Bundan yüzyıl önce İsviçre'nin Lozan kentinde bir antlaşma imzalandı. Bu antlaşmaya göre 1.paylaşım savaşından yenik çıktığı için yıkılan Osmanlı İmparatorluğu'nun toprakları üzerinde Türkiye ve Irak gibi bir çok yeni ulus devletler kuruldu.
Kürd'lerin devlet kurmasına engel olunduğu gibi 2 parçaya bölünmüş Kürdistan, Lozan'da dört parçaya bölündü. Böylece Lozan Antlaşması ile Kürd'lerin devlet kurmasına engel olundu ve Osmanlı döneminde sahip olduğu birçok (Meclis-i Mebusanda kendi adına temsil hakkını ve anadilde eğitim gibi) haklarını kaybettiler.
Lozan Antlaşması'nın özeti savaştan galip çıkan emperyalist devletlerin çıkarları doğrultusunda Ortadoğu'da kurdukları ve 100 yıldır devam eden düzenin kendisidir.
Kürd'ler açısından Lozan Antlaşması'nın anlamı ulusal kimlikleri ve devlet olma haklarının ellerinden alınmasıdır. Lozan Antlaşması Kürd'ler için aynı zamanda 100 yıldır devam eden zora dayalı asimilasyon ve toplu katliamların başlamasıdır.
Lozan sonrası Kürd'lerin devlet olmasını istemeyen, bölünmüş her parçasında egemen olan devletlerdir. Bu devletler ile birlikte Kürdistan'ın dört parçasında değişik isimler ile örgütlenen ve yine Kürd'lerin devlet olmasını isteyen, bunun için yurtseverlere karşı silah dahil her türlü mücadele eden PKK var.
PKK'ye bağlı 4 parçada örgütlenmiş olan legal ve illegal örgütler de Lozan'da yapılan protesto gösterilerine katıldılar. Lozan Antlaşmasının Kürd'lerin devlet olmasına engel olduğu bilinmesine rağmen neden Lozan'dalar? Neden Kürd'lerinde devleti olsun diyen "ilkel milliyetçiler" ile birlikte Lozan Antlaşması'nı protesto ettiler? Amaçlanan ne?
Bilindiği gibi PKK güçlü olduğu her yerlerde Kürdistani düşünen örgütlerin bırakın faaliyet göstermesini var olmalarına ve bile izin vermezler. Kendi flamaları dışında uluslar arası düzeyde kabul gören Kürdistan bayrağının taşınmasına, asılmasına izin vermezler.
Kürdistan'ın her hangi bir parçasında Kürd'lerin bir devleti olmasın diye (silahlı mücadele dahil) çaba harcayanların Lozan'daki protesto gösterilerine katılmaları boşuna değildir. Bu tavır ciddiyetten yoksun olduğu gibi kendi içinde çelişkilidir. Ama ne yazık ki ciddiyeti arayan ve bu çelişkiyi yeterli ölçüde sorgulayan yok.
Kürdistan'ın her hangi bir parçasında Kürd'lerin devleti olmasın diye, silahlı mücadele dahil çaba harcayanlar neden Lozan'daki protesto gösterilerine katıldılar?
Bu tavır ciddiyetten yoksun olduğu gibi kendi içinde çelişkili görünse bile bir arka planı var.
Kürdistan'ı bölerek Kürd'lerin bağımsız devlet olmasına engel olan Lozan Antlaşmasını diasporadan ve 4 parçadan gelen katılımcılar Kürdistan bayrağını (Ala Rengin) taşıyarak protesto ettiler. PKK'ye bağlı örgütler ise Ala Rengin yerine her parçanın kendi flamaları ile katıldılar. Böylece Ala Rengin'in birleştirici özelliğini yok etmek istediler. Günümüzde Ala Rengin uluslar arası düzeyde Kürdistan'ı ve Kürd'leri temsil eder. Kürd’ler için ise Ala Rengin bağımsızlığın simgesidir. Taşıdığı her renk ve ortadaki güneş bir anlamı ifade eder. Ala Rengin özelliğini geçmişte verilen mücadelelerin tarihinden almıştır. Geçmişte verilen tarihi mücadeleye de karşı olanlar bu nedenle Ala Rengin'e de, taşıyanlardan karşıdırlar. Bu tavırları tarihi kendileri ile başlatma isteğinin dışa vurumudur. Yöneticileri için örgütün en ufak bir çıkarı Kürd'lerin ulusal çıkarlarından önce gelir.
