Seçim sürecine giren Türkiye'de kirli savaş ve kaosa yol açacak provakatif eylemler her zaman bilinen nedenler ile hız kazanıyor. Yine seçim yaklaşıyor, üstlenen olsun ya da olmasın, kime yaradığı belli olaylar yeniden hazırlanacak ve gündemdeki yerini alacak.
Birçok yerde üstelik sabaha doğru aynı saatte başlayan orman yangınları, Güney Kürdistan Federasyonu’na bağlı topraklarda başlatılan Pençe-Kilit operasyonunun ve hemen ardından Bursa/Mudanya yolunda İnfaz ve koruma memurlarını taşıyan servis aracının geçişi sırasında uzaktan kumandalı EYP patlatılıyor. Bir gardiyan hayatını kaybetmiş, biri ağır 4 gardiyan da yaralanmış.
Bu üç olay birbirinden ilgisiz görünmesine rağmen, haberlerde peş peşe verilmesi kasıtlı ve düşündürücüdür. Her seçim öncesi benzeri olayların yaşanıyor olması yaşanacak yeni olayların habercisi sayıldığı için halk arasında haklı olarak endişe duyulmasına yol açıyor.
Tekrarlanan benzer senaryoları görmezden gelen ve oynanan oyunlara bilerek, ya da bilmeden alet olanlar Güney Kürdistan Başbakan'ı Mesrur Barzani'nin Türkiye yaptığı ziyareti de çarpıtarak istedikleri gibi çarpıtıp farklı yorumluyorlar. “Mesrur Barzani Türkiye’ye operasyonu başlatmak için geldi" deniyor. Güney Kürdistan'da operasyonları başlatmak için telefon diye bir alet kullanılmıyor ve görüşmek için Ankara'ya gönderecek bir eleman yok. İlla operasyonun başlaması için Mesut Barzani'nin Ankara’ya gelecek ve talimat alacak.
Barzani'ler 150 yıldır ulusalcı düşünen ve bağımsızlık yolunda sapmadan mücadele eden ve "sosyalist “olmayan bir aile. Ülkelerini işgal eden İtalyan faşizmine karşı verilen ulusal mücadelenin önderi Ömer Muhtar Libyalılar için neyi ifade ediyorsa, Şeyh Abdülselam, ve onun idamını seyreden yeğeni M. Mustafa, mücadelenin bayrağını devrettiği oğlu Mesut Barzani Kürd'ler için odur ve saygıyı hak ediyorlar. Bu aileyi işbirlikçi olarak suçlamak için saygıdan yoksun olmak gerekir.
Anti-sömürgeci mücadeleyi terk ederek bir tek Kürdler devlet olmasın diye 4 parçada mevcut statükoyu savunanların etkisinde kalarak Barzani Ailesi’ni işbirlikçi ve hain ilan eden kim olursa olsun kendi halkının yetiştirdiği değerlerine saygısızlık yapar. Unutmayalım, İran molla rejimi de Güney Kürdistan'ın bağımsız devlet olmasına karşı olduğu için en son İsrail'i bahane ederek Erbil'e füze saldırısı yaptı ve yeni saldırılar içinde fırsat kolluyor.
Kuzeyde yaşayan Kürdler sosyal şovenizm girdabından kurtulamayan Türk solunun yorumladığı gibi Güney Kürdistan'ı ve seçimle gelen yöneticilerini değerlendirmek zorunda değil.
Bazıları anlamamakta ısrar ettiği için sürekli tekrar etmekte fayda var. Kürdistan'ın güneyinde her partinin katılabildiği özgür bir ortamda seçimler yapılıyor. Her etnik azınlığın temsil edildiği bir parlamento var. Her inanç özgürce ibadetini yaptığı gibi her etnik gruba ait çocuklar kendi anadillerinde eğitim hakkı anayasal güvence altında. Bütün bunları sağlayan yönetime destek olmak yerine şövenist Türk solu gibi ulusal mücadele yerine sınıfsal mücadeleyi öne alarak bağımsızlık yolunda atılan her adımı feodal önderlik diyerek eleştirmenin ahkam kesmekten başka bir anlamı yok.
Güney Kürdistan Başbakanı Mesrur Barzani'nin Türkiye'yi ziyaret etmesinin nedeni yaratılmak istenen algıdan tamamen farklı. Bilindiği gibi işgale karşı Rusya ile Ukrayna'nın savaşı devam ediyor. AB'ne üye ülkeler bu savaşta Rusya'ya karşı ambargo uygulayarak Ukrayna’ya destek veriyor. Bu desteğe rağmen doğal gaz alımında da Rusya'ya bağımlılar. Bu bağımlılıktan kurtulmak için alternatif olarak İsrail ve Güney Kürdistan’dan doğal gaz almak istiyorlar. Bu büyük projenin uygulanması halinde gazı taşıyacak olan borular zorunlu olarak Türkiye üzerinden Avrupa'ya geçecek. Bunun nasıl ve hangi şartlarda olacağını görüşmek için tıpkı İsrail Cumhur Başkanı gibi Mesrur Barzani'de Başbakan olarak Türkiye'ye geldi. Benzeri ticari ve eğitim ile ilgili konuları görüşmek için İngiltere'ye de gitti. Başbakan Boris Johnson, Ticaret ve Milli Eğitim Bakan'ları ile görüşmelerde bulundu. Yarın Çin'e ve daha bir çok ülkeye de gider. Çünkü Mesrur Barzani Kürdistan Federe Devletinde yapılan seçimleri kazanan başbakanı.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.