Şovenizm bilindiği gibi uluslaşma çağında ortaya çıkan, egemen ulus devletler içinde yeşeren ve kendi ulusunu diğer uluslardan üstün görüp kolaylıkla faşizme kadar uzanabilen ulusçuluk akımıdır. Şovenizmin ortaya çıkması ile birlikte egemen ulus sosyalist hareketi içerisinde sosyal şovenist akımlarda ortaya çıktı. Şovenizmden çok farklı olmayan sosyal şovenizm sosyalist hareket içinde kendini kamufle ederek kolayca yer bulan zararlı akımdır. Her kavram gibi ezilen ulus milliyetçiliği ile şovenizm bilinçli olarak karıştırılmak isteniyor. “Her türlü milliyetçiliğe karşıyız" diyerek elinden alınan ulusal hakları için mücadele eden ezilen ulus milliyetçiliğini de şovenizm ile suçlamak doğru değildir. Çünkü devleti bile olmayan ezilen bir ulusun haklarını savunmak ile şovenizmin ilgisi yoktur.
Çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra tekçi anlayış ile kurulan Türkiye'de egemen ulus sosyalist hareketi içinde sosyal şovenist akımlar kendilerine çok kolay yer bulabildiler.
Sosyalistler ile sol olduğunu iddia ettiği halde Kemalizmin etkisinden çıkamayan Türk solunu tırnak içine alarak ayırım yaptığımızda "Solun Türk'ü, Kürd'ü olmaz" diye karşı çıkanlar oldu. Solun Kürd'ü, Türk'ü olmaz ama sosyalizm ile şovenizm ile arasında uzlaşmaz farklar vardır. Bu farkı görebilmek için Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkına (UKKTH) sosyalistler ile sosyal şovenistlerin tavrına bakmak gerekir. UKKTH farkı ortaya koyan mihenk taşıdır.
Sosyalistlerin aksine sosyal şovenistler dünyaya kendi egemen uluslarının penceresinden bakar ve yaşanan olayları egemen ulusun çıkarına göre yorumlayıp tavır alırlar. Egemen ulus çıkarları onlar için her şeyin üstündedir.
Hamas lideri İsmail Haniye'nin başlattığı ve bu bahane ile saldırıya geçen Netenyahu arasındaki, bedelini iki halkın ödediği kirli savaşta "Türk solu" denen TKP,TİP,EMEP ve ESP Hamas'tan yana tavır aldılar.
Gazze'de yaşayan Filistin halkının haklı mücadelesini siyasi İslam'ı savunarak bölen ve diğer gruplara yaşam hakkı tanımadan kontrolü tek başına eline aldığı Gazze'de yokluk içinde yaşayan halkını yapılan terör eylemleri ile Netanyahu'nun isafına bırakan Hamas örgütü ve lideri İsmail Haniye'dir.
Haniye'ye destek veren örgütler gibi TKP Merkez Komitesi de yaptığı açıklamada "Filistin halkının direnişini ilerici bir toplumsal projeye bağlama imkanı bulunan Hamas'ın bu mücadeleyi omuzlayacağı ortada" diyerek bilinen Hamas terör örgütüne hak etmediği, sahte vasıflar yüklüyor. Hamas Gazze'nin elektriği ve suyunun kesileceğini bile bile kısa sürede zafer kazanacakmış gibi havai fişek kadar menzili olan roketlerle İsrail'e saldırdı.
Netanyahu savaşın başında kendi halkının desteğini kazanmak için Demir Kubbe denen savunma sistemini kullanmayıp bir kaç füzenin yerleşim yerlerine düşmesine izin verdi. Bu gün atılan füzelerin neredeyse tamamı bilgisayar oyunlarındaki gibi kolayca havada imha ediliyor.
Filistin halkına destek vermek, yanında olmak ile Hamas'a, dolayısıyla İran Molla Cumhuriyeti'ne verilen destek farklı olmalıdır. İran Kürd, Azeri ve Beluci topraklarının bir kısmını işgal ederek sömüren bir ülkedir. Ortadoğu’da da benzeri bir egemenlik kurmak isteye İran bu amacı için bir çok örgüt gibi Hamas'a da destek verip kullanıyor. Hamas örgütü de İran'dan aldığı destekle kendi örgüt çıkarları için Filistin halkını kullanıyor. İran’ın güdümünde terörist eylemler yapan Hamas Filistin halkının haklı mücadelesini bölen ve önünde engel olan bir örgüttür. Filistin halkının bu duruma düşmesinin nedeni devletinin olmamasıdır.
Gerçekler artık görülmeli, sırf Deniz Gezmiş gitti diye peşinden gönderilenlenlerin dökülen kanların ile sulanan Filistin ütopyası da artık yok. Filistinli diye her örgüt desteklenemez.
İran mollaların yönlendirdiğini bile bile Hamas ve İsmail Haniye'nin yanında tavır alanlar Güney Kürdistan ile Rojava’ya atılan bombalara ve yapılan sınır ötesi operasyonlar ile sürdürülen kirli savaşa bu güne kadar karşı çıkmadıkları gibi kayda değer bir tavır da almadılar.
Sadece Türkiye'de değil Kürdistan'ın her parçasında Kürd'ler söz konusu olduğunda sadece kuru kuruya barış isterler. Ancak istedikleri barışın içinde Kürd'lerin ayrılma hakkı dahil ulusal taleplerinin hiç birine yer vermezler. Şeriat devleti kurmak isteyen Hamas'ı destekler, laik bir anlayış ile yönetilen ve her inanca eşit hakların tanındığı Güney Kürdistan'ın bağımsız olmasına karşı çıkarlar.
Kemalizm ile sosyalizm arasında söylendiğinin tersine fark vardır. Kemalizm ile sosyal şovenizm arasında fark yoktur. Sosyal şovenistler "Bütün halklar kardeştir" demelerine rağmen Kürd halkının özgürlüğüne "Emperyalizmin işine yarar" diyerek hadlerini aşarak Kürd'ler hakkında hüküm verirler. Aslında sorun bunlarda değil, binde bir oyları olmadığı halde bunları meclise taşıyan ortak vatancılar.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.