İnsanlar yararlanmak için hayvanları evcilleştirdiler. İşlerine yaradığı müddetçe baktılar, üretip çoğalmalarını sağladılar. Köpekleri koruyucu olarak, kedileri de evdeki yılan ve fare gibi zararlı hayvanları yakalayıp öldürmeleri için beslendiler. Modern konutlara geçiş ile birlikte evde ve avluda besledikleri kedi ve köpeklere ihtiyaç kalmadı. Kırsal alanların çoğu yerinde de artık kedi ve köpek beslemiyor. Doğada insan desteği olmadan yaşayamayacaklarını bilinmesine rağmen beslenmek istenmeyen bu hayvanlar eve geri dönememeleri için de uzak yerlere götürülüp bırakılıyor.
Bazı insanlar da çıktıkları tatilde sırf hava atmak veya insanlarla ilişki kurabilmek için kedi veya köpek satın alıyorlar. Tatil dönüşünde işleri bittiği için bu hayvanların yine sokağa bıraktıklarını da biliyoruz.
Doğası insan eliyle değiştirilen bu hayvanlar bakıma her anlamda muhtaçlar. Sokakta tek başlarına yaşamlarını devam ettirmeleri bu nedenle mümkün değil.
Günümüz toplumsal yaşamından, insan ilişkilerinden bunalan insanlar kedi ve köpekleri ailenin bir ferdi gibi evine alıp besliyorlar. Hatta bu hayvanları kendilerine benzetip bununla övünenler var. İnsanın beslediği hayvanların doğasını bozarak kendine benzetmek gibi bir hakları var mı yok mu bence hayvanseverler bunu da kendilerine sormalılar. Örneğin bir arkadaşımın köpeği de sahibi gibi et yerine en çok kabak dolmasını seviyor. Sahibine benzetilen bir hayvanın bencillikten başka nasıl bir izahı olabilir?
Evde hayvan besleyenlerin de uyması gereken sorumlulukları olmalı. Doğası gereği bahçede beslenmesi gereken köpeklerin eve takılması haksızlık. Komşular şikayet etmesin diye apartmanda beslenen köpeklerinin ses tellerini kestirenler bile var. Böyle bir hayvan sevgisi olabilir mi?
Komşuları rahatsız etmemek şartı ile evde evcil hayvan beslenmesine kimsenin karşı çıkma hakkı yok.
Sokak hayvanlarının kuyruğunu, patilerini kesmek, katletmek tabiki vahşet. Bunu yapmak için insanın ruh hastası olmak gerekir. Ancak sokak köpeklerinin özellikle çiftleşme dönemlerinde sürü psikolojisi ile grup oluşturduklarını ve saldırganlaştıkları da biliniyor. Bunun için hayvanların koruduğu gibi saldırganlaşan hayvanlara karşı insanları ve özellikle çocukları da korunmak zorundayız. Yaralanma, hatta ölüm ile biten köpek saldırı haberlerini zaman zaman başında yer alıyor. Saldırıların yani sıra hayvanlardan insana geçen kuduz gibi hastalıkların olduğunu unutmamak gerekiyor. Çözüm bu hayvanları katletmek olmamalı. Sokak hayvanlarını korumak için kişisel çabaların yanı sıra barınakların yapılması, hayvanların bakımı ve beslenmesi yerel yöneticilerin görevidir.
Türkiye’de çoğu belediyenin görünürde hayvan barınakları var. Bu barınakları ne yazık ki sadece şekilden ibaret.
Gelişmiş ülkelerde insan hakları gibi hayvan hakları da yasalarla koruma altına alınmıştır. Bu ülkelerde sokaklarda yaşayan başıboş hayvanlar görülmez.
İnsan haklarının olmadığı yerde hayvan haklarından da söz etmek mümkün değildir.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.