Türkiye'de tekçilik üzerine yazılmış, farklı olanların yok sayıldığı bir senaryo seçimden seçime değişen oyuncular ile yüz yıldır oynanıyor. Sağda ve solda yer alan siyasiler olması gereken ilkelere göre değil yazılı senaryoda kendilerine biçilmiş rol neyse onu oynuyorlar. Seçimler yaklaştığı dönemlerde de herkes kendine göre rol kapma yarışına girerler. İmamoğlu'da kendine verilen belediye başkanlığından yetinmiyor, yeni rol kapma peşinde.
Bu bilindiği için Karadeniz turuna çıktığı gazeteciler ile birlikte çektirdiği resmi gördüğümde hiç şaşırmadım. Sadece İmamoğlu'nu "her şeyi güzelleştirecek" bir kurtarıcı gibi gösterenlerin resme gösterdikleri tepkiye şaşırdım. İmamoğlu'nda bir değişiklik olmadığı gibi ortada bir ihanet ve ihanete uğrayan da yok.
İmamoğlu kendisine verilen AKP'ye tepki oylarını kalıcı zannettiği için havalara girdi. Bu sefer hedefine başrolde oynamayı koymuş. Bunu hak etmek içinde kendinden öncekilerin yaptığı gibi gittiği her yerde renkten renge ve şekilden şekile giriyor. Yazılı olan senaryoya uygun bir oyuncu olduğunu kanıtlamak için Amed Belediyesini ziyaret ettiğinde verdiği mesaj gibi, Giresun’a gittiğinde Topal Osman'ı savunur, Alpaslan Türkeş'i andığı gibi 5 Mayıs’ta da idam edilen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını anmakta sakınca görmez.
Bu ülkede İmamoğlu'da diğerleri gibi yazılı senaryoda rol verilmesi için sırasını bekleyen bir oyuncudur.
Görülmesi gereken esas konu ülkede hızla yükselen ırkçılık ile birlikte, yüz yıldır hayata uygulanan bu değişmez senaryoda etnik ve inançta farklı olanlara, farklılığını korumak isteyenlere yer yok. Yer verilmediği gibi artık tahammül de gösterilmiyor. Bu anlayışa karşı durabilmek için tek çare asgari ilkeler ışığında birleşmek olmalı, bunun başka çaresi yok.
Eski parlamenter sistemi demokrasi diye savunup, "AKP gitsin de ne olursa olsun" diyenleri ilkeli siyaset yapmak konusunda hep uyardık. İlkesiz yapılan siyasetin taktik olmadığını, sonuçta kişisel çıkarı olanların dışında, ilkesiz siyasetin başarı şansının olmadığını anlatmaya çalıştık.
Karşı olduğumuz İmamoğlu'nun şahsına değil, ona ve partisine verilen ilkesiz destekti. Çünkü İmamoğlu'nunda diğer oyuncular gibi senaryoyu değiştirmek gibi bir amacı yok.
Umarım tekçi düşünen partilerin peşinde koltuk kapmak dışında siyasi amacı olanlar için artık ilkeli siyasetin ve buna bağlı olarak kurulacak ilkeli ittifakların önemi daha iyi anlaşılmıştır. Her seçimde ilke yerine söylenen güzel söylemler ve vaatler hep lafta kalır ve unutulur gider.
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.