor?
1960 darbesinden sonra Urfa'da gömüldüğü yerden naaşı bir gece gizlice kaçırılan Said-i Nursi'nin gömüldüğü yerde belli değil. Yoksa odamı İngiliz ajanıydı? Değilse nereye gömüldüğü neden hala gizli tutuluyor?
Bunların da arşiv kaydı yokmu?
Yıllardır her türlü baskıya rağmen Galatasaray Meydanı'nda toplanan Cumartesi Anneleri, onlarda İngiliz ajanımı? Aradıkları sadece çocuklarının mezarları, neden hala gizli tutulur?
Basında çıkan haberlere göre yeni bir açılım süreci düşünülüyorsa, bu adımı atmadan iyi niyetin, güvenin ve ciddiyetin belirtisi olarak önce halka ve tarihe mal olmuş Kürd liderlerin ve Cumartesi annelerinin acılarını azaltmak için çocuklarının mezar yerleri açıklansın.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.