Birileri yine zamanımı diyerek yazdıklarıma yine karşı çıkacaklar biliyorum. Ama ortada bilinen bir yanlış varsa ve o yanlışı bilerek tekrar edenlere karşı ses çıkarmayanlar da yapılan yanlışların ortağı olurlar.
TBMM'de Deniz, Yusuf ve Hüseyin'in idam edilmeleri için yapılan oylamada
CHP'li 28 vekil evet,48 millet vekili ise hayır oyu kullanmış,2 CHP'li millet vekili de çekimser kalmış. Parlamentoda bulunan çeşitli partilerden (CHP,AP,BP,MP,YTP ve bağımsız) 118 millet vekili ile Ecevit ve Erbakan da yapılan oylamaya katılmamıştı.
Oylama yapılırken 60 darbesi sonrası idam edilen Menderes ve iki bakan arkadaşını hatırlatarak 3'e karşı 3 sloganları atılmıştı. Oysa idam edilenler darbe yapanların özenle seçtiği mağdurlardı. Yıllar sonra Deniz'lerin idam kararına evet dedikleri için nadim olanlar "Askerler mutlaka idamlarını istiyordu” diyerek günah çıkardılar.
Bu gün aynı suçlamalar ile yargılansalar idam yerine daha hafif cezalar, belkide hiç ceza almazlardı. Yıllar sonra yine darbeci Kenan Evren 3'e karşı Elli sloganı kullanarak "Bir sağdan, bir soldan astık" diyerek ne kadar "adil” davrandığını göstermişti. Edilmedi.
Yıllar sonra Menderes ve arkadaşlarının itibarları iade edildi.6.filonun İstanbul'a gelişini protesto ettikleri için sağcılarında artık sahip çıktığı Deniz ve arkadaşlarının itibarları hala iade edilmedi.
60,70 ve 80'de,onar yıl ara ile 3 askeri darbe yaşandı. Her bir darbede gençler ve ülke aydınları telef edildi ve Türkiye bu darbeler sayesinde yeniden kuruluş ayarlarında tutuldu...
Deniz ve arkadaşları da tıpkı Menderes ve arkadaşları gibi bu nedenle idam edildiler.
Deniz'i, Yusuf'u, Hüseyin'i saygı ile anan arkadaşlara sormak gerekiyor, her darbeden sonra değişmez yapısıyla zarar görmeden ayakta kalan CHP'de o günden bu güne değişen ne var? Bu gün allanıp pullanarak birileri CHP'yi şirin göstermek istiyor? Demokrasi için direniyorsa CHP'nin savunduğu demokraside farklı olanların da yeri var mı, varsa sınırları nereye kadar?
Yoksa temellerini attığı ve bu gün iki ittifak tarafından savunulan tekçi düşünceden artık CHP vaz mı geçti? Ortada böyle bir şeyde yok. Öyleyse CHP'ye ve Kılıçdaroğlu'na "bir işaretle şartsız ve talepsiz oy verilmesini" isteyenler bunu nedenleri ile birlikte lütfedip kendi seçmenine izah etmek zorundalar.
60 darbesinden sonra Türkiye’de yasal siyaseti birileri kurguluyor ve değişmeyen senaryo ile iki kötü seçenekten biri oy vermesi için seçmenin önüne konuluyor. İki seçeneğinde düzenin devamını sağlayacağı belli olmasına rağmen aralarındaki "kayıkçı kavgasına" bakıp neden biri diğerine karşı tercih edilsin? Bunun doğru olmadığını, mutlaka üçüncü bir seçeneğin olması gerektiğini savunduğum için seçmene işaret ile oy verdirmeyi gelenek haline getirenler beni ve benim gibi düşünenleri birliği ve oyları bölmek ile suçluyor. Birliğin amacı olmalı.
Düzenin devamını sağlayacak olan iki ittifaktan birini ilkesiz ve talepsiz desteklemek için birlik olunmaz.
Her secim ilkesiz ve talepsiz verilen destekler ile değişen bir şey olmadan verilen oylar hep boşa kullanıldı. Bu seçimde de böyle olması isteniyor. Her seçim tekrarlanan bu oyuna yeter demenin zamanı çoktan geçiyor. İlkeli mücadele vermek ve kurulan ittifaklar karşılığında talebi olanlar Kayserili tüccar gibi oy hesabı yapmazlar. Seçimlerde önemli olan alınan oyun sayısı değildir. Seçimlere katılmanın bir amacı da seçmene verilen doğru mesajlar ile alınan nitelikli oy olmalı. Nitelikli alınan her oy yarınlara olan umudun da teminatıdır. Değişim için üçüncü bir seçeneğin zeminini oluşturabilmek ve buna katkı sunmak için oyumu Hak-Par'ın adaylarına vereceğimi nedenleriyle birlikte daha önce açıklamıştım.
Bir yandan Deniz ve arkadaşlarını anmak, diğer yandan idam edilmelerindeki tavrı bilinen CHP'nin peşine seçmeni takarak yapılan siyaset ile bir yere varılamaz.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.