Bağımsız yada federalizme karşı olduklarını ifade ettikleri gibi Kürdistan ve Kürd'ler aleyhine savundukları her görüş için tabandan gelen "kısık seslede" olsa tepkilere bu güne kadar hep "taktik heval" diyerek yanıt verip geçiştirdiler. Örgüt çıkarını her şeyin üstünde tutan en yetkili ağızlardan biri "Kürdistan'ı bile çöpe attık" dedi. Kürd'leri aşağılayan tesbite bile "O zaman silahlı mücadele neden hala devam ediyor?” diye tabanda gereken tepki ortaya konmadı. Kürdistan aleyhine her söylemlerini tabana "taktik” diye yumuşatarak savunmalarını rağmen dedikler taktiği tabana karşı yaptılar. Taktik diye diye bu ulusal mücadeleden bu günlere geldiler.
Lozan'daki protesto gösterilerine katılıyorlar, çünkü bu katılım yurtsever tabana karşı yıllardır sürdürülen taktiklerden biridir. Newroz gibi yapılan her Kürdistani eylemde olduğu gibi bu eylemde de Kürd'lerden oluşan tabanın diğer örgütlerin etkisinde kalmasın diye taktik olarak katıldılar.
Bir diğer neden de uluslar arası düzeyde yapılan bu protestoda bizde varız diyerek meydanı dört parçadan katılan örgütlere meydanı bırakmak istemediler.
Lozan'da yapılan protestoya ellerinden gelse engel olurlardı. Eyleme sessiz kalmalarının mazereti olamayacağı için katılarak tabana karşı "bakın bizde varız" diyerek yine "taktik" yapıldı. Bağımsız ve birleşik Kürdistani temsil eden Ala Rengin yerine örgütü her parçada temsil eden değişik flamalar ile katıldılar.
Siyasi bir hareketin ciddiyeti savunduğu görüşleri ve ilkelerine olan bağlılığı ve hayata uygulamadaki tutarlığı ile ölçülür. Siyasi saygınlık geçmişten günümüze kadar verilen mücadelelere sahip çıkmak ve o mücadeleleri ileriye taşımak ile kazanılır. Ulusal mücadele hataları ve sevapları ile vardır ve dersler alınmalıdır. Geçmişi tümünden inkar ederek saygınlık kazanılmaz.
Ulusal mücadelede amacı olanlar için kendinden önce ve sonra bedel ödeyenlere saygı duymak önemlidir. Siyasi amacı olanlar bedel ödemeyi göze almalıdır. Ancak ödenen bedelin ne için ödendiği, amacın ne olduğunun da bilinmesi gerekir. Ulusal mücadele "içerden ve dışarıdan engellerle" dolu olup uzun ve zorlu bir yoldur. Bilgi birikimi, kolektif irade, doğru önderlik, inanç, kararlılık ve samimiyet gerektirir. Ulusal mücadele yurtseverlere karşı "taktik yaparak", amacı dışında ve sadece yöneticilerin isteği doğrultusunda tabana bedeller ödeterek yapılmaz. Kürd'lerin de devleti olmasın diye edilen mücadelenin ve ödenen bedelin anlamı ne olabilir?
Önümüzdeki günlerde ısıtılarak önümüze getirilecek konulardan biri de Öcalan ve Demirtaş arasındaki liderlik mücadelesidir. Öcalan ile Demirtaş arasında Kürd ve Kürdistan konusunda farklılık varmış gibi Kürd'ler arasında çelişki yaratılmak isteniyor. Öcalan gibi Demirtaş'ta 4 parçadan herhangi birinde Kürd'lerin bağımsız devlet olmasına veya Güney Kürdistan'da olduğu gibi federasyon kurmalarına karşıdır. İkisininde savunduğu Ortadoğu’yu kapsayacak devletsiz konfederal bir sistemdir. Kürdistan konusunda Öcalan ve Demirtaş arasında seçimde ortaya çıkan sadece AKP ve CHP adayları arasındaki tercihten başka kayda değer farklılık yok. Farklı düşünceleri varmış gibi yansıtmak isteyenlere karşı dikkatli olmak gerekiyor. Bunların amacı legal mücadelede yurtsever tabanı yeniden bölmektir….
Lozan Antlaşması'na rağmen geçen yüzyıldan bu güne Kürd'ler özgürlüklerinden ve bağımsız devlet veya federasyon olma isteğinden hiç vaz geçmediler. Bu gerçek için "taktik" yapmaya hiç gerek yok. Tavır açık ve net olmalıdır.
Kürdistan konusunda tavrı açık ve net olmayanlara Mevlana'nın dediği gibi" Ya göründüğünüz gibi olun, yada olduğunuz gibi görünün" demenin vakti geldi ve geçiyor.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.