Seçim öncesi HDP Kürd nüfusun yoğun olduğu illerde anket yapmış. Sonuç hayli ilginç Örneğin Cumhur Başkanın kadın olmasını isteyenlerin oranı erkek olmasını isteyenlere göre daha fazla. Yüzde 85 kişi de Alevi adaya oy verebileceğini söylüyor. Ankete katılanların oylamanın ilk turunda yüzde 74 HDP, yüzde 10 Erdoğan, yüzde 3,8 Kılıçdaroğlu ve yüzde 1,4'te İmamoğlu'na oy veririm demiş.
Buraya kadar sorun yok. Sonra sorulara verilen yanıtlar ilginç olmakla beraber hayli düşündürücü ve üzerinde durulması gerekiyor.
Seçim 2.tura kalırsa yüzde 58,6 Kılıçdaroğlu, yüzde 9,3 Erdoğan ve ikisine de oy vermem diyenler ise yüzde 24.
Ayrıca HDP aday çıkarmasın, Millet İttifakını desteklesin diyenlerin oranında yüzde 14,7.
HDP'nin deyimi ile "Kürd'lerin yoğun yaşadığı illerde “yaptırdığı ankete göre seçim 2.tura kalırsa HDP'nin oyları ile Kılıçdaroğlu Erdoğan karşısında açık ara önde görünüyor. Düşündürücü ve ilginç olan HDP'yi ittifakın dışında tutan Millet İttifakı'nın açıkladığı anayasa taslağında Kürd'lerle ilgili en azından anadilde eğitime bile yer verilmemiş. Buna rağmen HDP seçmeni ulusal taleplerinden vaz geçmediğine göre neden Kılıçdaroğlu'nu 2. turda destekliyor?
Kürdistan denildiğinde rahatsız olduğunu açıkça belirten ve Andımızı yeniden ilk okullarda okutturmak istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu'na 2.turda neden HDP seçmeni oy vermek ister? Andımız marşının ilkokullarda okutulmasının amacının asimilasyon olduğunu en iyi bilen HDP seçmeni değil mi? Kılıçdaroğlu ve partisi için asimilasyon politikası insanlık suçu değil mi? Yoksa Kılıçdaroğlu Erdoğan'dan daha mı demokrat? Şayet öyleyse Ankara'dan Edirne'ye kadar bozkurt işareti yaparak demokrasi diyerek yürüdüğünde neden sadece Berberoğlu'nu ziyaret etti? Madem demokrasi diyerek yürüdü aynı cezaevinde olan Demirtaş neden ziyaret edilmedi? Çünkü CHP'de AKP gibi demokrasiyi sadece kendileri için isterler. Kürd'ler ve ulusal hakları bu iki partinin demokrasi anlayışı içinde "kardeş ve ümmet" olmaktan başka ulusal bir anlam ifade etmez, etmesine de izin verilmez. Kısaca her iki partide Kürd'ler ve ulusal hakları demokrasi anlayışının dışında tutulur. HDP'ye ve diğer Kürd partilerine iki ittifakta yer verilmemesinin nedeni de aslında budur. Bu nedenle AKP MHP ile CHP'de İyi Parti ile "demokrasi" ittifak kurmayı tercih ettiler.
Yapılan ankete HDP'nin deyimine göre "Kürdlerin yoğun yaşadığı illerde" AKP'ni oyları azaldığı görülüyor. AKP'nin Barış Süreci sonrası değişen siyasetine tepki olduğu bilindiği için beklenen bir sonuç. Ancak şaşırtıcı olan bu illerde yıllardır kadar kayda değer bir oyu olmayan CHP’nin, üstelik siyasi karşılığı olmadan oyu ankette göre neden arttığı? Düşündürücü olan HDP ve Kürd partileri ile ittifaktan kaçan CHP adayına kayması. Anket sonuçlarına göre HDP'nin güçlü olduğu bu yerlerde oyların MHP'nin yer aldığı ittifak yerine İyi Parti'ninde içinde yer aldığı İttifaka yönelmesinde HDP'li yöneticilerin etkisi ve payı ne kadar?
Siyaset yaptığını iddia edenlerin ilk önce savunduğu ilkelerde tutarlı olmaları gerekir. İlk turda HDP'nin adayına oy vereceğini açıkladığı halde 2.turda hiç bir siyasi kazanımı ve karşılığı olmadığı halde Kılıçdaroğlu'nu neden tercih ettiklerini aynaya bakarak gözlerini kırpmadan kendilerine sormalılar.
Ne yazık ki geçmiş seçimlerden hala ders almasını öğrenemedik. Bilinmesi gereken Kürd sorunu seçimden seçime gündeme getirdikleri için AKP ve CHP arasındaki tercih sorununa indirgenemez. Oy vermek için İlla tercih yapılacaksa bu tercih asgari ilkeler ışığında yapılmalı. Ayrıca kurulacak ittifak halkın bilgisi dahilinde ve kağıda dökülerek ıslak imzalar ile teminat altına alınmalıdır.
Her seçim öncesi sürekli "Aynı gemideyiz" denilerek geminin batması halinde insanlar gelecekleri ile endişeye kapılması isteniyor.100 yıllık tarih boyunca hiç aynı gemide olmadık. Onlar dümenin başında ve geminin güvertesinde otururken bizler aynı geminin arkasına bağlanmış dümeni ve küreği olmayan kayığın içinde olduk. Geminin batmaması için yapılması gerekenleri artık bu saatten sonra güvertede oturanlar düşünsün.
A.Güllüoglu
Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Nerina Azad'ın editöryal politikasını yansıtmayabilir.