Yeryüzünde kadim medeniyetlerin beşiği Ortadoğu kadar farklı etnik ve inanç gruplarını bünyesinde barındıran ve bu grupların sürekli çatıştığı başka bir coğrafyada yok. Bu nedenle tarih boyunca zengin yeraltı ve yerüstü zengin kaynakları için Ortadoğu’da çıkar çatışmaları için akan kan durmadı. İyi niyetle söylenmiş olsa bile "Savaşa hayır" demek ile savaşlar bitmiyor.
Savaşların gerçekten bitirilmesi isteniyorsa artık evrensel bir ilke olan Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı ilkesinin (UKKTH) savunmak gerekiyor.
Ortadoğu’da çıkar çatışmalarını körükleyen taraflardan biri İran'ı yöneten molla rejimi, diğeri de İsrail'i yöneten Netanyahu'dur. Bu iki savaş yanlısı grubun amaçlarını anlamak ve kaçınılmaz olarak karşı karşıya nasıl geldiklerine kısaca bakmak gerekiyor.
Molla rejimi kendisine bağlı olan HAMAS örgütünü kullanarak İsrail'e roketlerle saldırı başlattı. Bu fırsatı değerlendiren Netenyahu yönetimi de saldırıyı bahane edip Filistin halkının üstüne kabus gibi çöktü. Bütün tepkilere rağmen binlercesini öldürdü, milyonları yerinden, yurdundan etti etmeye ve öldürmeye de devam ediyor.
Hamas'ın yaptığı saldırıların arkasında İran olduğu bilindiği için Netanyahu İran'ı cezalandırmak amacıyla 1 Nisan'da Suriye'nin başkenti Şam'da bulunan İran’ın konsolosluk binasını havadan yaptığı saldırı ile vurdu.
Yapılan hava saldırısında konsolosluk binasında bulunan İran'ın Kudüs Üst Düzey komutanlarından Seyid Musavi ile birlikte 16 devrim muhafızını öldürüldü. İsrail'in uluslar arası hukuk kurallarını çiğneyerek yaptığı saldırı sonrası
Mollaların rejiminin İsrail'e karşı sürekli ettikleri intikam yeminleri tekrar etmeleri artık yetmezdi. Saldırıya karşı şeyler yapmaları gerekiyordu. "Dost pazarda görsün" diye İsrail'e saldırıyı başlattılar.
Türkiye'de onlarca televizyon kanalında, her konuda uzman onlarca kişinin yaptığı yorumlar ve sordukları soru da aynı.
"İsrail İran'a misilleme yapacak mı?"
Soruyu yanıtlamadan önce atılan füze ve SİHA'ların akıbetine bakmak gerekir.
İran'ın yaptığı saldırıda İsrail'e 300'den daha fazla SİHA ve füze gönderdiği söyleniyor. Bunlardan kaç tanesi elektrik tellerine takılmadan İsrail hava sahasına ulaştı? Ses getirecek kaç hedef vuruldu? Bundan daha da önemlisi İran saldırıda savaş uçaklarını neden kullanmadı, yoksa kullanmaya cesaret mi edemedi?
İsrail ordu sözcüsü yaptığı açıklamada saldırıda kullanılan SİHA ve füzelerin %99'unun havada imha edildiğini söylüyor.
300'den fazla SİHA ve füze atıldığı bilindiğine göre hedefine ulaşan füzelerin hesabı hiçte zor değil.
İsrail'e misilleme olarak yapılan saldırıda tek bir uçak havalandıramayan İran molla rejiminin de gücü de ortaya çıktı. İsrail yetkililerinin açıklamalarına göre sadece bedevi bir çocuk şarapnel parçası ile yaralanmış. Birde saldırı olacak diye paniğe kapılan 30 Yahudi tedavi görmüş. Hepsi bu.
İran mollaları kendi kamu oylarına karşı zevahiri kurtarmak için yaptığı saldırıda prestijini kaybetti, anlayana bu yeter. İsrail gerekli gördüğünde dünyanın neresinde olursa olsun gerekli gördüğünde vurduğu İran'a bu saldırı için ayrıca misilleme yapmasına gerek var mı?
Filistin halkına yaptığı zulümden dolayı uluslar arası kamuoyundan ve özellikle kendi halkından gördüğü tepkiler ile giderek yalnızlaşan Netanyahu yönetimi İran'ın yaptığı saldırı sonrası kendi halkından ve uluslararası kamu oyundan yeniden destek almaya başladı.
"İsrail'e ölüm" diyerek sivil halka füze yağdıran Molla rejimi ve Hamas lideri Haniye ile "Gazze'yi yok edeceğim" diyerek sivil halka bomba yağdıran Netanyahu arasında fark yok.
İki anlayışta UKKTH'na saygı göstermiyor. Günümüz dünyasında bir halkı savaş ile yok etmek mümkün değil. 12 milyon Filistin halkının savaş ile yok edilemeyeceği gibi devlet olma hakkı vardır. Yine 10 milyon Yahudi halk da savaşla yok edilemeyeceği gibi İsrail'de güven içinde yaşamak hakkı vardır. Savaşlara karşı barışın savunmanın tek yolu Ulusların Kendi Kaderini Tayin Etme hakkını tanımaktır. A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.