Türkiye'nin ötekileştirme üzerine kurulduğunu ve hala kendine içeride ve dışarıda farklı etnik ve inançtan olanlardan düşmanlar yarattığını, bu konuya uygun yazılan senaryoların ustalıkla uygulandığını biliniyor.
Yeni senaryoya göre İstanbul belediye başkanlığı seçiminde olduğu gibi Cumhur Başkanlığı seçiminde de çok az bir farkla adaylardan birisinin kazanması isteniyor. Böylece iki seçenekten birine taraflar olanlar taraf olmaya devam edecekler ve kendi yollarını terk edecekler. Toplumdaki kutuplaşma devam edecek ve farklı sesler duyulmayacak. Yazılı senaryonun amacı buydu ve başarılı bir şekilde uygulanıyor.
Seçimin ilk turunda iki adayda 50+1 oyu alamadı. İkinci tura kalan seçim birinci turda olduğu gibi adaylar arasında bol keseden verilen ekonomik sözler vermenin yansıra paylaşılamayan Kemalizm ve egemen ulus milliyetçiliği yarışına dönüştü. Bu yarışın sonunda kazanacak olan Kızıl Elma düşü olduğu bilinmesine rağmen taraf olundu.
Yazılı senaryoya göre egemen ulus milliyetçiliğini temsil eden Alfa erkek kurd ve sürüden kovulan yeni yetme genç alfa adayı geri döndü ve Cumhur İttifakının yanında yerini yeniden aldı. Dişi alfa kurd da geçmişini aklayarak başbakan olmak için Millet İttifakının yanında. Diğer sürüden dışlanan yalnız kurdun da nereye dahil olacağı bu gün belli olacak. Kısaca kim kazanırsa kazansın onlar birlikte kazanacak.
Senaryoda her seçimde olduğu gibi kazanacak bir şeyi olmayan yine Kürd’ler. Kim kazanırsa kazansın yine ortada bir kazançları olmayacak. İstanbul belediye başkanlığı seçiminde Kürd'lerin çoğunluğu AKP'ye oluşan tepkilerden dolayı spontan bir şekilde İmamoğlu'na oy vermişti. Bu seçimde bundan ders alındığı için tekrarına olanak tanınması. Kürd'lerin tek aday etrafında birlik olmalarına atanmışların da destekleri ile engel olundu. Dindar ve sekülerizden yana olan Kürd'ler bir araya gelemeyecek biçimde yanlış kulvarlarda taraf yapıldı ve aralarındaki çelişki uzlaşmaz hale getirilmek istendi.
Cumhur İttifakı Hüda-Par ile ittifak kurdu. Millet İttifakı YSP ile masaya bile oturmadan peşine taktı.
Seçimde PKK/HDP ile seküler Kürd'ler, Hizbullah ile de inançlı Kürd'ler hedefe kondu. Getiriliş amacı ucuz iş gücü ve Afrin'de olduğu gibi sınır boyundaki Kürd yerleşim yerlerine konulması düşünülen Suriyeliler bu amaç için kullanılamayınca geldiklerinde ses çıkarmayanlar can derdindeki sığınmacıları seçimde milliyetçi damarı güçlendirmek için günah keçisi yaptılar.
Adım adım ilerleyen seçim süreci egemen ulus milliyetçilerinin arasındaki yarışa dönüştürüldü. İki ittifaka da karşı olduğunu söylediği halde diğeri kaybetsin diyerek birinden yana tavır alanlar var ve buna siyasi tavır deniyor. Bunun adı olsa olsa ancak kendi değerlerini, geçmişlerini inkar etme tavrı olabilir. Hala solcu olduğunu iddia eden kesim ile HDP'yi yöneten atanmışlar MHP dışında kalan ülkücüler ile ağız birliği yaparak tarafını açıklayan Oğan'a aynı tepkiyi gösteriyorlar. Kürd sorunu dendiğinde emperyalizmin böl ve yönet politikasından söz edenler Ön Asya’da, Akdeniz’de, Kuzey Afrika’da, Asya ve Avrupa'daki ülkelerde BM,NATO ve gerekse kendi iradesi ile, bazı yerlerde de Rusya ve ABD ile uzlaşarak çok sayıda ülkeye asker gönderdiğini nedense sorgulamazlar. Bağımsız bir ülke olan Türkiye'nin emperyalizm ile çıkar çatışması olmadığı müddetçe dedikleri gibi ikinci bir kurtuluş savaşına ihtiyacı yoktur. Türkiye’nin emperyalizm ile olan bağı, bağlılığı sadece çıkar ortaklığıdır.
İki ittifakta Azerbaycan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye ile kardeş ve dost devlet olduğunu kabul ederler. Kürd ile Türk'ün kardeş olduğu sürekli tekrar etmelerine rağmen Güney Kürdistan ile Türkiye'nin iki dost devlet olmasını istemezler.
Seçim için hazırlanıp başarı ile uygulanan bu derin senaryo ve yarattığı sonuçlar önünde şapka çıkarmak lazım.
Senaryoyu hala anlamayanlar taraf olup siyaset yaptığını zannederek kendilerini avutuyor.
Ülkenin kurulduğu günden bu güne kadar taraf olmayanların bertaraf edildiğini biliyoruz. Ancak her zaman kendi çizgisinden vaz geçip önüne konan iki seçenekten birini seçip taraf olanların da zamanı geldiğinde bertaraf edildiler, bunu da biliyoruz.
İkinci bir yüzyıl için hazırlanan bu senaryoda egemen ulus milliyetçileri arasında tercih yapanlar kazanan hangisi olursa olsun kendi çizgileri olmadığı yada olduğu halde vaz geçtikleri için yarın yaşanacaklardan da sorumlu olacaklar.
A.Güllüoğlu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.